Kuran Mealleri
BURÛC SURESİ Mustafa İslamoğlu Meali
Mekke döneminde inmiştir. 22 âyettir. Sûre, adını birinci âyetteki “el-Bürûc” kelimesinden almıştır. Bürûc, burçlar demektir.
وَالسَّمَاء ذَاتِ الْبُرُوجِ ﴿١﴾
85/BURÛC SURESİ-1. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ves semâi zâtil burûc(burûci).
Burçlarla dolu gökyüzü şahit olsun,
وَالْيَوْمِ الْمَوْعُودِ ﴿٢﴾
85/BURÛC SURESİ-2. AYET (Meâlleri Kıyasla): Vel yevmil mev’ûd(mev’ûdi).
vaad edilen gün şahit olsun,
وَشَاهِدٍ وَمَشْهُودٍ ﴿٣﴾
85/BURÛC SURESİ-3. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve şâhidin ve meşhûdin.
her bir tanık ve sanık şahit olsun (da şu gerçeği ünlesin):
قُتِلَ أَصْحَابُ الْأُخْدُودِ ﴿٤﴾
85/BURÛC SURESİ-4. AYET (Meâlleri Kıyasla): Kutile ashâbul uhdûd(uhdûdi).
Kahrolsun hendek ehli!
النَّارِ ذَاتِ الْوَقُودِ ﴿٥﴾
85/BURÛC SURESİ-5. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ennâri zâtil vekûd(vekûdi).
O ateş (hendekleri), ağzına kadar doldurulup tutuşturulmuştur.
إِذْ هُمْ عَلَيْهَا قُعُودٌ ﴿٦﴾
85/BURÛC SURESİ-6. AYET (Meâlleri Kıyasla): İzhum aleyhâ kuûd(kuûdun).
O zaman onlar ateşin üstüne oturmuşlardır;
وَهُمْ عَلَى مَا يَفْعَلُونَ بِالْمُؤْمِنِينَ شُهُودٌ ﴿٧﴾
85/BURÛC SURESİ-7. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve hum alâ mâ yef’alûne bil mu’minîne şuhûd(şuhûdun).
zira mü'minlere yaptıkları kendi başlarına gelmiştir.
وَمَا نَقَمُوا مِنْهُمْ إِلَّا أَن يُؤْمِنُوا بِاللَّهِ الْعَزِيزِ الْحَمِيدِ ﴿٨﴾
85/BURÛC SURESİ-8. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve mâ nekamû minhum illâ en yu’minû billâhil azîzil hamîd(hamîdi).
O (zalimler) başka bir sebeple değil, sadece yücelikte eşsiz ve hamdin tümüne layık olan Allah'a imanda ısrar ettikleri için onlardan intikam almışlardır.
الَّذِي لَهُ مُلْكُ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ وَاللَّهُ عَلَى كُلِّ شَيْءٍ شَهِيدٌ ﴿٩﴾
85/BURÛC SURESİ-9. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ellezî lehu mulkus semâvâti vel ard(ardı), vallâhu alâ kulli şey’in şehîd(şehîdun).
O Allah ki, göklerin ve yerin hakimiyeti sadece O'na aittir; üstelik Allah her şeye şahittir.
إِنَّ الَّذِينَ فَتَنُوا الْمُؤْمِنِينَ وَالْمُؤْمِنَاتِ ثُمَّ لَمْ يَتُوبُوا فَلَهُمْ عَذَابُ جَهَنَّمَ وَلَهُمْ عَذَابُ الْحَرِيقِ ﴿١٠﴾
85/BURÛC SURESİ-10. AYET (Meâlleri Kıyasla): İnnellezîne fetenûl mu’minîne vel mu’minâti summe lem yetûbû fe lehum azâbu cehenneme ve lehum azâbul harîk(harîkı).
Bakın, mü'min erkekler ve mü'min kadınlara işkence yapıp da sonra pişman olmayanlar var ya: elbet onlar derin bir mahrumiyet gayyasını boylayacaklar ve onları harlı ateşin azabı bekleyecektir.
