HACC SURESİ Abdulbaki Gölpınarlı Meali
Âyetlerinin çoğu Mekke’de, bir kısmı ise Medine döneminde inmiştir. 78 âyettir. Hac ibadetinden bahsettiği için bu adı almıştır.
يَا أَيُّهَا النَّاسُ اتَّقُوا رَبَّكُمْ إِنَّ زَلْزَلَةَ السَّاعَةِ شَيْءٌ عَظِيمٌ ﴿١﴾
22/HACC SURESİ-1. AYET (Meâlleri Kıyasla): Yâ eyyuhân nâsuttekû rabbekum, inne zelzeletes sâati şey’un azîm(azîmun).
Ey insanlar, çekinin Rabbinizden, şüphe yok ki kıyâmetin sarsıntısı, pek büyük birşeydir.
يَوْمَ تَرَوْنَهَا تَذْهَلُ كُلُّ مُرْضِعَةٍ عَمَّا أَرْضَعَتْ وَتَضَعُ كُلُّ ذَاتِ حَمْلٍ حَمْلَهَا وَتَرَى النَّاسَ سُكَارَى وَمَا هُم بِسُكَارَى وَلَكِنَّ عَذَابَ اللَّهِ شَدِيدٌ ﴿٢﴾
22/HACC SURESİ-2. AYET (Meâlleri Kıyasla): Yevme terevnehâ tezhelu kullu murdıatin ammâ erdaat ve tedau kullu zâti hamlin hamlehâ ve terân nâse sukârâ ve mâ hum bi sukârâ ve lâkinne azâballâhi şedîd(şedîdun).
Onu gördüğünüz gün, bütün emzikli kadınlar; çocuklarını bile unutup bırakır, her gebe kadın, çocuğunu düşürür ve insanları sarhoş görürsün, fakat sarhoş değildir onlar, ancak Allah'ın azâbı pek çetindir.
وَمِنَ النَّاسِ مَن يُجَادِلُ فِي اللَّهِ بِغَيْرِ عِلْمٍ وَيَتَّبِعُ كُلَّ شَيْطَانٍ مَّرِيدٍ ﴿٣﴾
22/HACC SURESİ-3. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve minen nâsi men yucâdilu fîllâhi bi gayri ilmin ve yettebiu kulle şeytânin merîd(merîdin).
İnsanlardan öylesi de var ki bilgisi olmadığı halde Allah hakkında münâkaşaya girişir ve her azgın Şeytanın peşine düşer.
كُتِبَ عَلَيْهِ أَنَّهُ مَن تَوَلَّاهُ فَأَنَّهُ يُضِلُّهُ وَيَهْدِيهِ إِلَى عَذَابِ السَّعِيرِ ﴿٤﴾
22/HACC SURESİ-4. AYET (Meâlleri Kıyasla): Kutibe aleyhi ennehu men tevellâhu fe ennehu yudılluhu ve yehdîhi ilâ azâbis saîr(saîri).
Ezelden takdîr edilmiştir, kim, onu sever, kim ona uyarsa şüphe yok ki o, azdırır onu ve alev alev yanan ateşin azâbına sürükler.
يَا أَيُّهَا النَّاسُ إِن كُنتُمْ فِي رَيْبٍ مِّنَ الْبَعْثِ فَإِنَّا خَلَقْنَاكُم مِّن تُرَابٍ ثُمَّ مِن نُّطْفَةٍ ثُمَّ مِنْ عَلَقَةٍ ثُمَّ مِن مُّضْغَةٍ مُّخَلَّقَةٍ وَغَيْرِ مُخَلَّقَةٍ لِّنُبَيِّنَ لَكُمْ وَنُقِرُّ فِي الْأَرْحَامِ مَا نَشَاء إِلَى أَجَلٍ مُّسَمًّى ثُمَّ نُخْرِجُكُمْ طِفْلًا ثُمَّ لِتَبْلُغُوا أَشُدَّكُمْ وَمِنكُم مَّن يُتَوَفَّى وَمِنكُم مَّن يُرَدُّ إِلَى أَرْذَلِ الْعُمُرِ لِكَيْلَا يَعْلَمَ مِن بَعْدِ عِلْمٍ شَيْئًا وَتَرَى الْأَرْضَ هَامِدَةً فَإِذَا أَنزَلْنَا عَلَيْهَا الْمَاء اهْتَزَّتْ وَرَبَتْ وَأَنبَتَتْ مِن كُلِّ زَوْجٍ بَهِيجٍ ﴿٥﴾
22/HACC SURESİ-5. AYET (Meâlleri Kıyasla): Yâ eyyuhân nâsu in kuntum fî raybin minel ba’si fe innâ halaknâkum min turâbin summe min nutfetin summe min alakatin summe min mudgatin muhallekatin ve gayri muhallekatin li nubeyyine lekum, ve nukırru fîl erhâmi mâ neşâu ilâ ecelin musemmen summe nuhricukum tıflen summe li teblugû eşuddekum ve minkum men yuteveffâ ve minkum men yuraddu ilâ erzelil umuri li keylâ ya’leme min ba’di ilmin şey’â(şey’an), ve terâl arda hâmideten fe izâ enzelnâ aleyhâl mâehtezzet ve rabet ve enbetet min kulli zevcin behîc(behîcin).
Ey insanlar, ölümden sonra dirilme hakkında şüphedeyseniz bilin ki hiç şüphe yok, sizi topraktan yarattık biz, sonra bir katre sudan, sonra donmuş bir parça kandan, sonra yaratılışı tamamlanmış, tamamlanmamış bir et parçasından size apaçık gösterelim kudretimizi diye. Ve sizi, dilediğimiz muayyen bir zamana dek rahîmlerde kararlaştırırız, sonra çocuk olarak çıkarırız sizi, sonra da ergenlik çağına getiririz ve sizden ölen olur, gene sizden, bilgisinden sonra hiçbir şey bilmez bir hale gelen ve ömrün en aşağılık devresine sürüklenen olur. Ve yeryüzünü kupkuru görürsün, fakat ona yağmur yağdırdığımız zaman harekete gelir, kabarır ve çeşitli, çifter çifter güzelim nebatlar bitirir.
ذَلِكَ بِأَنَّ اللَّهَ هُوَ الْحَقُّ وَأَنَّهُ يُحْيِي الْمَوْتَى وَأَنَّهُ عَلَى كُلِّ شَيْءٍ قَدِيرٌ ﴿٦﴾
22/HACC SURESİ-6. AYET (Meâlleri Kıyasla): Zâlike bi ennallâhe huvel hakku ve ennehu yuhyil mevtâ ve ennehu alâ kulli şey’in kadîr(kadîrun).
Bu da, şüphe yok ki Allah'ın gerçek oluşundandır ve şüphe yok ki o, ölüyü de diriltir ve şüphe yok ki onun, her şeye gücü yeter.
وَأَنَّ السَّاعَةَ آتِيَةٌ لَّا رَيْبَ فِيهَا وَأَنَّ اللَّهَ يَبْعَثُ مَن فِي الْقُبُورِ ﴿٧﴾
22/HACC SURESİ-7. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve ennes sâate âtiyetun lâ raybe fîhâ ve ennallâhe yeb’asu men fîl kubûr(kubûri).
Ve gerçekten de kıyâmet gelmededir, şüphe yok onda ve gerçekten de Allah, kabirlerdekileri diriltecektir.
وَمِنَ النَّاسِ مَن يُجَادِلُ فِي اللَّهِ بِغَيْرِ عِلْمٍ وَلَا هُدًى وَلَا كِتَابٍ مُّنِيرٍ ﴿٨﴾
22/HACC SURESİ-8. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve minen nâsi men yucâdilu fîllâhi bi gayri ilmin ve lâ huden ve lâ kitâbin munîr(munîrin).
Ve insanlardan, bilgisi ve aydınlatıcı bir kitabı olmadığı halde Allah hakkında münâkaşaya girişen var.
