MURSELÂT SURESİ Suat Yıldırım Meali
Mekke döneminde inmiştir. 50 âyettir. Sûre, adını birinci âyette geçen “el-Mürselât” kelimesinden almıştır. Mürselât, gönderilenler demektir.
وَالْمُرْسَلَاتِ عُرْفًا ﴿١﴾
77/MURSELÂT SURESİ-1. AYET (Meâlleri Kıyasla): Vel murselâti urfâ(urfen).
İyilik için birbirinin peşinden gönderilenler,
فَالْعَاصِفَاتِ عَصْفًا ﴿٢﴾
77/MURSELÂT SURESİ-2. AYET (Meâlleri Kıyasla): Fel âsıfâti asfâ(asfen).
Esip savuranlar,
وَالنَّاشِرَاتِ نَشْرًا ﴿٣﴾
77/MURSELÂT SURESİ-3. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ven nâşirâti neşran.
Tohumlarını yaydıkça yayanlar,
فَالْفَارِقَاتِ فَرْقًا ﴿٤﴾
77/MURSELÂT SURESİ-4. AYET (Meâlleri Kıyasla): Fel fârikâti ferkâ(ferkan).
Hakla batılı, doğru ile eğriyi ayırt edenler,
فَالْمُلْقِيَاتِ ذِكْرًا ﴿٥﴾
77/MURSELÂT SURESİ-5. AYET (Meâlleri Kıyasla): Fel mulkıyâti zikrâ(zikran).
(5-6) Hak sahiplerine özür, yahut haksızlara tehdit olarak vahyi getiren melekler hakkı için:
عُذْرًا أَوْ نُذْرًا ﴿٦﴾
77/MURSELÂT SURESİ-6. AYET (Meâlleri Kıyasla): Uzran ev nuzrâ( nuzran).
(5-6) Hak sahiplerine özür, yahut haksızlara tehdit olarak vahyi getiren melekler hakkı için:
إِنَّمَا تُوعَدُونَ لَوَاقِعٌ ﴿٧﴾
77/MURSELÂT SURESİ-7. AYET (Meâlleri Kıyasla): İnnemâ tûadûne le vâkıun.
Size vâd edilen mutlaka gerçekleşecektir.
فَإِذَا النُّجُومُ طُمِسَتْ ﴿٨﴾
77/MURSELÂT SURESİ-8. AYET (Meâlleri Kıyasla): Fe izân nucûmu tumiset.
Yıldızların ışığı söndürüldüğü zaman,
وَإِذَا السَّمَاء فُرِجَتْ ﴿٩﴾
77/MURSELÂT SURESİ-9. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve izâs semâu furicet.
Gök yarıldığı zaman,
وَإِذَا الْجِبَالُ نُسِفَتْ ﴿١٠﴾
77/MURSELÂT SURESİ-10. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve izâl cibâlu nusifet.
Dağlar parçalanıp savrulduğu zaman,
وَإِذَا الرُّسُلُ أُقِّتَتْ ﴿١١﴾
77/MURSELÂT SURESİ-11. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve izâr rusulu ukkıtet.
Resullere ümmetleri hakkında şahitlik vakitleri belirlendiği zaman; beklenen kıyamet kopmuştur.
لِأَيِّ يَوْمٍ أُجِّلَتْ ﴿١٢﴾
77/MURSELÂT SURESİ-12. AYET (Meâlleri Kıyasla): Li eyyi yevmin uccilet.
Bunlar hangi güne ertelendiler?
لِيَوْمِ الْفَصْلِ ﴿١٣﴾
77/MURSELÂT SURESİ-13. AYET (Meâlleri Kıyasla): Li yevmil fasli.
"Hüküm gününe!"
وَمَا أَدْرَاكَ مَا يَوْمُ الْفَصْلِ ﴿١٤﴾
77/MURSELÂT SURESİ-14. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve mâ edrâke mâ yevmul fasli.
"Hüküm günü" nedir bilir misin?
وَيْلٌ يَوْمَئِذٍ لِّلْمُكَذِّبِينَ ﴿١٥﴾
77/MURSELÂT SURESİ-15. AYET (Meâlleri Kıyasla): Veylun yevme izin lil mukezzibîn(mukezzibîne).