إِنَّ الَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ لَهُمْ جَنَّاتٌ تَجْرِي مِن تَحْتِهَا الْأَنْهَارُ ذَلِكَ الْفَوْزُ الْكَبِيرُ ﴿١١﴾
85/BURÛC SURESİ-11. AYET (Meâlleri Kıyasla): İnnellezîne âmenû ve amilus sâlihâti lehum cennâtun tecrî min tahtihâl enhâr(enhâru), zâlikel fevzul kebîr(kebîru).
Şüphesiz iman eden ve Allah'ın razı olacağı davranışlarda bulunanları da, zemininden ırmaklar çağıldayan cennetler bekleyecektir: işte büyük başarı budur.
إِنَّ بَطْشَ رَبِّكَ لَشَدِيدٌ ﴿١٢﴾
85/BURÛC SURESİ-12. AYET (Meâlleri Kıyasla): İnne batşe rabbike le şedîd(şedîdun).
Şüphesiz Rabbinin kıskıvrak yakalaması pek çetindir;
إِنَّهُ هُوَ يُبْدِئُ وَيُعِيدُ ﴿١٣﴾
85/BURÛC SURESİ-13. AYET (Meâlleri Kıyasla): İnnehu huve yubdiu ve yuîd(yuîdu).
çünkü O, evet O'dur yoktan var eden ve o yaratmayı sürekli tekrar eden de yine O'dur.
وَهُوَ الْغَفُورُ الْوَدُودُ ﴿١٤﴾
85/BURÛC SURESİ-14. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve huvel gafûrul vedûd(vedûdu).
Ve mutlak bağış sahibi, hep seven ve sınırsızca sevilmeye layık olan O'dur;
ذُو الْعَرْشِ الْمَجِيدُ ﴿١٥﴾
85/BURÛC SURESİ-15. AYET (Meâlleri Kıyasla): Zul arşil mecîd(mecîdu).
en şerefli makamın sahibidir;
فَعَّالٌ لِّمَا يُرِيدُ ﴿١٦﴾
85/BURÛC SURESİ-16. AYET (Meâlleri Kıyasla): Fa’âlun limâ yurîd(yurîdu).
dilediği her şeyi yapabilendir.
هَلْ أَتَاكَ حَدِيثُ الْجُنُودِ ﴿١٧﴾
85/BURÛC SURESİ-17. AYET (Meâlleri Kıyasla): Hel etâke hadîsul cunûd(cunûdi).
Malum orduların olayından haberin var mı?
فِرْعَوْنَ وَثَمُودَ ﴿١٨﴾
85/BURÛC SURESİ-18. AYET (Meâlleri Kıyasla): Fir’avne ve semûd(semûde).
Firavun'un ve Semud kavminin (ordularından)?
بَلِ الَّذِينَ كَفَرُوا فِي تَكْذِيبٍ ﴿١٩﴾
85/BURÛC SURESİ-19. AYET (Meâlleri Kıyasla): Belillezîne keferû fî tekzîb(tekzîbin).
Maalesef inkarı önyargı haline getirenler yalanlamakta ısrar etmişlerdir;
وَاللَّهُ مِن وَرَائِهِم مُّحِيطٌ ﴿٢٠﴾
85/BURÛC SURESİ-20. AYET (Meâlleri Kıyasla): Vallâhu min verâihim muhît(muhîtun).
Allah ise onları hiç hesaba katmadıkları yerden çepeçevre kuşatandır.
بَلْ هُوَ قُرْآنٌ مَّجِيدٌ ﴿٢١﴾
85/BURÛC SURESİ-21. AYET (Meâlleri Kıyasla): Bel huve kur’ânun mecîdun.
Hepsinden öte bu şanlı şerefli bir hitaptır;
فِي لَوْحٍ مَّحْفُوظٍ ﴿٢٢﴾
85/BURÛC SURESİ-22. AYET (Meâlleri Kıyasla): Fî levhın mahfûz(mahfûzın).
tarifsiz bir hafızada koruma altına alınmıştır.