GÂŞİYE SURESİ Sadık Türkmen Meali
Mekke döneminde inmiştir. 26 âyettir. Sûre, adını birinci âyetteki “el-Gâşiye” kelimesinden almıştır. Ğâşiye, kaplayıp bürüyen demektir.
هَلْ أَتَاكَ حَدِيثُ الْغَاشِيَةِ ﴿١﴾
88/GÂŞİYE SURESİ-1. AYET (Meâlleri Kıyasla): Hel etâke hadîsul gâşiyeti.
Her yanı sarıp kaplayacak olanın haberi sana geldi mi?
وُجُوهٌ يَوْمَئِذٍ خَاشِعَةٌ ﴿٢﴾
88/GÂŞİYE SURESİ-2. AYET (Meâlleri Kıyasla): Vucûhun yevme izin hâşiatun.
Yüzler vardır; o gün eğilmiş,
عَامِلَةٌ نَّاصِبَةٌ ﴿٣﴾
88/GÂŞİYE SURESİ-3. AYET (Meâlleri Kıyasla): Âmiletun nâsıbetun.
Çalışmış, boşuna yorulmuş!
تَصْلَى نَارًا حَامِيَةً ﴿٤﴾
88/GÂŞİYE SURESİ-4. AYET (Meâlleri Kıyasla): Teslâ nâran hâmiyeten.
Kızgın bir ateşe yaslanır.
تُسْقَى مِنْ عَيْنٍ آنِيَةٍ ﴿٥﴾
88/GÂŞİYE SURESİ-5. AYET (Meâlleri Kıyasla): Tuskâ min aynin âniyetin.
Kaynayan/son derece ısınmış/kızgın bir kaynaktan içirilir.
لَّيْسَ لَهُمْ طَعَامٌ إِلَّا مِن ضَرِيعٍ ﴿٦﴾
88/GÂŞİYE SURESİ-6. AYET (Meâlleri Kıyasla): Leyse lehum taâmun illâ min darîın.
Onlara kötü kokulu bir dikenden başka yiyecek yoktur.
لَا يُسْمِنُ وَلَا يُغْنِي مِن جُوعٍ ﴿٧﴾
88/GÂŞİYE SURESİ-7. AYET (Meâlleri Kıyasla): Lâ yusminu ve lâ yugnî min cûın.
O ise ne besler, ne de açlığı giderir.
وُجُوهٌ يَوْمَئِذٍ نَّاعِمَةٌ ﴿٨﴾
88/GÂŞİYE SURESİ-8. AYET (Meâlleri Kıyasla): Vucûhun yevme izin nâımetun.
Yüzler vardir; o gün nimet içinde mutludur,
لِسَعْيِهَا رَاضِيَةٌ ﴿٩﴾
88/GÂŞİYE SURESİ-9. AYET (Meâlleri Kıyasla): Li sa’yihâ râdiyetun.
Çalışmasından hoşnutturlar.
فِي جَنَّةٍ عَالِيَةٍ ﴿١٠﴾
88/GÂŞİYE SURESİ-10. AYET (Meâlleri Kıyasla): Fî cennetin âliyetun.
Yüksek bir cennetin içinde!
لَّا تَسْمَعُ فِيهَا لَاغِيَةً ﴿١١﴾
88/GÂŞİYE SURESİ-11. AYET (Meâlleri Kıyasla): Lâ tesmeu fîhâ lâgıyeten.
Orada boş bir lâf işitmezler.
فِيهَا عَيْنٌ جَارِيَةٌ ﴿١٢﴾
88/GÂŞİYE SURESİ-12. AYET (Meâlleri Kıyasla): Fîhâ aynun câriyetun.
Orada kesintisiz bir kaynak vardır.
فِيهَا سُرُرٌ مَّرْفُوعَةٌ ﴿١٣﴾
88/GÂŞİYE SURESİ-13. AYET (Meâlleri Kıyasla): Fîhâ sururun merfûatun.