Hakkı yalan sayanların o gün vay hallerine!
أَلَمْ نُهْلِكِ الْأَوَّلِينَ ﴿١٦﴾
77/MURSELÂT SURESİ-16. AYET (Meâlleri Kıyasla): E lem nuhlikil evvelîn(evvelîne).
Biz o peygamberleri reddedenlerden öncekileri yok etmedik mi?
ثُمَّ نُتْبِعُهُمُ الْآخِرِينَ ﴿١٧﴾
77/MURSELÂT SURESİ-17. AYET (Meâlleri Kıyasla): Summe nutbiuhumul âhırîn(âhırîne).
Sonra gidenleri de onların ardına takarız.
كَذَلِكَ نَفْعَلُ بِالْمُجْرِمِينَ ﴿١٨﴾
77/MURSELÂT SURESİ-18. AYET (Meâlleri Kıyasla): Kezâlike nef’alu bil mucrimîn(mucrimîne).
İşte suçlu kâfirlere Biz böyle davranırız.
وَيْلٌ يَوْمَئِذٍ لِّلْمُكَذِّبِينَ ﴿١٩﴾
77/MURSELÂT SURESİ-19. AYET (Meâlleri Kıyasla): Veylun yevme izin lil mukezzibîn(mukezzibîne).
Hakkı yalan sayanların o gün, vay hallerine!
أَلَمْ نَخْلُقكُّم مِّن مَّاء مَّهِينٍ ﴿٢٠﴾
77/MURSELÂT SURESİ-20. AYET (Meâlleri Kıyasla): E lem nahlukkum min mâin mehîn(mehînin).
Biz sizi basit bir sudan yaratmadık mı?
فَجَعَلْنَاهُ فِي قَرَارٍ مَّكِينٍ ﴿٢١﴾
77/MURSELÂT SURESİ-21. AYET (Meâlleri Kıyasla): Fe cealnâhu fî karârin mekîn(mekînin).
(21-22) Sonra da o meni nutfesini belirli bir süreye kadar sağlam bir yere yerleştirdik.
إِلَى قَدَرٍ مَّعْلُومٍ ﴿٢٢﴾
77/MURSELÂT SURESİ-22. AYET (Meâlleri Kıyasla): İlâ kaderin ma’lûm(ma’lûmin).
(21-22) Sonra da o meni nutfesini belirli bir süreye kadar sağlam bir yere yerleştirdik.
فَقَدَرْنَا فَنِعْمَ الْقَادِرُونَ ﴿٢٣﴾
77/MURSELÂT SURESİ-23. AYET (Meâlleri Kıyasla): Fe kadernâ fe ni’mel kâdirûn(kâdirûne).
Biz işte böyle takdir ettik. Ne güzel takdir ederiz Biz!
وَيْلٌ يَوْمَئِذٍ لِّلْمُكَذِّبِينَ ﴿٢٤﴾
77/MURSELÂT SURESİ-24. AYET (Meâlleri Kıyasla): Veylun yevme izin lil mukezzibîn(mukezzibîne).
Hakkı yalan sayanların o gün, vay hallerine!
أَلَمْ نَجْعَلِ الْأَرْضَ كِفَاتًا ﴿٢٥﴾
77/MURSELÂT SURESİ-25. AYET (Meâlleri Kıyasla): E lem nec’alil arda kifâtâ(kifâten).
(25-26) Gerek diriler ve gerek ölüler için Biz dünyayı toplanma yeri kılmadık mı?
أَحْيَاء وَأَمْوَاتًا ﴿٢٦﴾
77/MURSELÂT SURESİ-26. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ahyâen ve emvâtâ(emvâten).
(25-26) Gerek diriler ve gerek ölüler için Biz dünyayı toplanma yeri kılmadık mı?
وَجَعَلْنَا فِيهَا رَوَاسِيَ شَامِخَاتٍ وَأَسْقَيْنَاكُم مَّاء فُرَاتًا ﴿٢٧﴾
77/MURSELÂT SURESİ-27. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve cealnâ fîhâ ravâsiye şâmihâtin ve eskaynâkum mâen furâtâ(furâten).
