GÂŞİYE SURESİ Mustafa İslamoğlu Meali
Mekke döneminde inmiştir. 26 âyettir. Sûre, adını birinci âyetteki “el-Gâşiye” kelimesinden almıştır. Ğâşiye, kaplayıp bürüyen demektir.
هَلْ أَتَاكَ حَدِيثُ الْغَاشِيَةِ ﴿١﴾
88/GÂŞİYE SURESİ-1. AYET (Meâlleri Kıyasla): Hel etâke hadîsul gâşiyeti.
Kasvet gibi sarıp sarmalayan olayın haberi sana ulaştı mı?
وُجُوهٌ يَوْمَئِذٍ خَاشِعَةٌ ﴿٢﴾
88/GÂŞİYE SURESİ-2. AYET (Meâlleri Kıyasla): Vucûhun yevme izin hâşiatun.
Bazıları vardır o gün; zillet içinde yıkılmıştır;
عَامِلَةٌ نَّاصِبَةٌ ﴿٣﴾
88/GÂŞİYE SURESİ-3. AYET (Meâlleri Kıyasla): Âmiletun nâsıbetun.
işi bitmiş, eli kolu dökülmüştür;
تَصْلَى نَارًا حَامِيَةً ﴿٤﴾
88/GÂŞİYE SURESİ-4. AYET (Meâlleri Kıyasla): Teslâ nâran hâmiyeten.
tarifi imkansız kızgın bir ateşi boylarlar,
تُسْقَى مِنْ عَيْنٍ آنِيَةٍ ﴿٥﴾
88/GÂŞİYE SURESİ-5. AYET (Meâlleri Kıyasla): Tuskâ min aynin âniyetin.
zehir gibi bir (umutsuzluğun) pınarından sulanırlar;
لَّيْسَ لَهُمْ طَعَامٌ إِلَّا مِن ضَرِيعٍ ﴿٦﴾
88/GÂŞİYE SURESİ-6. AYET (Meâlleri Kıyasla): Leyse lehum taâmun illâ min darîın.
onlara hiçbir yiyecek yoktur, ancak onursuzların yiyeceği vardır;
لَا يُسْمِنُ وَلَا يُغْنِي مِن جُوعٍ ﴿٧﴾
88/GÂŞİYE SURESİ-7. AYET (Meâlleri Kıyasla): Lâ yusminu ve lâ yugnî min cûın.
ama ne besleyicidir ne doyurucudur.
وُجُوهٌ يَوْمَئِذٍ نَّاعِمَةٌ ﴿٨﴾
88/GÂŞİYE SURESİ-8. AYET (Meâlleri Kıyasla): Vucûhun yevme izin nâımetun.
Bazıları da vardır o gün; nimete gark olmuştur;
لِسَعْيِهَا رَاضِيَةٌ ﴿٩﴾
88/GÂŞİYE SURESİ-9. AYET (Meâlleri Kıyasla): Li sa’yihâ râdiyetun.
sonuçta gayretinin meyvesinden hoşnut ve razı olmuştur;
فِي جَنَّةٍ عَالِيَةٍ ﴿١٠﴾
88/GÂŞİYE SURESİ-10. AYET (Meâlleri Kıyasla): Fî cennetin âliyetun.
kendini tarifsiz bir Cennet'e, yüce bir makamda bulmuştur.
لَّا تَسْمَعُ فِيهَا لَاغِيَةً ﴿١١﴾
88/GÂŞİYE SURESİ-11. AYET (Meâlleri Kıyasla): Lâ tesmeu fîhâ lâgıyeten.