ثَانِيَ عِطْفِهِ لِيُضِلَّ عَن سَبِيلِ اللَّهِ لَهُ فِي الدُّنْيَا خِزْيٌ وَنُذِيقُهُ يَوْمَ الْقِيَامَةِ عَذَابَ الْحَرِيقِ ﴿٩﴾
22/HACC SURESİ-9. AYET (Meâlleri Kıyasla): Sâniye ıtfihî li yudılle an sebîlillâh(sebîlillâhi), lehu fid dunyâ hızyun ve nuzîkuhu yevmel kıyâmeti azâbel harîk(harîkı).
Halkı Allah yolundan saptırmak için kendi kendine ululanır durur. Ona, dünyada aşağılık bir durum var ve kıyâmet günü de yakıp kavurucu azâbı tattırırız ona.
ذَلِكَ بِمَا قَدَّمَتْ يَدَاكَ وَأَنَّ اللَّهَ لَيْسَ بِظَلَّامٍ لِّلْعَبِيدِ ﴿١٠﴾
22/HACC SURESİ-10. AYET (Meâlleri Kıyasla): Zâlike bimâ kaddemet yedâke ve ennallâhe leyse bi zallâmin lil abîd(abîdi).
Bu da senin, kendi ellerinle kendine hazırladığın şeydir ve şüphe yok ki Allah, alabildiğine zulmetmez kullarına.
وَمِنَ النَّاسِ مَن يَعْبُدُ اللَّهَ عَلَى حَرْفٍ فَإِنْ أَصَابَهُ خَيْرٌ اطْمَأَنَّ بِهِ وَإِنْ أَصَابَتْهُ فِتْنَةٌ انقَلَبَ عَلَى وَجْهِهِ خَسِرَ الدُّنْيَا وَالْآخِرَةَ ذَلِكَ هُوَ الْخُسْرَانُ الْمُبِينُ ﴿١١﴾
22/HACC SURESİ-11. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve minen nâsi men ya’budullâhe alâ harf(harfın), fe in asâbehu hayrunıtmeenne bihî, ve in asâbethu fitnetuninkalebe alâ vechihî, hasired dunyâ vel âhırate, zâlike huvel husrânul mubîn(mubînu).
Ve insanlardan, Allah'a kalbiyle değil de diliyle kulluk eden de var; ona bir hayır isâbet ederse kalbi yatışır o hayır yüzünden, fakat bir sınamaya uğrarsa yüzü dönüverir; dünyâda da ziyan eder, âhirette de; işte budur apaçık ziyan.
يَدْعُو مِن دُونِ اللَّهِ مَا لَا يَضُرُّهُ وَمَا لَا يَنفَعُهُ ذَلِكَ هُوَ الضَّلَالُ الْبَعِيدُ ﴿١٢﴾
22/HACC SURESİ-12. AYET (Meâlleri Kıyasla): Yed’û min dûnillâhi mâ lâ yadurruhû ve mâ lâ yenfeuhu, zâlike huved dalâlul baîd(baîdu).
Allah'ı bırakır da kendisine ne bir zarar verebilen, ne bir fayda verebilen şeyi çağırır. Budur işte doğruluktan tamâmıyla uzak bir sapıklık.
يَدْعُو لَمَن ضَرُّهُ أَقْرَبُ مِن نَّفْعِهِ لَبِئْسَ الْمَوْلَى وَلَبِئْسَ الْعَشِيرُ ﴿١٣﴾
22/HACC SURESİ-13. AYET (Meâlleri Kıyasla): Yed’û le men darruhû akrabu min nef’ıhî, le bi’sel mevlâ ve le bi’sel aşîr(aşîru).
Zararı, faydasından daha yakın olanı çağırır; fakat ne de kötü yardımcıdır o, ne de kötü arkadaş.
إِنَّ اللَّهَ يُدْخِلُ الَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ جَنَّاتٍ تَجْرِي مِن تَحْتِهَا الْأَنْهَارُ إِنَّ اللَّهَ يَفْعَلُ مَا يُرِيدُ ﴿١٤﴾
22/HACC SURESİ-14. AYET (Meâlleri Kıyasla): İnnallâhe yudhılullezîne âmenû ve amilûs sâlihâti cennâtin tecrî min tahtihâl enhâru, innallâhe yef’alu mâ yurîd(yurîdu).
Şüphe yok ki Allah, inanan ve iyi işlerde bulunanları, kıyılarından ırmaklar akan cennetlere sokar; şüphe yok ki Allah, dilediğini yapar.
مَن كَانَ يَظُنُّ أَن لَّن يَنصُرَهُ اللَّهُ فِي الدُّنْيَا وَالْآخِرَةِ فَلْيَمْدُدْ بِسَبَبٍ إِلَى السَّمَاء ثُمَّ لِيَقْطَعْ فَلْيَنظُرْ هَلْ يُذْهِبَنَّ كَيْدُهُ مَا يَغِيظُ ﴿١٥﴾
22/HACC SURESİ-15. AYET (Meâlleri Kıyasla): Men kâne yezunnu en len yensurahullâhu fîd dunyâ vel âhırati felyemdud bi sebebin ilâs semâi summelyakta’ felyenzur hel yuzhibenne keyduhu mâ yagîz(yagîzu).
Allah, peygambere dünyâda da, âhirette de yardım etmeyecek sanan bilsin ki yardım edecektir, isterse tavana bir ip takıp assın kendini de ölsün ve baksın da görsün, bu yaptığı düzen, kızdığı şeyi ortadan kaldırır mı?
وَكَذَلِكَ أَنزَلْنَاهُ آيَاتٍ بَيِّنَاتٍ وَأَنَّ اللَّهَ يَهْدِي مَن يُرِيدُ ﴿١٦﴾
22/HACC SURESİ-16. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve kezâlike enzelnâhu âyâtin beyyinâtin ve ennallâhe yehdî men yurîd(yurîdu).
İşte biz, apaçık âyetleri böyle indirdik ona ve şüphe yok ki Allah, dilediğini doğru yola sevk eder.
إِنَّ الَّذِينَ آمَنُوا وَالَّذِينَ هَادُوا وَالصَّابِئِينَ وَالنَّصَارَى وَالْمَجُوسَ وَالَّذِينَ أَشْرَكُوا إِنَّ اللَّهَ يَفْصِلُ بَيْنَهُمْ يَوْمَ الْقِيَامَةِ إِنَّ اللَّهَ عَلَى كُلِّ شَيْءٍ شَهِيدٌ ﴿١٧﴾
22/HACC SURESİ-17. AYET (Meâlleri Kıyasla): İnnellezîne âmenû vellezîne hâdû ves sâbiîne ven nasârâ vel mecûse vellezîne eşrakû innallâhe yafsılu beynehum yevmel kıyâmeti, innallâhe alâ kulli şey’in şehîd(şehîdun).
Şüphe yok ki inananlar ve Yahûdi olanlar, Sabiîler, Nasrânîler ve Mecusîlerle bir de şirk koşan kişiler; şüphe yok ki Allah, kıyâmet gününde onların aralarını ayırır; şüphe yok ki Allah, her şeye tanıktır.
أَلَمْ تَرَ أَنَّ اللَّهَ يَسْجُدُ لَهُ مَن فِي السَّمَاوَاتِ وَمَن فِي الْأَرْضِ وَالشَّمْسُ وَالْقَمَرُ وَالنُّجُومُ وَالْجِبَالُ وَالشَّجَرُ وَالدَّوَابُّ وَكَثِيرٌ مِّنَ النَّاسِ وَكَثِيرٌ حَقَّ عَلَيْهِ الْعَذَابُ وَمَن يُهِنِ اللَّهُ فَمَا لَهُ مِن مُّكْرِمٍ إِنَّ اللَّهَ يَفْعَلُ مَا يَشَاء* ﴿١٨﴾
22/HACC SURESİ-18. AYET (Meâlleri Kıyasla): E lem tera ennallâhe yescudu lehu men fîs semâvâti ve men fîl ardı veş şemsu vel kameru ven nucûmu vel cibâlu veş şeceru ved devâbbu ve kesîrun minen nâs(nâsi), ve kesîrun hakka aleyhil azâb(azâbu), ve men yuhinillâhu fe mâ lehu min mukrimin, innallâhe yef’alu mâ yeşâu. (SECDE ÂYETİ)
Görmez misin, Allah, şüphe yok, öyle bir mâbut ki ona secde eder ne varsa göklerde ve ne varsa yeryüzünde ve güneş, ay, yıldızlar, dağlar, ağaç, hayvanlar ve insanların çoğu ve çoğu da azâbı hak etmiştir ve Allah, kimi hor kılarsa onu kutluluğa ulaştırıp ona lütuf ve ihsânda bulunan hiçbir kimse bulunamaz; şüphe yok ki Allah, dilediğini yapar.
