ABESE SURESİ İlyas Yorulmaz Meali
Mekke döneminde inmiştir. 42 âyettir. Sûre, adını birinci âyetteki “abese” fiilinden almıştır. “Abese”, “yüzünü ekşitti” demektir.
عَبَسَ وَتَوَلَّى ﴿١﴾
80/ABESE SURESİ-1. AYET (Meâlleri Kıyasla): Abese ve tevellâ.
Suratını astı ve sırtını döndü.
أَن جَاءهُ الْأَعْمَى ﴿٢﴾
80/ABESE SURESİ-2. AYET (Meâlleri Kıyasla): En câehul a’mâ.
Kör olan birisi geldi diye.
وَمَا يُدْرِيكَ لَعَلَّهُ يَزَّكَّى ﴿٣﴾
80/ABESE SURESİ-3. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve mâ yudrîke leallehu yezzekkâ.
Nereden bileceksin ki. Belki o temizlenecek.
أَوْ يَذَّكَّرُ فَتَنفَعَهُ الذِّكْرَى ﴿٤﴾
80/ABESE SURESİ-4. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ev yezzekkeru fe tenfeahuz zikrâ.
Verdiğin öğüdü düşünecek ve öğüt ona fayda verecekti.
أَمَّا مَنِ اسْتَغْنَى ﴿٥﴾
80/ABESE SURESİ-5. AYET (Meâlleri Kıyasla): Emmâ menistagnâ.
Kendini yeterli görene gelince,
فَأَنتَ لَهُ تَصَدَّى ﴿٦﴾
80/ABESE SURESİ-6. AYET (Meâlleri Kıyasla): Fe ente lehu tesaddâ.
Ancak sen yalnızca ona yöneliyorsun.
وَمَا عَلَيْكَ أَلَّا يَزَّكَّى ﴿٧﴾
80/ABESE SURESİ-7. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve mâ aleyke ellâ yezzekkâ.
Onun temizlenmesi senin sorumluluğunda değil.
وَأَمَّا مَن جَاءكَ يَسْعَى ﴿٨﴾
80/ABESE SURESİ-8. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve emmâ men câeke yes’â.
Ancak sana koşarak ve…
وَهُوَ يَخْشَى ﴿٩﴾
80/ABESE SURESİ-9. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve huve yahşâ.
Allah dan korkarak gelene.
فَأَنتَ عَنْهُ تَلَهَّى ﴿١٠﴾
80/ABESE SURESİ-10. AYET (Meâlleri Kıyasla): Fe ente anhu telehhâ.
Sen ondan dolayı rahatsız oluyorsun.
كَلَّا إِنَّهَا تَذْكِرَةٌ ﴿١١﴾
80/ABESE SURESİ-11. AYET (Meâlleri Kıyasla): Kellâ innehâ tezkiratun.
Hayır, o (sana vahyettiğimiz) yalnızca bir öğüttür.
فَمَن شَاء ذَكَرَهُ ﴿١٢﴾
80/ABESE SURESİ-12. AYET (Meâlleri Kıyasla): Fe men şâe zekerahu.
Dileyen o öğüdü düşünür.
فِي صُحُفٍ مُّكَرَّمَةٍ ﴿١٣﴾
80/ABESE SURESİ-13. AYET (Meâlleri Kıyasla): Fî suhufin mukerrametin.
O öğütler çok değerli.
مَّرْفُوعَةٍ مُّطَهَّرَةٍ ﴿١٤﴾
80/ABESE SURESİ-14. AYET (Meâlleri Kıyasla): Merfûatin mutahheratin.
Erişilmez, yüksek, tertemiz sayfalar içerisinde.
بِأَيْدِي سَفَرَةٍ ﴿١٥﴾
80/ABESE SURESİ-15. AYET (Meâlleri Kıyasla): Bi eydî seferatin.
Elçinin eliyle.
كِرَامٍ بَرَرَةٍ ﴿١٦﴾
80/ABESE SURESİ-16. AYET (Meâlleri Kıyasla): Kirâmin beraratin.
Değerli ve şüpheden uzak tertemiz (elçinin eliyle gelmiştir).
قُتِلَ الْإِنسَانُ مَا أَكْفَرَهُ ﴿١٧﴾
80/ABESE SURESİ-17. AYET (Meâlleri Kıyasla): Kutilel insânu mâ ekferahu.
Kahrolası insan nasılda inkar etti.
مِنْ أَيِّ شَيْءٍ خَلَقَهُ ﴿١٨﴾
80/ABESE SURESİ-18. AYET (Meâlleri Kıyasla): Min eyyi şey’in halakahu.
Allah onu hangi şeyden yarattı (düşünmüyor mu)?
مِن نُّطْفَةٍ خَلَقَهُ فَقَدَّرَهُ ﴿١٩﴾
80/ABESE SURESİ-19. AYET (Meâlleri Kıyasla): Min nutfetin, halakahu fe kadderahu.
Atılmış bir damla sudan yarattı ve onun (kim, nasıl, nerede, ne kadar yaşayacak insanın) hayatını planladı.
ثُمَّ السَّبِيلَ يَسَّرَهُ ﴿٢٠﴾
80/ABESE SURESİ-20. AYET (Meâlleri Kıyasla): Summes sebîle yesserahu.
Sonra insanın yolunu kolaylaştırdı.
ثُمَّ أَمَاتَهُ فَأَقْبَرَهُ ﴿٢١﴾
80/ABESE SURESİ-21. AYET (Meâlleri Kıyasla): Summe emâtehu fe akberahu.
Sonra insanı öldürdü ve mezara koydu.