Orada boş bir lakırdı işitmeyecek,
فِيهَا عَيْنٌ جَارِيَةٌ ﴿١٢﴾
88/GÂŞİYE SURESİ-12. AYET (Meâlleri Kıyasla): Fîhâ aynun câriyetun.
orada tarifsiz bir (mutluluk) pınarı hep çağıldayacak,
فِيهَا سُرُرٌ مَّرْفُوعَةٌ ﴿١٣﴾
88/GÂŞİYE SURESİ-13. AYET (Meâlleri Kıyasla): Fîhâ sururun merfûatun.
orada sevinç ve huzur kaynağı yüce makamlar bulunacak;
وَأَكْوَابٌ مَّوْضُوعَةٌ ﴿١٤﴾
88/GÂŞİYE SURESİ-14. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve ekvabun mevdûatun.
her an içime hazır dolu dolu tarifsiz kupalar,
وَنَمَارِقُ مَصْفُوفَةٌ ﴿١٥﴾
88/GÂŞİYE SURESİ-15. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve nemârıku masfûfetun.
yan yana dizilmiş minderler
وَزَرَابِيُّ مَبْثُوثَةٌ ﴿١٦﴾
88/GÂŞİYE SURESİ-16. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve zerâbiyyu mebsûsetun.
ve serilmiş halılar…
أَفَلَا يَنظُرُونَ إِلَى الْإِبِلِ كَيْفَ خُلِقَتْ ﴿١٧﴾
88/GÂŞİYE SURESİ-17. AYET (Meâlleri Kıyasla): E fe lâ yanzurûne ilâl ibili keyfe hulikat.
Peki, (yeniden dirilişi inkar edenler) yağmur yüklü bulutlara bakmazlar mı nasıl yaratılmış?
وَإِلَى السَّمَاء كَيْفَ رُفِعَتْ ﴿١٨﴾
88/GÂŞİYE SURESİ-18. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve ilâs semâi keyfe rufiat.
Ve gök kubbeye (bakmazlar mı), nasıl yükseltilmiş?
وَإِلَى الْجِبَالِ كَيْفَ نُصِبَتْ ﴿١٩﴾
88/GÂŞİYE SURESİ-19. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve ilâl cibâli keyfe nusıbet.
Ve dağlara (bakmazlar mı), nasıl dikilmiş?
وَإِلَى الْأَرْضِ كَيْفَ سُطِحَتْ ﴿٢٠﴾
88/GÂŞİYE SURESİ-20. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve ilâl ardı keyfe sutıhat.
Ve yeryüzüne (bakmazlar mı), nasıl yayılmış?
فَذَكِّرْ إِنَّمَا أَنتَ مُذَكِّرٌ ﴿٢١﴾
88/GÂŞİYE SURESİ-21. AYET (Meâlleri Kıyasla): Fe zekkir innemâ ente muzekkirun.
İmdi sen (ey peygamber) hatırlat! Çünkü sen sadece bir hatırlatıcısın;
لَّسْتَ عَلَيْهِم بِمُصَيْطِرٍ ﴿٢٢﴾
88/GÂŞİYE SURESİ-22. AYET (Meâlleri Kıyasla): Leste aleyhim bi musaytır(musaytırın).
onlara inanç dayatan bir zorba değilsin!
إِلَّا مَن تَوَلَّى وَكَفَرَ ﴿٢٣﴾
88/GÂŞİYE SURESİ-23. AYET (Meâlleri Kıyasla): İllâ men tevellâ ve kefer(kefere).
İlla ki yüz çeviren ve inkar eden olacaktır.
فَيُعَذِّبُهُ اللَّهُ الْعَذَابَ الْأَكْبَرَ ﴿٢٤﴾
88/GÂŞİYE SURESİ-24. AYET (Meâlleri Kıyasla): Fe yuazzibuhullâhul azâbel ekber(ekbere).
Allah, en büyük mahrumiyeti işte böylesine yaşatacaktır.
إِنَّ إِلَيْنَا إِيَابَهُمْ ﴿٢٥﴾
88/GÂŞİYE SURESİ-25. AYET (Meâlleri Kıyasla): İnne ileynâ iyâbehum.
Bakın: Bizedir onların nihai dönüşü.
ثُمَّ إِنَّ عَلَيْنَا حِسَابَهُمْ ﴿٢٦﴾
88/GÂŞİYE SURESİ-26. AYET (Meâlleri Kıyasla): Summe inne aleynâ hisâbehum.
Yine bakın: bize düşer onları hesaba çekmek.