HÂKKA SURESİ Ahmet Varol Meali
Mekke döneminde inmiştir. 52 âyettir. Sûre, adını birinci âyeti oluşturan “el-Hâkka” kelimesinden almıştır. Hâkka, mutlaka gerçekleşecek olan kıyamet demektir.
مَا الْحَاقَّةُ ﴿٢﴾
69/HÂKKA SURESİ-2. AYET (Meâlleri Kıyasla): Mâl hâkkatu.
Nedir o gerçekleşecek olan?
وَمَا أَدْرَاكَ مَا الْحَاقَّةُ ﴿٣﴾
69/HÂKKA SURESİ-3. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve mâ edrâke mâl hâkkatu.
O gerçekleşecek olanın ne olduğunu sen bilir misin? [1]
كَذَّبَتْ ثَمُودُ وَعَادٌ بِالْقَارِعَةِ ﴿٤﴾
69/HÂKKA SURESİ-4. AYET (Meâlleri Kıyasla): Kezzebet semûdu ve âdun bil kâriati.
Semud ve Ad (kavimleri) o başa çarpacak (kıyamet)i yalanladılar.
فَأَمَّا ثَمُودُ فَأُهْلِكُوا بِالطَّاغِيَةِ ﴿٥﴾
69/HÂKKA SURESİ-5. AYET (Meâlleri Kıyasla): Fe emmâ semûdu fe uhlikû bit tâgıyeti.
Bu yüzden Semud (kavmi) azgın bir (ses veya sarsıntı) ile helak edildi
وَأَمَّا عَادٌ فَأُهْلِكُوا بِرِيحٍ صَرْصَرٍ عَاتِيَةٍ ﴿٦﴾
69/HÂKKA SURESİ-6. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve emmâ âdun fe uhlikû bi rîhın sarsarin âtîyetin.
Ad (kavmin)e gelince; onlar da uğultulu, azgın bir fırtına ile helak edildiler.
سَخَّرَهَا عَلَيْهِمْ سَبْعَ لَيَالٍ وَثَمَانِيَةَ أَيَّامٍ حُسُومًا فَتَرَى الْقَوْمَ فِيهَا صَرْعَى كَأَنَّهُمْ أَعْجَازُ نَخْلٍ خَاوِيَةٍ ﴿٧﴾
69/HÂKKA SURESİ-7. AYET (Meâlleri Kıyasla): Sahharahâ aleyhim seb’a leyâlin ve semâniyete eyyâmin husûmen fe terâl kavme fîhâ sar’â ke ennehum a’câzu nahlin hâviyetin.
(Allah) onu yedi gece sekiz gün ardarda onların üzerlerine musallat etti. O kavmi orada, içi boş hurma kütükleri gibi yere yıkılmış bir halde görürsün.
فَهَلْ تَرَى لَهُم مِّن بَاقِيَةٍ ﴿٨﴾
69/HÂKKA SURESİ-8. AYET (Meâlleri Kıyasla): Fe hel terâ lehum min bâkıyetin.
Şimdi onlardan geriye kalan bir şey görüyor musun?
وَجَاء فِرْعَوْنُ وَمَن قَبْلَهُ وَالْمُؤْتَفِكَاتُ بِالْخَاطِئَةِ ﴿٩﴾
69/HÂKKA SURESİ-9. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve câe fir’avnu ve men kablehu vel mu’tefikâtu bil hâtıeti.
Firavun, ondan öncekiler ve yerle bir edilmiş şehirler(in halkları) hep suç işlediler.
فَعَصَوْا رَسُولَ رَبِّهِمْ فَأَخَذَهُمْ أَخْذَةً رَّابِيَةً ﴿١٠﴾
69/HÂKKA SURESİ-10. AYET (Meâlleri Kıyasla): Fe asav resûle rabbihim fe ehazehum ahzeten râbiyeten.
Öyle ki, Rablerinin peygamberine karşı geldiler. O da onları şiddeti gittikçe artan bir yakalayışla yakaladı.
إِنَّا لَمَّا طَغَى الْمَاء حَمَلْنَاكُمْ فِي الْجَارِيَةِ ﴿١١﴾
69/HÂKKA SURESİ-11. AYET (Meâlleri Kıyasla): İnnâ lemmâ tagâl mâu hamelnâkum fîl câriyeti.
Su kabardığında biz sizi akıp giden gemide taşıdık.
لِنَجْعَلَهَا لَكُمْ تَذْكِرَةً وَتَعِيَهَا أُذُنٌ وَاعِيَةٌ ﴿١٢﴾
69/HÂKKA SURESİ-12. AYET (Meâlleri Kıyasla): Li nec’alehâ lekum tezkiraten ve teıyehâ uzunun vâıyetun.