هَذَانِ خَصْمَانِ اخْتَصَمُوا فِي رَبِّهِمْ فَالَّذِينَ كَفَرُوا قُطِّعَتْ لَهُمْ ثِيَابٌ مِّن نَّارٍ يُصَبُّ مِن فَوْقِ رُؤُوسِهِمُ الْحَمِيمُ ﴿١٩﴾
22/HACC SURESİ-19. AYET (Meâlleri Kıyasla): Hâzâni hasmânihtesamû fî rabbihim fellezîne keferû kuttıat lehum siyâbun min nâr(nârin), yusabbu min fevkı ruûsihumul hamîm(hamîmu).
Şu iki zümre, Rablerinin dini hakkında birbirleriyle çekişen iki düşmandır; kâfir olanlara ateşten libaslar biçilmiştir, tepelerine de kaynar su dökülecek.
يُصْهَرُ بِهِ مَا فِي بُطُونِهِمْ وَالْجُلُودُ ﴿٢٠﴾
22/HACC SURESİ-20. AYET (Meâlleri Kıyasla): Yusheru bihî mâ fî butûnihim vel culûd(culûdu).
Ve bu sûretle karınlarında ne varsa o da eritilecek, derileri de.
وَلَهُم مَّقَامِعُ مِنْ حَدِيدٍ ﴿٢١﴾
22/HACC SURESİ-21. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve lehum makâmıu min hadîd(hadîdin).
Onlara demirden çomaklar da var.
كُلَّمَا أَرَادُوا أَن يَخْرُجُوا مِنْهَا مِنْ غَمٍّ أُعِيدُوا فِيهَا وَذُوقُوا عَذَابَ الْحَرِيقِ ﴿٢٢﴾
22/HACC SURESİ-22. AYET (Meâlleri Kıyasla): Kullemâ erâdû en yahrucû minhâ min gammin uîdû fîhâ ve zûkû azâbel harîk(harîkı).
Ne zaman elemlerinden, oradan çıkmak isteseler gene oraya gönderilirler de tadın yakıp kavuran azâbı denir.
إِنَّ اللَّهَ يُدْخِلُ الَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ جَنَّاتٍ تَجْرِي مِن تَحْتِهَا الْأَنْهَارُ يُحَلَّوْنَ فِيهَا مِنْ أَسَاوِرَ مِن ذَهَبٍ وَلُؤْلُؤًا وَلِبَاسُهُمْ فِيهَا حَرِيرٌ ﴿٢٣﴾
22/HACC SURESİ-23. AYET (Meâlleri Kıyasla): İnnallâhe yudhılullezîne âmenû ve amilus sâlihâti cennâtin tecrî min tahtihâl enhâru yuhallevne fîhâ min esâvira min zehebin ve lu’luen, ve libâsuhum fîhâ harîr(harîrun).
Şüphe yok ki Allah, inanan ve iyi işlerde bulunanları, kıyılarından ırmaklar akan cennetlere koyar, orada altın bilezikler ve inciler takınıp bezenirler ve orada, elbiseleri de ipektir.
وَهُدُوا إِلَى الطَّيِّبِ مِنَ الْقَوْلِ وَهُدُوا إِلَى صِرَاطِ الْحَمِيدِ ﴿٢٤﴾
22/HACC SURESİ-24. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve hudû ilât tayyibî minel kavli ve hudû ilâ sırâtıl hamîd(hamîdi).
Ve onlar, sözün en temizini söylemeye irşâd edilmişlerdir ve onlar hamde lâyık Tanrının yoluna irşâd edilmişlerdir.
إِنَّ الَّذِينَ كَفَرُوا وَيَصُدُّونَ عَن سَبِيلِ اللَّهِ وَالْمَسْجِدِ الْحَرَامِ الَّذِي جَعَلْنَاهُ لِلنَّاسِ سَوَاء الْعَاكِفُ فِيهِ وَالْبَادِ وَمَن يُرِدْ فِيهِ بِإِلْحَادٍ بِظُلْمٍ نُذِقْهُ مِنْ عَذَابٍ أَلِيمٍ ﴿٢٥﴾
22/HACC SURESİ-25. AYET (Meâlleri Kıyasla): İnnellezîne keferû ve yasuddûne an sebîlillâhi vel mescidil harâmillezî cealnâhu lin nâsi sevâenil âkıfu fîhi vel bâdı, ve men yurid fîhi bi ilhâdin bi zulmin nuzıkhu min âzâbin elîm(elîmin).
Kâfir olanlar ve halkı Allah'ın yolundan çıkaranlar ve insanlar için ibâdet yeri olarak halkettiğimiz ve orada yurt tutanla orayı ziyâret için gelen hakkında aynı hükümleri yürüttüğümüz Mescid-i Harâm'dan men edenlerse. Ve kim orada nehy edilmiş birşeyi zulmederek yapmak isterse ona elemli azâbı tattırırız.
وَإِذْ بَوَّأْنَا لِإِبْرَاهِيمَ مَكَانَ الْبَيْتِ أَن لَّا تُشْرِكْ بِي شَيْئًا وَطَهِّرْ بَيْتِيَ لِلطَّائِفِينَ وَالْقَائِمِينَ وَالرُّكَّعِ السُّجُودِ ﴿٢٦﴾
22/HACC SURESİ-26. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve iz bevve’nâ li ibrâhîme mekânel beyti en lâ tuşrik bî şey’en ve tahhir beytiye lit tâifîne vel kâimîne ver rukkais sucûd(sucûdi).
An o zamanı ki hani biz İbrâhim'e, bana hiçbir şeyi şerik tutma ve tavâf edenlere, namaz kılanlara, rükû edenlere, secde kılanlara tertemiz tut evimi diye Beyt'in yerini göstermiştik.
وَأَذِّن فِي النَّاسِ بِالْحَجِّ يَأْتُوكَ رِجَالًا وَعَلَى كُلِّ ضَامِرٍ يَأْتِينَ مِن كُلِّ فَجٍّ عَمِيقٍ ﴿٢٧﴾
22/HACC SURESİ-27. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve ezzin fîn nâsi bil hacci ye’tûke ricâlen ve alâ kulli dâmirin ye’tîne min kulli feccin amîk(amîkın).
Ve insanları hacca davet et, uzak uzak, bütün yerlerden yaya olarak, yahut hayvana binerek gelsinler sana.
لِيَشْهَدُوا مَنَافِعَ لَهُمْ وَيَذْكُرُوا اسْمَ اللَّهِ فِي أَيَّامٍ مَّعْلُومَاتٍ عَلَى مَا رَزَقَهُم مِّن بَهِيمَةِ الْأَنْعَامِ فَكُلُوا مِنْهَا وَأَطْعِمُوا الْبَائِسَ الْفَقِيرَ ﴿٢٨﴾
22/HACC SURESİ-28. AYET (Meâlleri Kıyasla): Li yeşhedû menâfia lehum ve yezkurusmallâhi fî eyyâmin ma’lûmâtin alâ mâ razakahum min behîmetil en’âm(en’âmi), fe kulû minhâ ve at’ımul bâisel fakîr(fakîre).
Gelsinler de kendilerine âit olan menfaatleri elde etsinler ve kendilerine rızık olarak verilen dört ayaklı hayvanları, muayyen günlerde Allah'ın adını anarak kessinler. Yiyin artık onlardan ve yok yoksul fakiri de doyurun.
ثُمَّ لْيَقْضُوا تَفَثَهُمْ وَلْيُوفُوا نُذُورَهُمْ وَلْيَطَّوَّفُوا بِالْبَيْتِ الْعَتِيقِ ﴿٢٩﴾
22/HACC SURESİ-29. AYET (Meâlleri Kıyasla): Summel yakdû tefesehum vel yûfû nuzûrahum vel yettavvefû bil beytil atîk(atîkı).
