ŞEMS SURESİ Mustafa İslamoğlu Meali
Mekke döneminde inmiştir. 15 âyettir. Sûre, adını birinci âyetteki “eş-Şems” kelimesinden almıştır. Şems, güneş demektir.
وَالشَّمْسِ وَضُحَاهَا ﴿١﴾
91/ŞEMS SURESİ-1. AYET (Meâlleri Kıyasla): Veş şemsi ve duhâhâ.
Güneş ve onun gözalıcı ışığı şahit olsun;
وَالْقَمَرِ إِذَا تَلَاهَا ﴿٢﴾
91/ŞEMS SURESİ-2. AYET (Meâlleri Kıyasla): Vel kameri izâ telâhâ.
güneşi izleyen ay şahit olsun!
وَالنَّهَارِ إِذَا جَلَّاهَا ﴿٣﴾
91/ŞEMS SURESİ-3. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ven nehâri izâ cellâhâ.
Onun ışığını ortaya çıkarıp gösteren gündüz şahit olsun;
وَاللَّيْلِ إِذَا يَغْشَاهَا ﴿٤﴾
91/ŞEMS SURESİ-4. AYET (Meâlleri Kıyasla): Vel leyli izâ yagşâhâ.
yine o ışığı gizleyecek gece şahit olsun!
وَالسَّمَاء وَمَا بَنَاهَا ﴿٥﴾
91/ŞEMS SURESİ-5. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ves semâi ve mâ benâhâ.
Gökyüzü ve onu ayakta tutan (nizam) şahit olsun;
وَالْأَرْضِ وَمَا طَحَاهَا ﴿٦﴾
91/ŞEMS SURESİ-6. AYET (Meâlleri Kıyasla): Vel ardı ve mâ tahâhâ.
yeryüzü ve onu çepeçevre kuşatan canlı örtü şahit olsun!
وَنَفْسٍ وَمَا سَوَّاهَا ﴿٧﴾
91/ŞEMS SURESİ-7. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve nefsin ve mâ sevvâhâ.
İnsan benliği ve onun yaratılış amacına uygun biçimlenişi şahit olsun;
فَأَلْهَمَهَا فُجُورَهَا وَتَقْوَاهَا ﴿٨﴾
91/ŞEMS SURESİ-8. AYET (Meâlleri Kıyasla): Fe elhemehâ fucûrahâ ve takvâhâ.
ve nihayet insan benliğine iyiyi ve kötüyü tanıyıp sorumsuz ve sorumlu davranma yeteneğini yerleştiren (şahit olsun) ki:
قَدْ أَفْلَحَ مَن زَكَّاهَا ﴿٩﴾
91/ŞEMS SURESİ-9. AYET (Meâlleri Kıyasla): Kad efleha men zekkâhâ.
Kim kendini geliştirip arındırırsa, o kesinlikle ebedi mutluluğa ulaşacaktır;
وَقَدْ خَابَ مَن دَسَّاهَا ﴿١٠﴾
91/ŞEMS SURESİ-10. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve kad hâbe men dessâhâ.
kim de kendini geliştirmeyip (içindeki iyilik tohumunu) çürütürse, o kesinlikle kaybedecektir.
كَذَّبَتْ ثَمُودُ بِطَغْوَاهَا ﴿١١﴾
91/ŞEMS SURESİ-11. AYET (Meâlleri Kıyasla): Kezzebet semûdu bi tagvâhâ.
Haddini aştığı için Semud (bu) hakikati yalanladı;
إِذِ انبَعَثَ أَشْقَاهَا ﴿١٢﴾
91/ŞEMS SURESİ-12. AYET (Meâlleri Kıyasla): İzinbease eşkâhâ.
hani kavmin en azgını kışkırtmayla zıvanadan çıktığında,
فَقَالَ لَهُمْ رَسُولُ اللَّهِ نَاقَةَ اللَّهِ وَسُقْيَاهَا ﴿١٣﴾
91/ŞEMS SURESİ-13. AYET (Meâlleri Kıyasla): Fe kâle lehum resûlullâhi nâkatallâhi ve sukyâhâ.
Allah'ın elçisi (Salih) şöyle demişti: "(Bu) Allah'ın devesidir; şu halde bırakın da (Allah'ın) suyunu içsin!"
فَكَذَّبُوهُ فَعَقَرُوهَا فَدَمْدَمَ عَلَيْهِمْ رَبُّهُم بِذَنبِهِمْ فَسَوَّاهَا ﴿١٤﴾
91/ŞEMS SURESİ-14. AYET (Meâlleri Kıyasla): Fe kezzebûhu fe akarûhâ fe demdeme aleyhim rabbuhum bi zenbihim fe sevvâhâ.
Derken elçiyi dinlemediler onu işkenceyle boğazladılar. Sonunda Rableri, bu günahları yüzünden burunlarını sürte sürte onları yerle bir etti;
وَلَا يَخَافُ عُقْبَاهَا ﴿١٥﴾
91/ŞEMS SURESİ-15. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve lâ yehâfu ukbâhâ.
oysa ki o (kavim) kendi akıbetinden zerrece endişe etmezdi.