ثُمَّ إِذَا شَاء أَنشَرَهُ ﴿٢٢﴾
80/ABESE SURESİ-22. AYET (Meâlleri Kıyasla): Summe izâ şâe enşerahu.
Sonra dilediği zaman onu tekrar diriltti.
كَلَّا لَمَّا يَقْضِ مَا أَمَرَهُ ﴿٢٣﴾
80/ABESE SURESİ-23. AYET (Meâlleri Kıyasla): Kellâ lemmâ yakdı mâ emerahu.
Ancak insan, Allah'ın emrettiklerini yerine getirmedi.
فَلْيَنظُرِ الْإِنسَانُ إِلَى طَعَامِهِ ﴿٢٤﴾
80/ABESE SURESİ-24. AYET (Meâlleri Kıyasla): Felyanzuril insânu ilâ taâmihî.
İnsan yediği yiyeceğine, şöyle bir baksın.
أَنَّا صَبَبْنَا الْمَاء صَبًّا ﴿٢٥﴾
80/ABESE SURESİ-25. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ennâ sabebnâl mâe sabbâ(sabben).
Suyu (toprağın üzerine) biz serpiyoruz.
ثُمَّ شَقَقْنَا الْأَرْضَ شَقًّا ﴿٢٦﴾
80/ABESE SURESİ-26. AYET (Meâlleri Kıyasla): Summe şekaknâl arda şekkâ(şekkan).
Sonra toprağı biz yarıyoruz.
فَأَنبَتْنَا فِيهَا حَبًّا ﴿٢٧﴾
80/ABESE SURESİ-27. AYET (Meâlleri Kıyasla): Fe enbetnâ fîhâ habbâ(habben).
Sonra toprakta taneler.
وَعِنَبًا وَقَضْبًا ﴿٢٨﴾
80/ABESE SURESİ-28. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve ineben ve kadben.
Üzüm bağları ve otlar.
وَزَيْتُونًا وَنَخْلًا ﴿٢٩﴾
80/ABESE SURESİ-29. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve zeytûnen ve nahlen.
Zeytin ağaçları ve hurma ağaçları.
وَحَدَائِقَ غُلْبًا ﴿٣٠﴾
80/ABESE SURESİ-30. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve hadâika gulbâ(gulben).
Çeşitli meyve bahçeleri.
وَفَاكِهَةً وَأَبًّا ﴿٣١﴾
80/ABESE SURESİ-31. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve fâkiheten ve ebbâ(ebben).
Meyveler ve yeşil otlaklar yetiştiriyoruz.
مَّتَاعًا لَّكُمْ وَلِأَنْعَامِكُمْ ﴿٣٢﴾
80/ABESE SURESİ-32. AYET (Meâlleri Kıyasla): Metâan lekum ve li en’âmikum.
Sizin için ve hayvanlarınız yaşaması için gerekli yiyecekler.
فَإِذَا جَاءتِ الصَّاخَّةُ ﴿٣٣﴾
80/ABESE SURESİ-33. AYET (Meâlleri Kıyasla): Fe izâ câetis sâhhatu.
Sonra, kıyameti bildiren o ses (sura üfürüldüğünde) geldiğinde.
يَوْمَ يَفِرُّ الْمَرْءُ مِنْ أَخِيهِ ﴿٣٤﴾
80/ABESE SURESİ-34. AYET (Meâlleri Kıyasla): Yevme yefirrul mer’u min ahîhi.
O gün kişi kardeşinden…
وَأُمِّهِ وَأَبِيهِ ﴿٣٥﴾
80/ABESE SURESİ-35. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve ummihî ve ebîhi.
Annesinden ve babasından…
وَصَاحِبَتِهِ وَبَنِيهِ ﴿٣٦﴾
80/ABESE SURESİ-36. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve sâhıbetihî ve benîhi.
Hayat arkadaşından ve oğlundan kaçar.
لِكُلِّ امْرِئٍ مِّنْهُمْ يَوْمَئِذٍ شَأْنٌ يُغْنِيهِ ﴿٣٧﴾
80/ABESE SURESİ-37. AYET (Meâlleri Kıyasla): Li kullimriin minhum yevme izin şe’nun yugnîhi.
O gün insanlardan her birinin kendine yetecek sıkıntısı var.
وُجُوهٌ يَوْمَئِذٍ مُّسْفِرَةٌ ﴿٣٨﴾
80/ABESE SURESİ-38. AYET (Meâlleri Kıyasla): Vucûhun yevme izin musfiratun.
Yüzler vardır o gün parlak…
ضَاحِكَةٌ مُّسْتَبْشِرَةٌ ﴿٣٩﴾
80/ABESE SURESİ-39. AYET (Meâlleri Kıyasla): Dâhıketun mustebşiratun.
Güleç ve sevinçli.
وَوُجُوهٌ يَوْمَئِذٍ عَلَيْهَا غَبَرَةٌ ﴿٤٠﴾
80/ABESE SURESİ-40. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve vucûhun yevme izin aleyhâ gaberatun.
O gün yüzler vardır ki üzerini toz bulutu kaplamış.
تَرْهَقُهَا قَتَرَةٌ ﴿٤١﴾
80/ABESE SURESİ-41. AYET (Meâlleri Kıyasla): Terhekuhâ kateratun.
Sim siyah kesilmiş.
أُوْلَئِكَ هُمُ الْكَفَرَةُ الْفَجَرَةُ ﴿٤٢﴾
80/ABESE SURESİ-42. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ulâike humul keferatul feceratu.
İşte onlar doğruları inkar eden günahkarlardır.