Mekke döneminde inmiştir. 40 âyettir. Sûre, adını birinci âyetteki “el-Kıyâme” kelimesinden almıştır.


وَقِيلَ مَنْ رَاقٍ ﴿٢٧﴾


KIYÂME SURESİ 27. Ayetinin Transkripsiyonu ve Sade Meali

ve kîle men râkın
söz öbeklerinin üzerine farenizi sürükleyerek çevirilerini görebilirsiniz. Çevirileri tablo halinde görmek için buraya tıklayın
Kelime Türkçe karşılığı
ve kîle ve denir
men kim
râkın kurtaracak olan

Ve: “Kurtaracak kimdir?” denir.

KIYÂME SURESİ 27. Ayeti Karşılaştırmalı Mealleri

(26-30) Hayır, can boğaza dayandığı, “Kimdir (bunu) iyi edecek?” dendiği, (ölmek üzere olanın da) bunun ayrılış olduğunu bildiği, bacakların birbirine dolandığı zaman, işte o gün sevk ediliş, Rabbinedir.

Diyanet İşleri

Ve bir okuyup üfleyen yok mu denince.

Abdulbaki Gölpınarlı

Tedavi edebilecek kimdir? denir.

Adem Uğur

"Kimdir ölümden kurtaracak?"

Ahmed Hulusi

'Kim tedavi edecek?' denilecek.

Ahmet Tekin

Ve: 'Kim efsun yapar?' [1] denir,

Ahmet Varol

"Son müdahaleyi yapacak kim" denir.

Ali Bulaç

(Yanında bulunanlar tarafından) denilir ki: “- (Bunu) tedavi edecek bir doktor kim var?”

Ali Fikri Yavuz

(26-27) Dikkat edin; can bogaza gelip koprucuk kemiklerine dayandigi zaman: «Care bulan yok mudur?» denir.

Bekir Sadak

Okuyup üfleyecek bir kimse yok mudur? denilecek.

Celal Yıldırım

(26-27) Dikkat edin; can boğaza gelip köprücük kemiklerine dayandığı zaman: 'Çare bulan yok mudur?' denir.

Diyanet İşleri (eski)

«Tedavi edebilecek kimdir?» denir.

Diyanet Vakfi

Ve, 'Çare bulan var mı?' dendiği zaman.

Edip Yüksel

Ve denilir: kim var bir okuyacak?

Elmalılı Hamdi Yazır

ve: «Okuyacak kim var?» denilir

Elmalılı (sadeleştirilmiş)

«Tedavi edebilecek kimdir?» denilir.

Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2)

Bu hastayı iyileştirecek biri yok mu? diye sorarlar.

Seyyid Kutub

"Son müdahaleyi yapacak kim" denir.

Gültekin Onan

«Tedâvî edebilecek kim?» denildi (denilecek).

Hasan Basri Çantay

(26-27) Hayır! (Can) köprücük kemiklerine dayandığı zaman: 'Var mı (bu hastaya) bir okuyacak (tedâvi edecek) kişi?' denilir.

Hayrat Neşriyat

Çare bulacak kim? denir.

İbni Kesir

ve insanlar: "(onu kurtaracak) bir hekim yok mu?" diye sorarlar;

Muhammed Esed

Ve denilmiş olur ki: «Tedavi edebilecek kim var?»

Ömer Nasuhi Bilmen

"Kim afsun yapar, bunu kim tedavi eder?" denir.

Ömer Öngüt

-Son nefesini veren kimdir? denmiş.

Şaban Piriş

"Bunu iyileştiren, kurtaran yok mu?" der.

Suat Yıldırım

Ve (başında bulunanlar tarafından): "Kim afsun yapar acaba? denir,

Süleyman Ateş

«Son müdahaleyi yapacak kim» denir.

Tefhim-ul Kuran

'Yok mu kurtaran?' dendiğinde,

Ümit Şimşek

"Kim var okuyup üfleyecek?" denilir!

Yaşar Nuri Öztürk

insanlar: “Bunu tedavi edebilecek kim vardır?” diyecekler.

Abdullah Parlıyan

(26-30) Hayır! Can köprücük kemiğine dayandığında, “Kim tedavi edecektir?” dendiğinde, onun kesin ayrılış olduğunu anladığında, bacaklar birbirine dolaştığında, o gün sevk yeri yalnızca Rabbinin huzurudur.

Bayraktar Bayraklı

(26-27) Hayır; can, köprücük kemiğine gelip dayandığı zaman: “Son müdahaleyi yapacak kim (tedavi edecek ve ömrü uzatacak biri var mı?)” denir.

Cemal Külünkoğlu

“Kurtarıcı kim?” denir.

Kadri Çelik

“Yok mudur bunu iyileştirecek, kurtaracak?” denir;

Ali Ünal

“Var mı bir tedavi edecek?” denildiğinde,

Harun Yıldırım

bir çığlık koparılacak: "Kim... Şifacı?"

Mustafa İslamoğlu

“(onu kurtaracak) bir hekim/ona okuyacak bir kimse yok mu?” diye sesleniyorlar.

Sadık Türkmen

Tedavi edecek yok mu? denir.

İlyas Yorulmaz

Ve: “Kurtaracak kimdir?” denir.

İmam İskender Ali Mihr