Orada yüksek yüksek/yükseltilmiş tahtlar vardır.
وَأَكْوَابٌ مَّوْضُوعَةٌ ﴿١٤﴾
88/GÂŞİYE SURESİ-14. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve ekvabun mevdûatun.
Ve hazırlanmış/konulmuş kadehler,
وَنَمَارِقُ مَصْفُوفَةٌ ﴿١٥﴾
88/GÂŞİYE SURESİ-15. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve nemârıku masfûfetun.
Dizilmiş yastıklar
وَزَرَابِيُّ مَبْثُوثَةٌ ﴿١٦﴾
88/GÂŞİYE SURESİ-16. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve zerâbiyyu mebsûsetun.
Ve serilmiş saçaklı halılar (vardır!)
أَفَلَا يَنظُرُونَ إِلَى الْإِبِلِ كَيْفَ خُلِقَتْ ﴿١٧﴾
88/GÂŞİYE SURESİ-17. AYET (Meâlleri Kıyasla): E fe lâ yanzurûne ilâl ibili keyfe hulikat.
Peki (o yeniden dirilmeyi inkâr edenler); yağmur yüklü bulutlara/deveye bakmıyorlar mı, nasıl yaratılmış?
وَإِلَى السَّمَاء كَيْفَ رُفِعَتْ ﴿١٨﴾
88/GÂŞİYE SURESİ-18. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve ilâs semâi keyfe rufiat.
Gökyüzüne, nasıl yükseltilmiş?
وَإِلَى الْجِبَالِ كَيْفَ نُصِبَتْ ﴿١٩﴾
88/GÂŞİYE SURESİ-19. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve ilâl cibâli keyfe nusıbet.
Dağlara, nasıl dikilmiş?
وَإِلَى الْأَرْضِ كَيْفَ سُطِحَتْ ﴿٢٠﴾
88/GÂŞİYE SURESİ-20. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve ilâl ardı keyfe sutıhat.
Yeryüzüne, nasıl yayılıp döşenmiş?
فَذَكِّرْ إِنَّمَا أَنتَ مُذَكِّرٌ ﴿٢١﴾
88/GÂŞİYE SURESİ-21. AYET (Meâlleri Kıyasla): Fe zekkir innemâ ente muzekkirun.
HAYDİ HATIRLAT/öğüt ver! Sen sadece bir öğüt verensin.
لَّسْتَ عَلَيْهِم بِمُصَيْطِرٍ ﴿٢٢﴾
88/GÂŞİYE SURESİ-22. AYET (Meâlleri Kıyasla): Leste aleyhim bi musaytır(musaytırın).
Onların üzerinde bir zorlayıcı değilsin!
إِلَّا مَن تَوَلَّى وَكَفَرَ ﴿٢٣﴾
88/GÂŞİYE SURESİ-23. AYET (Meâlleri Kıyasla): İllâ men tevellâ ve kefer(kefere).
Ancak kim yüz çevirir ve inkâr ederse,
فَيُعَذِّبُهُ اللَّهُ الْعَذَابَ الْأَكْبَرَ ﴿٢٤﴾
88/GÂŞİYE SURESİ-24. AYET (Meâlleri Kıyasla): Fe yuazzibuhullâhul azâbel ekber(ekbere).
Allah onu en büyük azap ile azaplandırır.
إِنَّ إِلَيْنَا إِيَابَهُمْ ﴿٢٥﴾
88/GÂŞİYE SURESİ-25. AYET (Meâlleri Kıyasla): İnne ileynâ iyâbehum.
Mutlaka onların dönüşü Bizim huzurumuzadır.
ثُمَّ إِنَّ عَلَيْنَا حِسَابَهُمْ ﴿٢٦﴾
88/GÂŞİYE SURESİ-26. AYET (Meâlleri Kıyasla): Summe inne aleynâ hisâbehum.
Sonra onların hesaplarını görmek de elbette Bize aittir.