Bunu sizin için bir ibret yapalım ve kavrayan kulaklar bunu kavrasın diye.
فَإِذَا نُفِخَ فِي الصُّورِ نَفْخَةٌ وَاحِدَةٌ ﴿١٣﴾
69/HÂKKA SURESİ-13. AYET (Meâlleri Kıyasla): Fe izâ nufiha fîs sûri nefhatun vâhıdetun,
Sur'a bir üfürülüş üfürüldüğü,
وَحُمِلَتِ الْأَرْضُ وَالْجِبَالُ فَدُكَّتَا دَكَّةً وَاحِدَةً ﴿١٤﴾
69/HÂKKA SURESİ-14. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve humiletil ardu vel cibâlu fe dukketâ dekketen vâhıdeten,
Yer ve dağlar kaldırılıp bir çarpışla birbirine çarpıldığı zaman,
فَيَوْمَئِذٍ وَقَعَتِ الْوَاقِعَةُ ﴿١٥﴾
69/HÂKKA SURESİ-15. AYET (Meâlleri Kıyasla): Fe yevme izin vakaatil vâkıatu.
İşte o gün vakıa (kıyamet) gerçekleşmiş olur.
وَانشَقَّتِ السَّمَاء فَهِيَ يَوْمَئِذٍ وَاهِيَةٌ ﴿١٦﴾
69/HÂKKA SURESİ-16. AYET (Meâlleri Kıyasla): Venşakkatis semâu fe hiye yevme izin vâhiyetun.
Gök yarılmıştır. O artık o gün sarkmıştır.
وَالْمَلَكُ عَلَى أَرْجَائِهَا وَيَحْمِلُ عَرْشَ رَبِّكَ فَوْقَهُمْ يَوْمَئِذٍ ثَمَانِيَةٌ ﴿١٧﴾
69/HÂKKA SURESİ-17. AYET (Meâlleri Kıyasla): Vel meleku alâ ercâihâ, ve yahmilu arşe rabbike fevkahum yevme izin semâniyetun.
Melekler de (onun) kenarlarındadırlar. O gün Rabbinin Arşı'nı onların üzerinde sekiz (melek) taşır.
يَوْمَئِذٍ تُعْرَضُونَ لَا تَخْفَى مِنكُمْ خَافِيَةٌ ﴿١٨﴾
69/HÂKKA SURESİ-18. AYET (Meâlleri Kıyasla): Yevme izin tu’radûne lâ tahfâ minkum hâfiyetun.
O gün (hesab için) arzolunursunuz. Sizden hiçbir sır gizli kalmaz.
فَأَمَّا مَنْ أُوتِيَ كِتَابَهُ بِيَمِينِهِ فَيَقُولُ هَاؤُمُ اقْرَؤُوا كِتَابِيهْ ﴿١٩﴾
69/HÂKKA SURESİ-19. AYET (Meâlleri Kıyasla): Fe emmâ men ûtiye kitâbehu bi yemînihî fe yekûlu hâumukraû kitâbiyeh.
Artık kimin kitabı sağından verilirse der ki: 'Alın, kitabımı okuyun.
إِنِّي ظَنَنتُ أَنِّي مُلَاقٍ حِسَابِيهْ ﴿٢٠﴾
69/HÂKKA SURESİ-20. AYET (Meâlleri Kıyasla): İnnî zanentu ennî mulâkın hısâbiyeh.
Çünkü ben hesabımla karşılaşacağımı sanmıştım (anlamıştım).'
فَهُوَ فِي عِيشَةٍ رَّاضِيَةٍ ﴿٢١﴾
69/HÂKKA SURESİ-21. AYET (Meâlleri Kıyasla): Fe huve fî îşetin râdıyetin.
Artık o hoşnut(luk verici) bir hayat içindedir.
فِي جَنَّةٍ عَالِيَةٍ ﴿٢٢﴾
69/HÂKKA SURESİ-22. AYET (Meâlleri Kıyasla): Fî cennetin âliyetin.
Yüksek bir cennette.
قُطُوفُهَا دَانِيَةٌ ﴿٢٣﴾
69/HÂKKA SURESİ-23. AYET (Meâlleri Kıyasla): Kutûfuhâ dâniyetun.
Devşirilecek meyvaları pek yakındır.
كُلُوا وَاشْرَبُوا هَنِيئًا بِمَا أَسْلَفْتُمْ فِي الْأَيَّامِ الْخَالِيَةِ ﴿٢٤﴾
69/HÂKKA SURESİ-24. AYET (Meâlleri Kıyasla): Kulû veşrabû henîen bimâ esleftum fîl eyyâmil hâliyeti.