Sonra ihramdayken yapılmayan şeyleri yapıp temizlensinler, adaklarını yerine getirsinler ve tavâf etsinler "Beyt e'l-atıyk"ı.
ذَلِكَ وَمَن يُعَظِّمْ حُرُمَاتِ اللَّهِ فَهُوَ خَيْرٌ لَّهُ عِندَ رَبِّهِ وَأُحِلَّتْ لَكُمُ الْأَنْعَامُ إِلَّا مَا يُتْلَى عَلَيْكُمْ فَاجْتَنِبُوا الرِّجْسَ مِنَ الْأَوْثَانِ وَاجْتَنِبُوا قَوْلَ الزُّورِ ﴿٣٠﴾
22/HACC SURESİ-30. AYET (Meâlleri Kıyasla): Zâlike ve men yuazzım hurumâtillâhi fe huve hayrun lehu inde rabbihî, ve uhıllet lekumul en’âmu illâ mâ yutlâ aleykum fectenibûr ricse minel evsâni vectenibû kavlez zûr(zûri).
İşte budur hac ve Allah'ın, hürmeti emrettiği şeylere tâzîm eden kişiye bu hareketi, Rabbi katında hayırlıdır ve size, okunan şeyler müstesna, öküz, inek, koyun, deve helâl edilmiştir, artık çekinin putlara tapma pisliğinden ve çekinin yalan sözden.
حُنَفَاء لِلَّهِ غَيْرَ مُشْرِكِينَ بِهِ وَمَن يُشْرِكْ بِاللَّهِ فَكَأَنَّمَا خَرَّ مِنَ السَّمَاء فَتَخْطَفُهُ الطَّيْرُ أَوْ تَهْوِي بِهِ الرِّيحُ فِي مَكَانٍ سَحِيقٍ ﴿٣١﴾
22/HACC SURESİ-31. AYET (Meâlleri Kıyasla): Hunefâe lillâhi gayra muşrikîne bihî, ve men yuşrik billâhi fe ke ennemâ harra mines semâi fe tahtafuhut tayru ev tehvî bihir rîhu fî mekânin sahîk(sahîkın).
Allah'ı bir tanıyıp ona şirk koşmaksızın ve kim, Allah'a şirk koşarsa sanki havadan düşmüştür de kuş kapmıştır onu, yahut da rüzgâr almış, pek uzak bir yere sürüp atmıştır onu.
ذَلِكَ وَمَن يُعَظِّمْ شَعَائِرَ اللَّهِ فَإِنَّهَا مِن تَقْوَى الْقُلُوبِ ﴿٣٢﴾
22/HACC SURESİ-32. AYET (Meâlleri Kıyasla): Zâlike ve men yuazzım şeâirallâhi fe innehâ min takvâl kulûb(kulûbi).
İşte böyledir bu ve kim Allah dininin hükümlerini ulularsa şüphe yok ki bu hareket, yüreklerdeki çekinme duygusundandır.
لَكُمْ فِيهَا مَنَافِعُ إِلَى أَجَلٍ مُّسَمًّى ثُمَّ مَحِلُّهَا إِلَى الْبَيْتِ الْعَتِيقِ ﴿٣٣﴾
22/HACC SURESİ-33. AYET (Meâlleri Kıyasla): Lekum fîhâ menâfiu ilâ ecelin musemmen summe mahılluhâ ilâl beytil atîk(atîki).
Kurbanlık hayvanlarda, muayyen bir zamana dek faydalar var size, sonra varıp gidecekleri yer, Beyte'l-Atıyk'tir.
وَلِكُلِّ أُمَّةٍ جَعَلْنَا مَنسَكًا لِيَذْكُرُوا اسْمَ اللَّهِ عَلَى مَا رَزَقَهُم مِّن بَهِيمَةِ الْأَنْعَامِ فَإِلَهُكُمْ إِلَهٌ وَاحِدٌ فَلَهُ أَسْلِمُوا وَبَشِّرِ الْمُخْبِتِينَ ﴿٣٤﴾
22/HACC SURESİ-34. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve li kulli ummetin cealnâ menseken li yezkurûsmallâhi alâ mâ razakahum min behîmetil en’âm(en’âmi), fe ilâhukum ilâhun vâhıdun fe lehû eslimû ve beşşiril muhbitîn(muhbitîne).
Her ümmete kurban kesmeyi meşrû kıldık davarlardan onlara rızık olarak verdiklerimizi keserlerken Allah'ın adını anmaları şartıyla ve bilin ki mâbûdunuz, bir mâbuttur artık ona teslîm olun ve müjdele itâat edip alçak gönüllü olanları.
الَّذِينَ إِذَا ذُكِرَ اللَّهُ وَجِلَتْ قُلُوبُهُمْ وَالصَّابِرِينَ عَلَى مَا أَصَابَهُمْ وَالْمُقِيمِي الصَّلَاةِ وَمِمَّا رَزَقْنَاهُمْ يُنفِقُونَ ﴿٣٥﴾
22/HACC SURESİ-35. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ellezîne izâ zukirallâhu vecilet kulûbuhum vas sâbirîne alâ mâ esâbehum vel mukîmis salâti ve mimmâ razaknâhum yunfikûn(yunfikûne).
Öyle kişilerdir onlar ki Allah anılınca yürekleri oynar korkudan ve uğradıkları müsîbetlere katlanırlar, namaz kılmaya devâm ederler ve kendilerini rızıklandırdığımız şeylerin bir kısmını harcarlar yoksullara.
وَالْبُدْنَ جَعَلْنَاهَا لَكُم مِّن شَعَائِرِ اللَّهِ لَكُمْ فِيهَا خَيْرٌ فَاذْكُرُوا اسْمَ اللَّهِ عَلَيْهَا صَوَافَّ فَإِذَا وَجَبَتْ جُنُوبُهَا فَكُلُوا مِنْهَا وَأَطْعِمُوا الْقَانِعَ وَالْمُعْتَرَّ كَذَلِكَ سَخَّرْنَاهَا لَكُمْ لَعَلَّكُمْ تَشْكُرُونَ ﴿٣٦﴾
22/HACC SURESİ-36. AYET (Meâlleri Kıyasla): Vel budne cealnâhâ lekum min şeâirillâhi lekum fîhâ hayrun, fezkurûsmallâhi aleyhâ savâff(savâffe), fe izâ vecebet cunûbuhâ fe kulû minhâ ve at’ımûl kânia vel mu’terra, kezâlike sahharnâhâ lekum leallekum teşkurûn(teşkurûne).
Büyük develeri de Allah'ın size meşrû kıldığı kurbanlık hayvanlar olarak yarattık, onlarda hayır ve menfaat var size. Artık onlar, ayaktayken onları boğazlayın ve Allah'ın adını anın, yanüstü düştükleri zaman da hem siz yiyin ondan, hem de yoksulluğunu bildirip isteyen ve gizleyip istemeyen yoksulları doyurun; siz şükredesiniz diye böylece onları da râm ettik size.
لَن يَنَالَ اللَّهَ لُحُومُهَا وَلَا دِمَاؤُهَا وَلَكِن يَنَالُهُ التَّقْوَى مِنكُمْ كَذَلِكَ سَخَّرَهَا لَكُمْ لِتُكَبِّرُوا اللَّهَ عَلَى مَا هَدَاكُمْ وَبَشِّرِ الْمُحْسِنِينَ ﴿٣٧﴾
22/HACC SURESİ-37. AYET (Meâlleri Kıyasla): Len yenâlallâhe luhûmuhâ ve lâ dimâuhâ ve lâkin yenâluhut takvâ minkum, kezâlike sahharahâ lekum li tukebbirûllâhe alâ mâ hedâkum, ve beşşiril muhsinîn(muhsinîne).
Onların ne etleri Allah'a ulaşır, ne kanları, fakat sizin çekinmenizdir ki ona ulaşır. Sizi doğru yola sevkettiğinden dolayı Allah'ı büyük bilmeniz için onları da râm etti size ve müjdele iyilik edenleri.