Orada, sağlam yüksek dağlar yarattık ve size tatlı bir su ihsan ettik.
وَيْلٌ يوْمَئِذٍ لِّلْمُكَذِّبِينَ ﴿٢٨﴾
77/MURSELÂT SURESİ-28. AYET (Meâlleri Kıyasla): Veylun yevme izin lil mukezzibîn(mukezzibîne).
Hakkı yalan sayanların o gün, vay hallerine!
انطَلِقُوا إِلَى مَا كُنتُم بِهِ تُكَذِّبُونَ ﴿٢٩﴾
77/MURSELÂT SURESİ-29. AYET (Meâlleri Kıyasla): İntalikû ilâ mâ kuntum bihî tukezzibûn(tukezzibûne).
Nankörlere ise şöyle denir: "Haydi, durmayın yalan dediğiniz o azaba girin bakalım!"
انطَلِقُوا إِلَى ظِلٍّ ذِي ثَلَاثِ شُعَبٍ ﴿٣٠﴾
77/MURSELÂT SURESİ-30. AYET (Meâlleri Kıyasla): İntalikû ilâ zıllin zî selâsi şuâb(şuâbin).
Üç kola ayrılmış gölgeye gidin.
لَا ظَلِيلٍ وَلَا يُغْنِي مِنَ اللَّهَبِ ﴿٣١﴾
77/MURSELÂT SURESİ-31. AYET (Meâlleri Kıyasla): Lâ zalîlin ve lâ yugnî minel leheb(lehebi).
Gidin ama, o, ateşten sizi korumaz, gölgelik olmaz.
إِنَّهَا تَرْمِي بِشَرَرٍ كَالْقَصْرِ ﴿٣٢﴾
77/MURSELÂT SURESİ-32. AYET (Meâlleri Kıyasla): İnnehâ termî bi şerarin kel kasr(kasri).
O, birer saray gibi kıvılcımlar atar.
كَأَنَّهُ جِمَالَتٌ صُفْرٌ ﴿٣٣﴾
77/MURSELÂT SURESİ-33. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ke ennehu cimâletun sufrun.
O kıvılcımlardan her biri, sanki birer deve yavrusudur!
وَيْلٌ يَوْمَئِذٍ لِّلْمُكَذِّبِينَ ﴿٣٤﴾
77/MURSELÂT SURESİ-34. AYET (Meâlleri Kıyasla): Veylun yevme izin lil mukezzibîn(mukezzibîne).
Hakkı yalan sayanların o gün vay hallerine!
هَذَا يَوْمُ لَا يَنطِقُونَ ﴿٣٥﴾
77/MURSELÂT SURESİ-35. AYET (Meâlleri Kıyasla): Hâzâ yevmu lâ yentıkûn(yentıkûne).
Bugün, kâfirlerin konuşamayacakları bir gündür.
وَلَا يُؤْذَنُ لَهُمْ فَيَعْتَذِرُونَ ﴿٣٦﴾
77/MURSELÂT SURESİ-36. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve lâ yu’zenu lehum fe ya’tezirûn(ya’tezirûne).
Kendilerine konuşma izni verilmez ki özür dilesinler.
وَيْلٌ يَوْمَئِذٍ لِّلْمُكَذِّبِينَ ﴿٣٧﴾
77/MURSELÂT SURESİ-37. AYET (Meâlleri Kıyasla): Veylun yevme izin lil mukezzibîn(mukezzibîne).
Hakkı yalan sayanların o gün, vay hallerine!
هَذَا يَوْمُ الْفَصْلِ جَمَعْنَاكُمْ وَالْأَوَّلِينَ ﴿٣٨﴾
77/MURSELÂT SURESİ-38. AYET (Meâlleri Kıyasla): Hâzâ yevmul fasli, cema’nâkum vel evvelîn(evvelîne).
Bu gün karar ve hüküm günüdür. Sizi de, önce gelip geçmiş olanları da bir araya topladık.
فَإِن كَانَ لَكُمْ كَيْدٌ فَكِيدُونِ ﴿٣٩﴾
77/MURSELÂT SURESİ-39. AYET (Meâlleri Kıyasla): Fe in kâne lekum keydun fe kîdûni.
