1. Kuran-ı Kerim Mealleri
  2. Beled Suresi
  3. Mustafa İslamoğlu Meali

BELED SURESİ Mustafa İslamoğlu Meali

Mekke döneminde inmiştir. 20 âyettir. Sûre, adını ilk âyetteki “el-Beled” kelimesinden almıştır. Beled, şehir, belde demektir.

لَا أُقْسِمُ بِهَذَا الْبَلَدِ ﴿١﴾

90/BELED SURESİ-1. AYET (Meâlleri Kıyasla): Lâ uksimu bi hâzâl beled(beledi).

Ötesi yok, işte Ben yemin ediyorum bu beldeye,

وَأَنتَ حِلٌّ بِهَذَا الْبَلَدِ ﴿٢﴾

90/BELED SURESİ-2. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve ente hıllun bi hâzâl beled(beledi).

-ki sen de bu beldenin (şerefli) bir sakinisin-

وَوَالِدٍ وَمَا وَلَدَ ﴿٣﴾

90/BELED SURESİ-3. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve vâlidin ve mâ veled(velede).

ve babaya ve oğula:

لَقَدْ خَلَقْنَا الْإِنسَانَ فِي كَبَدٍ ﴿٤﴾

90/BELED SURESİ-4. AYET (Meâlleri Kıyasla): Lekad halaknâl insâne fî kebedin.

Hakikaten Biz insanoğlunu farklı meşakkatlere dayanıklı yarattık.

أَيَحْسَبُ أَن لَّن يَقْدِرَ عَلَيْهِ أَحَدٌ ﴿٥﴾

90/BELED SURESİ-5. AYET (Meâlleri Kıyasla): E yahsebu en len yakdira aleyhi ehadun.

Ne yani, şimdi insan kimsenin kendisine güç yetiremeyeceğinimi sanıyor?

يَقُولُ أَهْلَكْتُ مَالًا لُّبَدًا ﴿٦﴾

90/BELED SURESİ-6. AYET (Meâlleri Kıyasla): Yekûlu ehlektu mâlen lubedâ(lubeden).

(Dahası) "Ben (bu konuma gelmek için) kucak dolusu servet harcadım" mı diyor?

أَيَحْسَبُ أَن لَّمْ يَرَهُ أَحَدٌ ﴿٧﴾

90/BELED SURESİ-7. AYET (Meâlleri Kıyasla): E yahsebu en lem yerahû ehadun.

Yoksa o, kimsenin kendisini görmediğinimi zannediyor?

أَلَمْ نَجْعَل لَّهُ عَيْنَيْنِ ﴿٨﴾

90/BELED SURESİ-8. AYET (Meâlleri Kıyasla): E lem nec’al lehu ayneyn(ayneyni).

Ona iki göz vermedik mi?

وَلِسَانًا وَشَفَتَيْنِ ﴿٩﴾

90/BELED SURESİ-9. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve lisânen ve şefeteyn(şefeteyni).

Dahası bir dil ve bir çift dudak?

وَهَدَيْنَاهُ النَّجْدَيْنِ ﴿١٠﴾

90/BELED SURESİ-10. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve hedeynâhun necdeyn(necdeyni).

Ve ona (iyilik ve kötülüğün) açık seçik iki yolunu da göstermedik mi?

فَلَا اقْتَحَمَ الْعَقَبَةَ ﴿١١﴾

90/BELED SURESİ-11. AYET (Meâlleri Kıyasla): Fe lâktehamel akabete.

Fakat o, (ucunda cennet olan) sarp yokuşu tırmanmak için hiçbir bedel ödemedi.

وَمَا أَدْرَاكَ مَا الْعَقَبَةُ ﴿١٢﴾

90/BELED SURESİ-12. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve mâ edrâke mâl akabetu.

Bilir misin nedir o sarp yokuş?

فَكُّ رَقَبَةٍ ﴿١٣﴾

90/BELED SURESİ-13. AYET (Meâlleri Kıyasla): Fekku rakabetin.

Bir kişiyi daha zincirlerinden kurtarmaktır;

أَوْ إِطْعَامٌ فِي يَوْمٍ ذِي مَسْغَبَةٍ ﴿١٤﴾

90/BELED SURESİ-14. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ev ıt’âmun fî yevmin zî mesgabetin.

veya açlık gününde (muhtaçları) doyurmaktır;

يَتِيمًا ذَا مَقْرَبَةٍ ﴿١٥﴾

90/BELED SURESİ-15. AYET (Meâlleri Kıyasla): Yetîmen zâ mekrabetin.

(mesela) yakını olan bir yetimi,

أَوْ مِسْكِينًا ذَا مَتْرَبَةٍ ﴿١٦﴾

90/BELED SURESİ-16. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ev miskînen zâ metrabetin.

ya da evsiz barksız, yurtsuz yuvasız bir düşkünü...

ثُمَّ كَانَ مِنَ الَّذِينَ آمَنُوا وَتَوَاصَوْا بِالصَّبْرِ وَتَوَاصَوْا بِالْمَرْحَمَةِ ﴿١٧﴾

90/BELED SURESİ-17. AYET (Meâlleri Kıyasla): Summe kâne minellezîne âmenû ve tevâsav bis sabri ve tevâsav bil merhameti.

Daha sonra, iman edenlerden olmak ve birbirine hakkı ve merhameti tavsiye etmektir.

أُوْلَئِكَ أَصْحَابُ الْمَيْمَنَةِ ﴿١٨﴾

90/BELED SURESİ-18. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ulâike ashâbul meymeneti.

İşte böyleleridir vicdan sahipleri;

وَالَّذِينَ كَفَرُوا بِآيَاتِنَا هُمْ أَصْحَابُ الْمَشْأَمَةِ ﴿١٩﴾

90/BELED SURESİ-19. AYET (Meâlleri Kıyasla): Vellezîne keferû bi âyâtinâ hum ashâbul meş’emeti.

inkarda ısrar edenler ise vicdansız olanlardır;

عَلَيْهِمْ نَارٌ مُّؤْصَدَةٌ ﴿٢٠﴾

90/BELED SURESİ-20. AYET (Meâlleri Kıyasla): Aleyhim nârun mu’sadetun.

tarifsiz bir ateş onların üzerine güdümlenmiştir.