إِنَّ اللَّهَ يُدَافِعُ عَنِ الَّذِينَ آمَنُوا إِنَّ اللَّهَ لَا يُحِبُّ كُلَّ خَوَّانٍ كَفُورٍ ﴿٣٨﴾
22/HACC SURESİ-38. AYET (Meâlleri Kıyasla): İnnallâhe yudâfiu anillezîne âmenû, innallâhe lâ yuhıbbu kulle havvânin kefûr(kefûrin).
Şüphe yok ki Allah, inananlardan müşriklerin şerrini defedecek; şüphe yok ki Allah, hâinlikte ileri giden nankörlerin hiçbirini sevmez.
أُذِنَ لِلَّذِينَ يُقَاتَلُونَ بِأَنَّهُمْ ظُلِمُوا وَإِنَّ اللَّهَ عَلَى نَصْرِهِمْ لَقَدِيرٌ ﴿٣٩﴾
22/HACC SURESİ-39. AYET (Meâlleri Kıyasla): Uzine lillezîne yukâtelûne bi ennehum zulimû, ve innallâhe alâ nasrihim le kadîr(kadîrun).
Kendileriyle savaşa girişilenlere, zulme uğradıklarından dolayı savaşmaya izin verildi ve şüphe yok Allah'ın, onlara yardım etmeye gücü yeter elbette.
الَّذِينَ أُخْرِجُوا مِن دِيَارِهِمْ بِغَيْرِ حَقٍّ إِلَّا أَن يَقُولُوا رَبُّنَا اللَّهُ وَلَوْلَا دَفْعُ اللَّهِ النَّاسَ بَعْضَهُم بِبَعْضٍ لَّهُدِّمَتْ صَوَامِعُ وَبِيَعٌ وَصَلَوَاتٌ وَمَسَاجِدُ يُذْكَرُ فِيهَا اسْمُ اللَّهِ كَثِيرًا وَلَيَنصُرَنَّ اللَّهُ مَن يَنصُرُهُ إِنَّ اللَّهَ لَقَوِيٌّ عَزِيزٌ ﴿٤٠﴾
22/HACC SURESİ-40. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ellezîne uhricû min diyârihim bi gayri hakkın illâ en yekûlû rabbunâllâh(rabbunâllâhu), ve lev lâ def’ullâhin nâse ba’dahum bi ba’dın le huddimet savâmıu ve biyaun ve salavâtun ve mesâcidu yuzkeru fîhâsmullâhi kesîran, ve le yansurannallâhu men yansuruhu, innallâhe le kaviyyun azîz(azîzun).
O kişilerdir onlar ki ancak Rabbimiz Allah'tır dediklerinden dolayı haksız olarak yurtlarından çıkarıldılar ve eğer Allah, insanların bir kısmını bir kısmıyle defetmeseydi, içlerinde Allah adının çok anıldığı manastırlar da yıkılırdı, havralar da, kiliseler de, mescitler de ve Allah, kendisine yardım edene mutlaka yardım eder; şüphe yok ki Allah, kuvvetlidir, üstündür.
الَّذِينَ إِن مَّكَّنَّاهُمْ فِي الْأَرْضِ أَقَامُوا الصَّلَاةَ وَآتَوُا الزَّكَاةَ وَأَمَرُوا بِالْمَعْرُوفِ وَنَهَوْا عَنِ الْمُنكَرِ وَلِلَّهِ عَاقِبَةُ الْأُمُورِ ﴿٤١﴾
22/HACC SURESİ-41. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ellezîne in mekkennâhum fîl ardı ekâmûs salâte ve âtevuz zekâte ve emerû bil ma’rûfi ve nehev anil munker(munkeri), ve lillâhi âkıbetul umûr(umûri).
O kişilerdir onlar ki onları yeryüzünde yerleştirdik mi namaz kılarlar, zekât verirler, iyiliği emrederler, kötülükten vazgeçirmeye çalışırlar ve bütün işlerin sonucu, Allah'a varır.
وَإِن يُكَذِّبُوكَ فَقَدْ كَذَّبَتْ قَبْلَهُمْ قَوْمُ نُوحٍ وَعَادٌ وَثَمُودُ ﴿٤٢﴾
22/HACC SURESİ-42. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve in yukezzibûke fe kad kezzebet kablehum kavmu nûhın ve âdun ve semûd(semûdun).
Seni yalanlarlarsa onlardan önce gelip geçen Nûh, Âd ve Semûd kavimleri de yalanlamışlardı.
وَقَوْمُ إِبْرَاهِيمَ وَقَوْمُ لُوطٍ ﴿٤٣﴾
22/HACC SURESİ-43. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve kavmu ibrâhîme ve kavmu lût(lûtın).
Ve İbrâhim kavmi de, Lût kavmi de.
وَأَصْحَابُ مَدْيَنَ وَكُذِّبَ مُوسَى فَأَمْلَيْتُ لِلْكَافِرِينَ ثُمَّ أَخَذْتُهُمْ فَكَيْفَ كَانَ نَكِيرِ ﴿٤٤﴾
22/HACC SURESİ-44. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve ashâbu medyen(medyene), ve kuzzibe mûsâ fe emleytu lil kâfirîne summe ehaztuhum, fe keyfe kâne nekîr(nekîri).
Ve Medyen ehli de yalanlamıştı ve Mûsâ da yalanlanmıştı da onların azâbını geciktirdim, bir mühlet verdim onlara da sonra helâk ediverdim onları; nasılmış beni inkâr etmek, nasıl da devletlerini felâkete çevirmişim.
فَكَأَيِّن مِّن قَرْيَةٍ أَهْلَكْنَاهَا وَهِيَ ظَالِمَةٌ فَهِيَ خَاوِيَةٌ عَلَى عُرُوشِهَا وَبِئْرٍ مُّعَطَّلَةٍ وَقَصْرٍ مَّشِيدٍ ﴿٤٥﴾
22/HACC SURESİ-45. AYET (Meâlleri Kıyasla): Fe ke eyyin min karyetin ehleknâhâ ve hiye zâlimetun fe hiye hâviyetun alâ urûşihâ ve bi’rin muattalatin ve kasrın meşîd(meşîdin).
Nice şehirler var ki halkı zâlim olduğundan helâk ettik onları ve o şehirlerin tavanları, duvarlarına çökmüş, yerle bir olmuş, ıpıssız kalmış ve nice kuyular kuruttuk, nice yüce köşkler yıktık.
أَفَلَمْ يَسِيرُوا فِي الْأَرْضِ فَتَكُونَ لَهُمْ قُلُوبٌ يَعْقِلُونَ بِهَا أَوْ آذَانٌ يَسْمَعُونَ بِهَا فَإِنَّهَا لَا تَعْمَى الْأَبْصَارُ وَلَكِن تَعْمَى الْقُلُوبُ الَّتِي فِي الصُّدُورِ ﴿٤٦﴾
22/HACC SURESİ-46. AYET (Meâlleri Kıyasla): E fe lem yesîrû fîl ardı fe tekûne lehum kulûbun ya’kılûne bihâ ev âzânun yesmeûne bihâ, fe innehâ lâ ta’mâl ebsâru ve lâkin ta’mâl kulûbulletî fîs sudûr(sudûri).
Akıl ve tedbîre sâhip olacak akıl, duyup anlayacak kulak elde etmek için hiç de mi yeryüzünde gezip dolaşmazlar? Gerçekten de gözler kör olmaz ama gönüllerdeki can gözleri körleşir.
وَيَسْتَعْجِلُونَكَ بِالْعَذَابِ وَلَن يُخْلِفَ اللَّهُ وَعْدَهُ وَإِنَّ يَوْمًا عِندَ رَبِّكَ كَأَلْفِ سَنَةٍ مِّمَّا تَعُدُّونَ ﴿٤٧﴾
22/HACC SURESİ-47. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve yesta’cilûneke bil azâbi ve len yuhlifallâhu va’dehu, ve inne yevmen inde rabbike ke elfi senetin mimmâ teuddûn(teuddûne).
Azâbın, çabucak gelip çatmasını isterler senden ve Allah, vaadinden caymaz kesin olarak ve Rabbinin katında bir gün, sizin sayıp durduğunuz bin yıl gibidir.
