Mekke döneminde inmiştir. 40 âyettir. Sûre, adını birinci âyetteki “el-Kıyâme” kelimesinden almıştır.


كَلَّا إِذَا بَلَغَتْ التَّرَاقِيَ ﴿٢٦﴾


KIYÂME SURESİ 26. Ayetinin Transkripsiyonu ve Sade Meali

kellâ izâ belegat et terâkiye
söz öbeklerinin üzerine farenizi sürükleyerek çevirilerini görebilirsiniz. Çevirileri tablo halinde görmek için buraya tıklayın
Kelime Türkçe karşılığı
kellâ hayır
izâ ... olduğu zaman
belegat ulaştı, erişti, geldi
et terâkiye köprücük kemiği

Hayır, (can) köprücük kemiğine geldiği zaman (can boğaza gelince, ölmek üzere iken).

KIYÂME SURESİ 26. Ayeti Karşılaştırmalı Mealleri

(26-30) Hayır, can boğaza dayandığı, “Kimdir (bunu) iyi edecek?” dendiği, (ölmek üzere olanın da) bunun ayrılış olduğunu bildiği, bacakların birbirine dolandığı zaman, işte o gün sevk ediliş, Rabbinedir.

Diyanet İşleri

Hayır; can, köprücük kemiklerine gelince.

Abdulbaki Gölpınarlı

Artık gözünüzü açın! Ne zaman ki can köprücük kemiğine dayanır,

Adem Uğur

Hayır! (Can) köprücük kemiklerine ulaştığında;

Ahmed Hulusi

Dünyayı âhirete nasıl tercih ederler? Can, boğaza dayandığı zaman, aranacaklar!

Ahmet Tekin

Hayır. Ne zaman ki, (can) köprücük kemiklerine dayanır,

Ahmet Varol

Hayır; can, köprücük kemiğine gelip dayandığı zaman,

Ali Bulaç

Hayır hayır, (dünya ahirete tercih edilemez). Can köprücük kemiklerine dayanınca,

Ali Fikri Yavuz

(26-27) Dikkat edin; can bogaza gelip koprucuk kemiklerine dayandigi zaman: «Care bulan yok mudur?» denir.

Bekir Sadak

Hayır, (can) köprücük kemiğine dayandığı zaman.

Celal Yıldırım

(26-27) Dikkat edin; can boğaza gelip köprücük kemiklerine dayandığı zaman: 'Çare bulan yok mudur?' denir.

Diyanet İşleri (eski)

Artık gözünüzü açın! Ne zaman ki can köprücük kemiğine dayanır,

Diyanet Vakfi

Doğrusu, (nefis) boğaza dayandığı,

Edip Yüksel

Hayır hayır ne zaman ki o can köprücüklere dayanır

Elmalılı Hamdi Yazır

Hayır, hayır! Ne zaman ki, can köprücüklere dayanır

Elmalılı (sadeleştirilmiş)

Hayır hayır, ne zaman ki can köprücük kemiklerine dayanır,

Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2)

Hayır hayır, can köprücük kemiğine dayandığı zaman.

Seyyid Kutub

Hayır; can, köprücük kemiğine gelip dayandığı zaman,

Gültekin Onan

Gözünüzü açın, (can) köprücük kemiğine bir dayandığı zaman,

Hasan Basri Çantay

(26-27) Hayır! (Can) köprücük kemiklerine dayandığı zaman: 'Var mı (bu hastaya) bir okuyacak (tedâvi edecek) kişi?' denilir.

Hayrat Neşriyat

Dikkat edin, köprücük kemiğine bir dayandığı zaman;

İbni Kesir

Ne zaman ki, (son nefes, ölen birinin) boğazına gelip düğümlenir,

Muhammed Esed

(25-26) Sanır ki, ona arka kemiklerini kıracak bir muamele yapılacaktır. Hayır hayır... Vaktâ ki (can) boyun halkasının kemiklerine kavuşur.

Ömer Nasuhi Bilmen

Artık gözünüzü açın! Ne zaman ki can köprücük kemiğine dayanır.

Ömer Öngüt

Hayır, can çıkma noktasına/köprücük kemiğine gelmiş.

Şaban Piriş

Hayır, hayır! Ne zaman ki can boğaza gelir, işte o zaman can çekişenin yanındakiler:

Suat Yıldırım

Hayır, ne zaman ki can, köprücük kemiklerine dayanır,

Süleyman Ateş

Hayır; can köprücük kemiğine gelip dayandığı zaman,

Tefhim-ul Kuran

Heyhat! Can boğaza dayandığında,

Ümit Şimşek

İş, onların sandığı gibi değil! Can, köprücüklere dayandığında,

Yaşar Nuri Öztürk

Hayır, can boğaza gelip köprücük kemiklerine gelip dayanınca,

Abdullah Parlıyan

(26-30) Hayır! Can köprücük kemiğine dayandığında, “Kim tedavi edecektir?” dendiğinde, onun kesin ayrılış olduğunu anladığında, bacaklar birbirine dolaştığında, o gün sevk yeri yalnızca Rabbinin huzurudur.

Bayraktar Bayraklı

(26-27) Hayır; can, köprücük kemiğine gelip dayandığı zaman: “Son müdahaleyi yapacak kim (tedavi edecek ve ömrü uzatacak biri var mı?)” denir.

Cemal Külünkoğlu

Hayır! Can boğaza gelip dayandığı zaman.

Kadri Çelik

Hayır hayır! Ne zaman ki can boğaza gelir,

Ali Ünal

Hayır, hayır; can, köpürcük kemiğine gelip dayandığında,

Harun Yıldırım

Evet, can boğaza gelip dayandığı zaman

Mustafa İslamoğlu

Hayir Hayir! Can köprücük kemiğine dayandığı zaman (diğer insanlar);

Sadık Türkmen

Hayır! Can boğaza geldiğinde.

İlyas Yorulmaz

Hayır, (can) köprücük kemiğine geldiği zaman (can boğaza gelince, ölmek üzere iken).

İmam İskender Ali Mihr