Mekke döneminde inmiştir. 182 âyettir. Sûre, adını ilk âyette geçen “es-Sâffât” kelimesinden almıştır. Sâffât, sıra sıra dizilenler, saf saf duranlar demektir.


وَإِنَّا لَنَحْنُ الْمُسَبِّحُونَ ﴿١٦٦﴾


SÂFFÂT SURESİ 166. Ayetinin Transkripsiyonu ve Sade Meali

ve innâ le nahnu el musebbihûne
söz öbeklerinin üzerine farenizi sürükleyerek çevirilerini görebilirsiniz. Çevirileri tablo halinde görmek için buraya tıklayın
Kelime Türkçe karşılığı
ve innâ ve muhakkak ki biz
le elbette, mutlaka
nahnu biz
el musebbihûne tesbih edenler

Ve muhakkak ki biz, mutlaka (Allah’ı) tesbih edenleriz.

SÂFFÂT SURESİ 166. Ayeti Karşılaştırmalı Mealleri

“Şüphesiz biz (Allah’ı) tespih edip yüceltenleriz.”

Diyanet İşleri

Ve şüphe yok ki biz, mabûdumuzu tenzîh ederiz elbet.

Abdulbaki Gölpınarlı

Ve şüphesiz Allah'ı tesbih ederiz.

Adem Uğur

"Muhakkak ki biz, evet biziz o tespih edenler (işlevlerini yerine getirmek suretiyle kulluğunu ifa edenler {tespihin anlamı}). "

Ahmed Hulusi

'O devamlı tesbih edenler, zikredenler biziz, biz.'

Ahmet Tekin

Şüphesiz o tesbih edenler biziz.'

Ahmet Varol

"Biziz, o tesbih edenler de, gerçekten biziz."

Ali Bulaç

Ve Muhakkak ki biz, (Allah’ı şanına lâyık olmayan şeylerden) tenzih edenleriz.”

Ali Fikri Yavuz

(164-16) 6 Melekler soyle derler: «Bizim herbirimizin bilinen bir makami vardir. suphesiz biz sira sira duranlariz, suphesiz biz Allah'i tesbih edenleriz.»

Bekir Sadak

Ve şüphesiz bizler durmadan tesbîh ederiz,» (derler).

Celal Yıldırım

(164-166) Melekler şöyle derler: 'Bizim her birimizin bilinen bir makamı vardır. Şüphesiz biz sıra sıra duranlarız, şüphesiz biz Allah'ı tesbih edenleriz.'

Diyanet İşleri (eski)

(164-166) (Melekler şöyle derler:) Bizim her birimiz için, bilinen bir makam vardır. Şüphesiz biz, orada sıra sıra dururuz ve şüphesiz Allah'ı tesbih ederiz.

Diyanet Vakfi

Biz, anıp yüceltenleriz.

Edip Yüksel

Ve biz elbette biz o tesbih edenleriz

Elmalılı Hamdi Yazır

elbette biziz o tesbih edenler, biziz.» Derler

Elmalılı (sadeleştirilmiş)

(164-166) (Melekler): «Bizden her birimizin belli bir makamı vardır. Biziz o saf saf dizilenler, biziz! Biziz o tesbih edenler, biziz!» derler.

Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2)

Allah'ı tesbih edenleriz.

Seyyid Kutub

"Biziz, o tesbih edenler de, gerçekten biziz."

Gültekin Onan

Biziz o tesbîh edenler de mutlak biz.

Hasan Basri Çantay

'Hem muhakkak ki, tesbîh edenler gerçekten ancak biziz.'

Hayrat Neşriyat

Ve muhakkak ki biz; tesbih edenleriz.

İbni Kesir

ve şüphesiz biz de O'nun sınırsız şanını yüceltiriz!"

Muhammed Esed

(165-166) Ve şüphe yok ki, bizleriz, elbette bizleriz, o saf beste olanlar. Ve muhakkak ki, bizleriz, o tesbih ediciler.

Ömer Nasuhi Bilmen

"O tesbih edenler de biziz biz!"

Ömer Öngüt

Ve yine biz, tesbih ediciler biziz.

Şaban Piriş

Allah’ı zikredip O’nu tenzih edenler biziz."

Suat Yıldırım

"Biziz, o tesbih edenler, biz."

Süleyman Ateş

«Biziz, o tesbih edenler de, gerçekten biziz.»

Tefhim-ul Kuran

'Ve biz Allah'ı tesbih edenleriz.'

Ümit Şimşek

O durmadan tespih edenler elbette biziz.

Yaşar Nuri Öztürk

Şüphesiz O'nun sınırsız şanını yücelten biziz, biz.”

Abdullah Parlıyan

“Elbette Allah'ı noksan sıfatlardan uzak tutarız.”

Bayraktar Bayraklı

(164-166) Melekler derler ki: “Bizim her birimiz için belli bir makam (görev yeri) vardır. Biz orada saflar halinde duranlarız. Bizler elbette O'nun sınırsız şanını yüceltenleriz.”

Cemal Külünkoğlu

“O tesbih edenler de gerçekten biziz.”

Kadri Çelik

“Biz, O’nun her türlü kusurdan ve O’na yakışmayan nitelemelerden mutlak manâda münezzeh bulunduğunu sürekli ilan edenleriz de.”

Ali Ünal

"Ve şüphesiz Allah'ı tesbih ederiz."

Harun Yıldırım

yine biziz (O'nun) yüceliğini dile getirenler, elbet biz!"

Mustafa İslamoğlu

Elbette biz, tesbih edenleriz.”

Sadık Türkmen

“Biz sürekli Allah'ı tesbih edenlerdeniz” dediler.

İlyas Yorulmaz

Ve muhakkak ki biz, mutlaka (Allah’ı) tesbih edenleriz.

İmam İskender Ali Mihr