وَكَأَيِّن مِّن قَرْيَةٍ أَمْلَيْتُ لَهَا وَهِيَ ظَالِمَةٌ ثُمَّ أَخَذْتُهَا وَإِلَيَّ الْمَصِيرُ ﴿٤٨﴾
22/HACC SURESİ-48. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve ke eyyin min karyetin emleytu lehâ ve hiye zâlimetun summe ehaztuhâ, ve ileyyel masîr(masîru).
Ve nice şehir var ki halkı zâlim olduğundan mühlet verdik onlara da sonra helâk ediverdim ve dönüp gelecekleri yer de benim tapımdır.
قُلْ يَا أَيُّهَا النَّاسُ إِنَّمَا أَنَا لَكُمْ نَذِيرٌ مُّبِينٌ ﴿٤٩﴾
22/HACC SURESİ-49. AYET (Meâlleri Kıyasla): Kul yâ eyyuhân nâsu innemâ ene lekum nezîrun mubîn(mubînun).
De ki: Ey insanlar, ben ancak size, apaçık bir korkutucuyum.
فَالَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ لَهُم مَّغْفِرَةٌ وَرِزْقٌ كَرِيمٌ ﴿٥٠﴾
22/HACC SURESİ-50. AYET (Meâlleri Kıyasla): Fellezîne âmenû ve amilûs sâlihâti lehum magfiratun ve rızkun kerîm(kerîmun).
İnanan ve iyi işlerde bulunanlaradır yarlıganmak ve güzel bir rızık.
وَالَّذِينَ سَعَوْا فِي آيَاتِنَا مُعَاجِزِينَ أُوْلَئِكَ أَصْحَابُ الْجَحِيمِ ﴿٥١﴾
22/HACC SURESİ-51. AYET (Meâlleri Kıyasla): Vellezîne seav fî âyâtinâ muâcizîne ulâike ashâbul cehîm(cehîmi).
Delillerimize karşı gelmeye uğraşanlara gelince: Onlar, alev alev yanan cehennemin ehlidir.
وَمَا أَرْسَلْنَا مِن قَبْلِكَ مِن رَّسُولٍ وَلَا نَبِيٍّ إِلَّا إِذَا تَمَنَّى أَلْقَى الشَّيْطَانُ فِي أُمْنِيَّتِهِ فَيَنسَخُ اللَّهُ مَا يُلْقِي الشَّيْطَانُ ثُمَّ يُحْكِمُ اللَّهُ آيَاتِهِ وَاللَّهُ عَلِيمٌ حَكِيمٌ ﴿٥٢﴾
22/HACC SURESİ-52. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve mâ erselnâ min kablike min resûlin ve lâ nebiyyin illâ izâ temennâ elkaş şeytânu fî umniyyetihî, fe yensehullâhu mâ yulkış şeytânu summe yuhkimullâhu âyâtihî, vallâhu alîmun hakîm(hakîmun).
Ve senden önce, şeriât sâhibi veya başkasının şeriâtine uymuş hiçbir peygamber göndermedik ki o, bir şey dilediği zaman Şeytan, onun dileğine bir fitne katmaya uğraşmasın. Fakat Allah, Şeytan'ın katmak istediği şeyi bozar, sonra da âyetlerini sağlamlaştırır ve Allah, her şeyi bilir, hüküm ve hikmet sâhibidir.
لِيَجْعَلَ مَا يُلْقِي الشَّيْطَانُ فِتْنَةً لِّلَّذِينَ فِي قُلُوبِهِم مَّرَضٌ وَالْقَاسِيَةِ قُلُوبُهُمْ وَإِنَّ الظَّالِمِينَ لَفِي شِقَاقٍ بَعِيدٍ ﴿٥٣﴾
22/HACC SURESİ-53. AYET (Meâlleri Kıyasla): Li yec’ale mâ yulkış şeytânu fitneten lillezîne fî kulûbihim maradun vel kâsiyeti kulûbuhum, ve innez zâlimîne le fî şikâkın baîd(baîdin).
Bu da, Şeytan'ın katmak istediği şeyi, gönüllerinde hastalık olanlarla yürekleri katı bulunanlara bir sınama yapmak içindir ve şüphe yok ki zâlimler, gerçekten pek uzak bir ayrılık içindedir.
وَلِيَعْلَمَ الَّذِينَ أُوتُوا الْعِلْمَ أَنَّهُ الْحَقُّ مِن رَّبِّكَ فَيُؤْمِنُوا بِهِ فَتُخْبِتَ لَهُ قُلُوبُهُمْ وَإِنَّ اللَّهَ لَهَادِ الَّذِينَ آمَنُوا إِلَى صِرَاطٍ مُّسْتَقِيمٍ ﴿٥٤﴾
22/HACC SURESİ-54. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve li ya’lemellezîne ûtûl ilme ennehul hakku min rabbike fe yu’minû bihî fe tuhbite lehu kulûbuhum, ve innallâhe le hâdillezîne âmenû ilâ sırâtın mustakîm(mustakîmin).
Bir de bu sûretle kendilerine bilgi verilenler, bilirler ki Kur'ân, Rabbinden gelen bir gerçektir ve artık inanırlar ona, gönülleri, onunla tevâzuya erişir ve şüphe yok ki Allah, inananları elbette doğru yola sevk eder.
وَلَا يَزَالُ الَّذِينَ كَفَرُوا فِي مِرْيَةٍ مِّنْهُ حَتَّى تَأْتِيَهُمُ السَّاعَةُ بَغْتَةً أَوْ يَأْتِيَهُمْ عَذَابُ يَوْمٍ عَقِيمٍ ﴿٥٥﴾
22/HACC SURESİ-55. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve lâ yezâlullezîne keferû fî miryetin minhu hattâ te’tiyehumus sâatu bagteten ev ye’tiyehum azâbu yevmin akîm(akîmin).
Kâfir olanlarsa, kıyâmet gelip çatmadıkça, yahut o kısır gün, onlara gelmedikçe onun hakkında şüphe etmekten kurtulamazlar.
الْمُلْكُ يَوْمَئِذٍ لِّلَّهِ يَحْكُمُ بَيْنَهُمْ فَالَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ فِي جَنَّاتِ النَّعِيمِ ﴿٥٦﴾
22/HACC SURESİ-56. AYET (Meâlleri Kıyasla): El mulku yevme izin lillâhi, yahkumu beynehum, fellezîne âmenû ve amilûs sâlihâti fî cennâtin naîm(naîmi).
O gün, saltanat ve tasarruf, Allah'ındır, aralarını hükmeder o, inanıp iyi işlerde bulunanlar, nîmetlerle dolu cennetlerdedir.
وَالَّذِينَ كَفَرُوا وَكَذَّبُوا بِآيَاتِنَا فَأُوْلَئِكَ لَهُمْ عَذَابٌ مُّهِينٌ ﴿٥٧﴾
22/HACC SURESİ-57. AYET (Meâlleri Kıyasla): Vellezîne keferû ve kezzebû bi âyâtinâ fe ulâike lehum azâbun muhîn(muhînun).
Kâfir olup delillerimizi yalanlayanlarsa, onlar içindir horlayan, aşağılatan azâp.
وَالَّذِينَ هَاجَرُوا فِي سَبِيلِ اللَّهِ ثُمَّ قُتِلُوا أَوْ مَاتُوا لَيَرْزُقَنَّهُمُ اللَّهُ رِزْقًا حَسَنًا وَإِنَّ اللَّهَ لَهُوَ خَيْرُ الرَّازِقِينَ ﴿٥٨﴾
22/HACC SURESİ-58. AYET (Meâlleri Kıyasla): Vellezîne hâcerû fî sebîlillâhi summe kutilû ev mâtû le yerzukannehumullâhu rızkan hasenâ(hasenen), ve innallâhe le huve hayrur râzikîn(râzikîne).
Allah yolunda yurtlarından göçenleri, sonra öldürülenleri, yahut ölenleri Allah, mutlaka güzel bir rızıkla rızıklandıracaktır ve şüphe yok ki Allah, elbette rızık verenlerin en hayırlısıdır.