Geçmiş günlerde yaptıklarınıza karşılık afiyetle yiyin ve için.
وَأَمَّا مَنْ أُوتِيَ كِتَابَهُ بِشِمَالِهِ فَيَقُولُ يَا لَيْتَنِي لَمْ أُوتَ كِتَابِيهْ ﴿٢٥﴾
69/HÂKKA SURESİ-25. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve emmâ men ûtiye kitâbehu bi şimâlihî fe yekûlu yâ leytenî lem ûte kitâbiyeh.
Kimin de kitabı solundan verilirse o da der ki: 'Keşke bana kitabım verilmeseydi.
وَلَمْ أَدْرِ مَا حِسَابِيهْ ﴿٢٦﴾
69/HÂKKA SURESİ-26. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve lem edri mâ hısâbiyeh.
Hesabımın da ne olduğunu bilmeseydim.
يَا لَيْتَهَا كَانَتِ الْقَاضِيَةَ ﴿٢٧﴾
69/HÂKKA SURESİ-27. AYET (Meâlleri Kıyasla): Yâ leytehâ kânetil kâdiyete.
Keşke o (ölüm) her şeye son verseydi.
مَا أَغْنَى عَنِّي مَالِيهْ ﴿٢٨﴾
69/HÂKKA SURESİ-28. AYET (Meâlleri Kıyasla): Mâ agnâ annî mâliyeh.
Malım bana bir yarar sağlamadı.
هَلَكَ عَنِّي سُلْطَانِيهْ ﴿٢٩﴾
69/HÂKKA SURESİ-29. AYET (Meâlleri Kıyasla): Heleke annî sultâniyeh.
Gücüm de yok olup gitti.'
خُذُوهُ فَغُلُّوهُ ﴿٣٠﴾
69/HÂKKA SURESİ-30. AYET (Meâlleri Kıyasla): Huzûhu fe gullûhu.
'Onu tutun ve hemen bağlayıverin.
ثُمَّ الْجَحِيمَ صَلُّوهُ ﴿٣١﴾
69/HÂKKA SURESİ-31. AYET (Meâlleri Kıyasla): Summel cahîme sallûhu.
Sonra onu çılgınca yanan ateşe atın.
ثُمَّ فِي سِلْسِلَةٍ ذَرْعُهَا سَبْعُونَ ذِرَاعًا فَاسْلُكُوهُ ﴿٣٢﴾
69/HÂKKA SURESİ-32. AYET (Meâlleri Kıyasla): Summe fî silsiletin zer’uhâ seb’ûne zirâan feslukûhu.
Sonra uzunluğu yetmiş arşın olan bir zincirin içinde oraya sokun.
إِنَّهُ كَانَ لَا يُؤْمِنُ بِاللَّهِ الْعَظِيمِ ﴿٣٣﴾
69/HÂKKA SURESİ-33. AYET (Meâlleri Kıyasla): İnnehu kâne lâ yu’minu billâhil azîm(azîmi).
Çünkü o, büyük olan Allah'a iman etmiyordu.
وَلَا يَحُضُّ عَلَى طَعَامِ الْمِسْكِينِ ﴿٣٤﴾
69/HÂKKA SURESİ-34. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve lâ yahuddu alâ taâmil miskîn(miskîni).
Yoksula yemek vermeye teşvik etmezdi.
فَلَيْسَ لَهُ الْيَوْمَ هَاهُنَا حَمِيمٌ ﴿٣٥﴾
69/HÂKKA SURESİ-35. AYET (Meâlleri Kıyasla): Fe leyse lehul yevme hâhunâ hamîm(hamîmun).
Bugün burada onun için yakın bir dost yoktur.
وَلَا طَعَامٌ إِلَّا مِنْ غِسْلِينٍ ﴿٣٦﴾
69/HÂKKA SURESİ-36. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve lâ taâmun illâ min gıslîn(gıslînin).
Kanlı irinden başka bir yiyecek de yoktur.
لَا يَأْكُلُهُ إِلَّا الْخَاطِؤُونَ ﴿٣٧﴾
69/HÂKKA SURESİ-37. AYET (Meâlleri Kıyasla): Lâ ye’kuluhu illâl hâtiûn(hâtiûne).
Onu günahkarlardan başkası yemez.
فَلَا أُقْسِمُ بِمَا تُبْصِرُونَ ﴿٣٨﴾
69/HÂKKA SURESİ-38. AYET (Meâlleri Kıyasla): Fe lâ, uksımu bima tubsırûn(tubsırûne).