İşte hepiniz bir aradasınız. Kurtulmak için, bir düzeniniz, bir hileniz varsa, hiç durmayın, derhal uygulayın!
وَيْلٌ يَوْمَئِذٍ لِّلْمُكَذِّبِينَ ﴿٤٠﴾
77/MURSELÂT SURESİ-40. AYET (Meâlleri Kıyasla): Veylun yevme izin lil mukezzibîn(mukezzibîne).
Hakkı yalan sayanların o gün, vay hallerine!
إِنَّ الْمُتَّقِينَ فِي ظِلَالٍ وَعُيُونٍ ﴿٤١﴾
77/MURSELÂT SURESİ-41. AYET (Meâlleri Kıyasla): İnnel muttakîne fî zılâlin ve uyûn(uyûnin).
Allah’a karşı gelmekten sakınanlar ise o gün gölgeliklerde, pınar başlarındadırlar.
وَفَوَاكِهَ مِمَّا يَشْتَهُونَ ﴿٤٢﴾
77/MURSELÂT SURESİ-42. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve fevâkihe mimmâ yeştehûn(yeştehûne).
Arzu ettikleri her türlü meyveyi bulurlar.
كُلُوا وَاشْرَبُوا هَنِيئًا بِمَا كُنتُمْ تَعْمَلُونَ ﴿٤٣﴾
77/MURSELÂT SURESİ-43. AYET (Meâlleri Kıyasla): Kulû veşrabû henîen bimâ kuntum ta’melûn(ta’melûne).
Dünyada yaptıklarınızdan ötürü âfiyetle yiyin, için!
إِنَّا كَذَلِكَ نَجْزِي الْمُحْسِنينَ ﴿٤٤﴾
77/MURSELÂT SURESİ-44. AYET (Meâlleri Kıyasla): İnnâ kezâlike neczîl muhsinîn(muhsinîne).
Biz iyi hareket edenleri işte böyle ödüllendiririz.
وَيْلٌ يَوْمَئِذٍ لِّلْمُكَذِّبِينَ ﴿٤٥﴾
77/MURSELÂT SURESİ-45. AYET (Meâlleri Kıyasla): Veylun yevme izin lil mukezzibîn(mukezzibîne).
Hakkı yalan sayanların o gün, vay hallerine!
كُلُوا وَتَمَتَّعُوا قَلِيلًا إِنَّكُم مُّجْرِمُونَ ﴿٤٦﴾
77/MURSELÂT SURESİ-46. AYET (Meâlleri Kıyasla): Kulû ve temetteû kalîlen innekum mucrimûn(mucrimûne).
Ey kâfirler! Yiyin, azıcık zevkedin bakalım. Gerçek şu ki siz mücrimsiniz.
وَيْلٌ يَوْمَئِذٍ لِّلْمُكَذِّبِينَ ﴿٤٧﴾
77/MURSELÂT SURESİ-47. AYET (Meâlleri Kıyasla): Veylun yevme izin lil mukezzibîn(mukezzibîne).
Hakkı yalan sayanların o gün, vay hallerine!
وَإِذَا قِيلَ لَهُمُ ارْكَعُوا لَا يَرْكَعُونَ ﴿٤٨﴾
77/MURSELÂT SURESİ-48. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve izâ kîle lehumurkeû lâ yerkeûn(yerkeûne).
Onlara: Haydin Allah’a boyun eğin denildiğinde, boyun eğmezler.
وَيْلٌ يَوْمَئِذٍ لِّلْمُكَذِّبِينَ ﴿٤٩﴾
77/MURSELÂT SURESİ-49. AYET (Meâlleri Kıyasla): Veylun yevme izin lil mukezzibîn(mukezzibîne).
Hakkı yalan sayanların o gün, vay hallerine!
فَبِأَيِّ حَدِيثٍ بَعْدَهُ يُؤْمِنُونَ ﴿٥٠﴾
77/MURSELÂT SURESİ-50. AYET (Meâlleri Kıyasla): Fe bi eyyi hadîsin ba’dehu yu’minûn(yu’minûne).
Artık bu Kur’ân’a da inanmazlarsa, hangi söze inanırlar acaba?