لَيُدْخِلَنَّهُم مُّدْخَلًا يَرْضَوْنَهُ وَإِنَّ اللَّهَ لَعَلِيمٌ حَلِيمٌ ﴿٥٩﴾
22/HACC SURESİ-59. AYET (Meâlleri Kıyasla): Le yudhılennehum mudhalen yerdavnehu, ve innallâhe le alîmun halîm(halîmun).
Mutlaka onları, hoşnut olacakları bir yere ithal edecektir ve şüphe yok ki Allah, her şeyi bilir ve azâp etmede acele etmez.
ذَلِكَ وَمَنْ عَاقَبَ بِمِثْلِ مَا عُوقِبَ بِهِ ثُمَّ بُغِيَ عَلَيْهِ لَيَنصُرَنَّهُ اللَّهُ إِنَّ اللَّهَ لَعَفُوٌّ غَفُورٌ ﴿٦٠﴾
22/HACC SURESİ-60. AYET (Meâlleri Kıyasla): Zâlike, ve men âkabe bi misli mâ ûkıbe bihî summe bugıye aleyhi le yansurennehullâhu, innallâhe le afuvvun gafûr(gafûrun).
Böyledir bu ve kim bir cezâya uğrar da cezâ edeni ona benzer bir sûrette cezâlandırırsa, sonra da gene aleyhine taşkınlıkta bulunulursa Allah yardım eder ona; şüphe yok ki Allah, suçları bağışlar, örter.
ذَلِكَ بِأَنَّ اللَّهَ يُولِجُ اللَّيْلَ فِي النَّهَارِ وَيُولِجُ النَّهَارَ فِي اللَّيْلِ وَأَنَّ اللَّهَ سَمِيعٌ بَصِيرٌ ﴿٦١﴾
22/HACC SURESİ-61. AYET (Meâlleri Kıyasla): Zâlike bi ennallâhe yûlicul leyle fîn nehâri ve yûlicun nehâre fîl leyli ve ennallâhe semîun basîr(basîrun).
Böyledir bu, çünkü Allah, geceyi kısaltır, gecenin bir kısmını gündüz yapar, gündüzü kısaltır, bir kısmını gece yapar ve şüphe yok ki Allah, her şeyi duyar, görür.
ذَلِكَ بِأَنَّ اللَّهَ هُوَ الْحَقُّ وَأَنَّ مَا يَدْعُونَ مِن دُونِهِ هُوَ الْبَاطِلُ وَأَنَّ اللَّهَ هُوَ الْعَلِيُّ الْكَبِيرُ ﴿٦٢﴾
22/HACC SURESİ-62. AYET (Meâlleri Kıyasla): Zâlike bi ennallâhe huvel hakku ve enne mâ yed’ûne min dûnihî huvel bâtılu ve ennallâhe huvel aliyyul kebîr(kebîru).
Böyledir bu, çünkü Allah, gerçektir ve şüphe yok ki ondan başka neyi çağırırlarsa boştur, aslı yoktur ve şüphe yok ki Allah, pek yücedir, pek büyük.
أَلَمْ تَرَ أَنَّ اللَّهَ أَنزَلَ مِنَ السَّمَاء مَاء فَتُصْبِحُ الْأَرْضُ مُخْضَرَّةً إِنَّ اللَّهَ لَطِيفٌ خَبِيرٌ ﴿٦٣﴾
22/HACC SURESİ-63. AYET (Meâlleri Kıyasla): E lem tera ennallâhe enzele mines semâi mâen fe tusbihul ardu muhdarraten, innallâhe latîfun habîr(habîrun).
Görmez misin, şüphe yok ki Allah, gökten yağmur yağdırır da yeryüzü yemyeşil olur; şüphe yok ki Allah, lütuf ve ihsân sâhibidir, her şeyden haberdardır.
لَهُ مَا فِي السَّمَاوَاتِ وَمَا فِي الْأَرْضِ وَإِنَّ اللَّهَ لَهُوَ الْغَنِيُّ الْحَمِيدُ ﴿٦٤﴾
22/HACC SURESİ-64. AYET (Meâlleri Kıyasla): Lehu mâ fîs semâvâti ve mâ fîl ard(ardı), ve innallâhe le huvel ganiyyul hamîd(hamîdu).
Onundur ne varsa göklerde ve ne varsa yeryüzünde ve şüphe yok ki Allah, müstağnîdir her şeyden ve odur hamde lâyık.
أَلَمْ تَرَ أَنَّ اللَّهَ سَخَّرَ لَكُم مَّا فِي الْأَرْضِ وَالْفُلْكَ تَجْرِي فِي الْبَحْرِ بِأَمْرِهِ وَيُمْسِكُ السَّمَاء أَن تَقَعَ عَلَى الْأَرْضِ إِلَّا بِإِذْنِهِ إِنَّ اللَّهَ بِالنَّاسِ لَرَؤُوفٌ رَّحِيمٌ ﴿٦٥﴾
22/HACC SURESİ-65. AYET (Meâlleri Kıyasla): E lem tera ennallâhe sahhara lekum mâ fîl ardı vel fulke tecrî fîl bahri bi emrihî, ve yumsikus semâe en tekaa alâl ardı illâ bi iznihî, innallâhe bin nâsi le raûfun rahîm(rahîmun).
Görmez misin, şüphe yok ki Allah, râm etmiştir size yeryüzünde ne varsa ve emriyle denizde akıp giden gemiyi ve izni olmadıkça gökyüzünü yeryüzüne yıkmaz da tutar; şüphe yok ki Allah, insanları pek esirger ve rahîmdir.
وَهُوَ الَّذِي أَحْيَاكُمْ ثُمَّ يُمِيتُكُمْ ثُمَّ يُحْيِيكُمْ إِنَّ الْإِنسَانَ لَكَفُورٌ ﴿٦٦﴾
22/HACC SURESİ-66. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve huvellezî ahyâkum summe yumîtukum summe yuhyîkum, innel insâne le kefûr(kefûrun).
Öyle bir mâbuttur ki sizi diriltti, sonra öldürür, sonra gene diriltir, fakat şüphe yok ki insan, pek nankördür.
لِكُلِّ أُمَّةٍ جَعَلْنَا مَنسَكًا هُمْ نَاسِكُوهُ فَلَا يُنَازِعُنَّكَ فِي الْأَمْرِ وَادْعُ إِلَى رَبِّكَ إِنَّكَ لَعَلَى هُدًى مُّسْتَقِيمٍ ﴿٦٧﴾
22/HACC SURESİ-67. AYET (Meâlleri Kıyasla): Li kulli ummetin cealnâ menseken hum nâsikûhu fe lâ yunâziunneke fîl emri ved’u ilâ rabbike, inneke le alâ huden mustekîm(mustekîmin).
Ve her ümmete bir din verdik, o dine göre ibâdette bulunurlar, artık seninle her hususta çekişmeye kalkışmasınlar ve Rabbinin yoluna çağır, şüphe yok ki sen, doğru yolu bulmuşsun.
وَإِن جَادَلُوكَ فَقُلِ اللَّهُ أَعْلَمُ بِمَا تَعْمَلُونَ ﴿٦٨﴾
22/HACC SURESİ-68. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve in câdelûke fe kulillâhu a’lemu bimâ ta’melûn(ta’melûne).
Seninle mücâdele ederlerse artık Allah de, ne yaptığınızı bilir.
اللَّهُ يَحْكُمُ بَيْنَكُمْ يَوْمَ الْقِيَامَةِ فِيمَا كُنتُمْ فِيهِ تَخْتَلِفُونَ ﴿٦٩﴾
22/HACC SURESİ-69. AYET (Meâlleri Kıyasla): Allâhu yahkumu beynekum yevmel kıyâmeti fîmâ kuntum fîhi tahtelifûn(tahtelifûne).
Allah, kıyâmet günü, ne hususta aykırılığa düştüyseniz, aranızda hükmeder sizin.
أَلَمْ تَعْلَمْ أَنَّ اللَّهَ يَعْلَمُ مَا فِي السَّمَاء وَالْأَرْضِ إِنَّ ذَلِكَ فِي كِتَابٍ إِنَّ ذَلِكَ عَلَى اللَّهِ يَسِيرٌ ﴿٧٠﴾
22/HACC SURESİ-70. AYET (Meâlleri Kıyasla): E lem ta’lem ennallâhe ya’lemu mâ fis semâi vel ard(ardı), inne zâlike fî kitâbin, inne zâlike alâllâhi yesîr(yesîrun).