Hayır. Yemin ederim gördüğünüze,
وَمَا لَا تُبْصِرُونَ ﴿٣٩﴾
69/HÂKKA SURESİ-39. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve mâ lâ tubsırûn(tubsırûne).
Ve görmediğinize ki,
إِنَّهُ لَقَوْلُ رَسُولٍ كَرِيمٍ ﴿٤٠﴾
69/HÂKKA SURESİ-40. AYET (Meâlleri Kıyasla): İnnehu le kavlu resûlun kerîmin.
Muhakkak ki o (Kur'an), şerefli bir elçinin sözüdür.
وَمَا هُوَ بِقَوْلِ شَاعِرٍ قَلِيلًا مَا تُؤْمِنُونَ ﴿٤١﴾
69/HÂKKA SURESİ-41. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve mâ huve bi kavli şâirin, kalîlin mâ tu’minûn(tu’minûne).
O, bir şairin sözü değildir. Ne kadar az inanıyorsunuz!
وَلَا بِقَوْلِ كَاهِنٍ قَلِيلًا مَا تَذَكَّرُونَ ﴿٤٢﴾
69/HÂKKA SURESİ-42. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve lâ bi kavli kâhinin, kalîlen mâ tezekkerûn(tezekkerûne).
Bir kahinin sözü de değildir. Ne kadar az düşünüyorsunuz!
تَنزِيلٌ مِّن رَّبِّ الْعَالَمِينَ ﴿٤٣﴾
69/HÂKKA SURESİ-43. AYET (Meâlleri Kıyasla): Tenzîlun min rabbil âlemîn(âlemîne).
(O) alemlerin Rabbinden indirilmedir.
وَلَوْ تَقَوَّلَ عَلَيْنَا بَعْضَ الْأَقَاوِيلِ ﴿٤٤﴾
69/HÂKKA SURESİ-44. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve lev tekavvele aleynâ ba’dal ekâvîl(ekâvîli),
Eğer o bize karşı kendiliğinden birtakım sözler uydurmuş olsaydı,
لَأَخَذْنَا مِنْهُ بِالْيَمِينِ ﴿٤٥﴾
69/HÂKKA SURESİ-45. AYET (Meâlleri Kıyasla): Le ehaznâ minhu bil yemîn(yemîni).
Muhakkak onu kuvvetle yakalardık,
ثُمَّ لَقَطَعْنَا مِنْهُ الْوَتِينَ ﴿٤٦﴾
69/HÂKKA SURESİ-46. AYET (Meâlleri Kıyasla): Summe le kata’nâ minhul vetîn(vetîne).
Sonra da hiç şüphesiz onun can damarını keserdik.
فَمَا مِنكُم مِّنْ أَحَدٍ عَنْهُ حَاجِزِينَ ﴿٤٧﴾
69/HÂKKA SURESİ-47. AYET (Meâlleri Kıyasla): Fe mâ minkum min ehadin anhu hâcizîn(hâcizîne).
O zaman sizden hiçbir kimse buna engel olamazdı.
وَإِنَّهُ لَتَذْكِرَةٌ لِّلْمُتَّقِينَ ﴿٤٨﴾
69/HÂKKA SURESİ-48. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve innehu le tezkiratun lil muttakîn(muttakîne).
Şüphesiz o (Kur'an) takva sahipleri için bir öğüttür.
وَإِنَّا لَنَعْلَمُ أَنَّ مِنكُم مُّكَذِّبِينَ ﴿٤٩﴾
69/HÂKKA SURESİ-49. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve innâ le na’lemu enne minkum mukezzibîn(mukezzibîne).
Elbette biz sizin içinizde yalanlayanlar olduğunu biliyoruz.
وَإِنَّهُ لَحَسْرَةٌ عَلَى الْكَافِرِينَ ﴿٥٠﴾
69/HÂKKA SURESİ-50. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve innehu le hasratun alâl kâfirîn(kâfirîne).
Muhakkak o (Kur'an), inkar edenler için bir hasrettir.
وَإِنَّهُ لَحَقُّ الْيَقِينِ ﴿٥١﴾
69/HÂKKA SURESİ-51. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve innehu le hakk'ul yakîn(yakîni).
Şüphe yok ki o, kesin gerçektir.
فَسَبِّحْ بِاسْمِ رَبِّكَ الْعَظِيمِ ﴿٥٢﴾
69/HÂKKA SURESİ-52. AYET (Meâlleri Kıyasla): Fe sebbıh bismi rabbikel azîm(azîmi).
Öyleyse yüce Rabbinin adını tesbih et.