Bilmez misin ki Allah, gerçekten de bilir ne varsa göklerde ve ne varsa yeryüzünde; şüphe yok ki bu, bir kitapta tespît edilmiştir; şüphe yok ki bu, Allah'a pek kolaydır.
وَيَعْبُدُونَ مِن دُونِ اللَّهِ مَا لَمْ يُنَزِّلْ بِهِ سُلْطَانًا وَمَا لَيْسَ لَهُم بِهِ عِلْمٌ وَمَا لِلظَّالِمِينَ مِن نَّصِيرٍ ﴿٧١﴾
22/HACC SURESİ-71. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve ya’budûne min dûnillâhi mâ lem yunezzil bihî sultânen ve mâ leyse lehum bihî ilmun, ve mâ liz zâlimîne min nasîr(nasîrin).
Ve bu hususta kendilerinin bir delilleri olmadığı ve bir bilgiye sâhip bulunmadıkları halde Allah'ı bırakırlar da başka şeylere kulluk ederler ve zâlimlere hiçbir yardımcı yoktur.
وَإِذَا تُتْلَى عَلَيْهِمْ آيَاتُنَا بَيِّنَاتٍ تَعْرِفُ فِي وُجُوهِ الَّذِينَ كَفَرُوا الْمُنكَرَ يَكَادُونَ يَسْطُونَ بِالَّذِينَ يَتْلُونَ عَلَيْهِمْ آيَاتِنَا قُلْ أَفَأُنَبِّئُكُم بِشَرٍّ مِّن ذَلِكُمُ النَّارُ وَعَدَهَا اللَّهُ الَّذِينَ كَفَرُوا وَبِئْسَ الْمَصِيرُ ﴿٧٢﴾
22/HACC SURESİ-72. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve izâ tutlâ aleyhim âyâtunâ beyyinâtin ta’rifu fî vucûhillezîne keferûl munker(munkere), yekâdûne yestûne billezîne yetlûne aleyhim âyâtinâ, kul e fe unebbiukum bi şerrin min zâlikum, en nâru, vaadehâllâhullezîne keferû, ve bi’sel masîr(masîru).
Onlara apaçık âyetlerimizi okudun mu yüzlerinde inkâr alâmetleri belirir, görüp tanırsın sen de; neredeyse âyetlerimizi onlara okuyanlara saldırıverecekler. De ki: Bundan daha şer, daha da beter bir şey haber vereyim mi size: Ateş. Allah, kâfir olanlara vaadetmiştir onu ve orası, dönüp gidilecek ne de kötü yer.
يَا أَيُّهَا النَّاسُ ضُرِبَ مَثَلٌ فَاسْتَمِعُوا لَهُ إِنَّ الَّذِينَ تَدْعُونَ مِن دُونِ اللَّهِ لَن يَخْلُقُوا ذُبَابًا وَلَوِ اجْتَمَعُوا لَهُ وَإِن يَسْلُبْهُمُ الذُّبَابُ شَيْئًا لَّا يَسْتَنقِذُوهُ مِنْهُ ضَعُفَ الطَّالِبُ وَالْمَطْلُوبُ ﴿٧٣﴾
22/HACC SURESİ-73. AYET (Meâlleri Kıyasla): Yâ eyyuhân nâsu duribe meselun festemiû lehu, innellezîne ted’ûne min dûnillâhi len yahlukû zubâben ve levictemeû lehu, ve in yeslubhumuz zubâbu şey’en lâ yestenkızûhu minhu, daufat tâlibu vel matlûb(matlûbu).
Ey insanlar, bir örnek getirilmede, dinleyin onu: Allah'ı bırakıp da taptığınız putlar yok mu, onlar, bir sineği bile yaratamazlar kesin olarak, hattâ hepsi bir araya gelse bile ve sinek, onlardan bir şey kapıp gitse onu da tekrar geri alamazlar ondan; isteyen de âcizdir, istenen de.
مَا قَدَرُوا اللَّهَ حَقَّ قَدْرِهِ إِنَّ اللَّهَ لَقَوِيٌّ عَزِيزٌ ﴿٧٤﴾
22/HACC SURESİ-74. AYET (Meâlleri Kıyasla): Mâ kaderûllâhe hakka kadrihî, innallâhe le kaviyyun azîz(azîzun).
Onlar, Allah'ın büyüklüğünü hakkıyla bilemediler; şüphe yok ki Allah, kuvvet sâhibidir, üstündür.
اللَّهُ يَصْطَفِي مِنَ الْمَلَائِكَةِ رُسُلًا وَمِنَ النَّاسِ إِنَّ اللَّهَ سَمِيعٌ بَصِيرٌ ﴿٧٥﴾
22/HACC SURESİ-75. AYET (Meâlleri Kıyasla): Allâhu yastafî minel melâiketi rusulen ve minen nâsi, innallâhe semîun basîr(basîrun).
Allah, meleklerden ve insanlardan peygamberler seçmiştir; şüphe yok ki Allah, duyar, görür.
يَعْلَمُ مَا بَيْنَ أَيْدِيهِمْ وَمَا خَلْفَهُمْ وَإِلَى اللَّهِ تُرْجَعُ الأمُورُ ﴿٧٦﴾
22/HACC SURESİ-76. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ya’lemu mâ beyne eydîhim ve mâ halfehum, ve ilâllâhi turceul umûr(umûru).
Bilir ne varsa önlerinde ve ne varsa artlarında ve bütün işler, dönüp Allah'a varır.
يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا ارْكَعُوا وَاسْجُدُوا وَاعْبُدُوا رَبَّكُمْ وَافْعَلُوا الْخَيْرَ لَعَلَّكُمْ تُفْلِحُونَ* ﴿٧٧﴾
22/HACC SURESİ-77. AYET (Meâlleri Kıyasla): Yâ eyyuhâllezîne âmenûrkeû vescudû va’budû rabbekum vef’alûl hayra leallekum tuflihûn(tuflihûne). (SECDE ÂYETİ)
Ey inananlar, rükû edin, secde edin, kulluk edin Rabbinize ve hayır işleyin de kurtulun, erin muradınıza.
وَجَاهِدُوا فِي اللَّهِ حَقَّ جِهَادِهِ هُوَ اجْتَبَاكُمْ وَمَا جَعَلَ عَلَيْكُمْ فِي الدِّينِ مِنْ حَرَجٍ مِّلَّةَ أَبِيكُمْ إِبْرَاهِيمَ هُوَ سَمَّاكُمُ الْمُسْلِمينَ مِن قَبْلُ وَفِي هَذَا لِيَكُونَ الرَّسُولُ شَهِيدًا عَلَيْكُمْ وَتَكُونُوا شُهَدَاء عَلَى النَّاسِ فَأَقِيمُوا الصَّلَاةَ وَآتُوا الزَّكَاةَ وَاعْتَصِمُوا بِاللَّهِ هُوَ مَوْلَاكُمْ فَنِعْمَ الْمَوْلَى وَنِعْمَ النَّصِيرُ ﴿٧٨﴾
22/HACC SURESİ-78. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve câhidû fîllâhi hakka cihâdihî, huvectebâkum ve mâ ceale aleykum fîd dîni min haracin, millete ebîkum ibrâhîm(ibrâhîme), huve semmâkumul muslimîne min kablu ve fî hâzâ li yekûner resûlu şehîden aleykum ve tekûnû şuhedâe alân nâsi, fe ekîmûs salâte ve âtuz zekâte va’tesımû billâhi, huve mevlâkum, fe ni’mel mevlâ ve ni’men nasîr(nasîru).
Ve Allah için hakkıyla savaşın. O seçti sizi ve dinde bir güçlük vermedi size; babanız İbrâhim'in dini. O mâbuttur daha önce ve bu Kur'ân'da size Müslüman adını takan, Peygamber, size tanık olsun, siz de insanlara tanıklık edin diye. Artık namaz kılın, zekât verin ve sarılın Allah'a, odur dostunuz; ne de güzel dosttur, ne de güzel yardımcı.