Mekke döneminde inmiştir. 46 âyettir. Sûre, adını birinci âyetteki “en-Nâzi’ât” kelimesinden almıştır.

وَالنَّازِعَاتِ غَرْقًا ﴿١﴾

79/NÂZİÂT SURESİ-1. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ven nâziâti garkâ(garkan).

(1-5) Andolsun doğup batan yıldızlara, yörüngelerinden çıkmadan hareket edenlere, uzayda sakin sakin yüzenlere, hayırda yarışanlara, işini mükemmel yapanlara. [713][714]

وَالنَّاشِطَاتِ نَشْطًا ﴿٢﴾

79/NÂZİÂT SURESİ-2. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ven nâşitâti neştâ(neştan).

(1-5) Andolsun doğup batan yıldızlara, yörüngelerinden çıkmadan hareket edenlere, uzayda sakin sakin yüzenlere, hayırda yarışanlara, işini mükemmel yapanlara. [713][714]

وَالسَّابِحَاتِ سَبْحًا ﴿٣﴾

79/NÂZİÂT SURESİ-3. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ves sâbihâti sebhâ(sebhan).

(1-5) Andolsun doğup batan yıldızlara, yörüngelerinden çıkmadan hareket edenlere, uzayda sakin sakin yüzenlere, hayırda yarışanlara, işini mükemmel yapanlara. [713][714]

فَالسَّابِقَاتِ سَبْقًا ﴿٤﴾

79/NÂZİÂT SURESİ-4. AYET (Meâlleri Kıyasla): Fes sâbikâti sebkâ(sebkan).

(1-5) Andolsun doğup batan yıldızlara, yörüngelerinden çıkmadan hareket edenlere, uzayda sakin sakin yüzenlere, hayırda yarışanlara, işini mükemmel yapanlara. [713][714]

فَالْمُدَبِّرَاتِ أَمْرًا ﴿٥﴾

79/NÂZİÂT SURESİ-5. AYET (Meâlleri Kıyasla): Fel mudebbirâti emrâ(emren).

(1-5) Andolsun doğup batan yıldızlara, yörüngelerinden çıkmadan hareket edenlere, uzayda sakin sakin yüzenlere, hayırda yarışanlara, işini mükemmel yapanlara. [713][714]

يَوْمَ تَرْجُفُ الرَّاجِفَةُ ﴿٦﴾

79/NÂZİÂT SURESİ-6. AYET (Meâlleri Kıyasla): Yevme tercufur râcifetu.

(6-7) O gün, deprem sarsar, onu ikinci bir sarsıntı izler.[715]

تَتْبَعُهَا الرَّادِفَةُ ﴿٧﴾

79/NÂZİÂT SURESİ-7. AYET (Meâlleri Kıyasla): Tetbeuhâr râdifetu.

(6-7) O gün, deprem sarsar, onu ikinci bir sarsıntı izler.[715]

قُلُوبٌ يَوْمَئِذٍ وَاجِفَةٌ ﴿٨﴾

79/NÂZİÂT SURESİ-8. AYET (Meâlleri Kıyasla): Kulûbun yevme izin vâcifetun.

(8-9) Bazı yürekler o gün çarpar; gözleri korkudan aşağı kayar.

أَبْصَارُهَا خَاشِعَةٌ ﴿٩﴾

79/NÂZİÂT SURESİ-9. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ebsâruhâ hâşiatun.

(8-9) Bazı yürekler o gün çarpar; gözleri korkudan aşağı kayar.

يَقُولُونَ أَئِنَّا لَمَرْدُودُونَ فِي الْحَافِرَةِ ﴿١٠﴾

79/NÂZİÂT SURESİ-10. AYET (Meâlleri Kıyasla): Yekûlûne e innâ le merdûdûne fîl hâfirati.

(10-12) Onlar şöyle diyorlar: “Biz eski halimize mi döndürüleceğiz? Çürümüş kemikler haline geldikten sonra mı? Öyleyse bu hüsran dolu bir dönüştür.”

أَئِذَا كُنَّا عِظَامًا نَّخِرَةً ﴿١١﴾

79/NÂZİÂT SURESİ-11. AYET (Meâlleri Kıyasla): E izâ kunnâ izâmen nahıraten.

(10-12) Onlar şöyle diyorlar: “Biz eski halimize mi döndürüleceğiz? Çürümüş kemikler haline geldikten sonra mı? Öyleyse bu hüsran dolu bir dönüştür.”

قَالُوا تِلْكَ إِذًا كَرَّةٌ خَاسِرَةٌ ﴿١٢﴾

79/NÂZİÂT SURESİ-12. AYET (Meâlleri Kıyasla): Kâlû tilke izen kerratun hâsiratun.

(10-12) Onlar şöyle diyorlar: “Biz eski halimize mi döndürüleceğiz? Çürümüş kemikler haline geldikten sonra mı? Öyleyse bu hüsran dolu bir dönüştür.”

فَإِنَّمَا هِيَ زَجْرَةٌ وَاحِدَةٌ ﴿١٣﴾

79/NÂZİÂT SURESİ-13. AYET (Meâlleri Kıyasla): Fe innemâ hiye zecratun vâhıdetun.

(13-14) Bu dönüş sadece bir seslenmeye bakar. Birden bire kendilerini mahşerde buluverirler.

فَإِذَا هُم بِالسَّاهِرَةِ ﴿١٤﴾

79/NÂZİÂT SURESİ-14. AYET (Meâlleri Kıyasla): Fe izâ hum bis sâhirati.

(13-14) Bu dönüş sadece bir seslenmeye bakar. Birden bire kendilerini mahşerde buluverirler.

هَلْ أتَاكَ حَدِيثُ مُوسَى ﴿١٥﴾

79/NÂZİÂT SURESİ-15. AYET (Meâlleri Kıyasla): Hel etâke hadîsu mûsâ.

Mûsâ'nın haberi sana geldi mi?[716]

إِذْ نَادَاهُ رَبُّهُ بِالْوَادِ الْمُقَدَّسِ طُوًى ﴿١٦﴾

79/NÂZİÂT SURESİ-16. AYET (Meâlleri Kıyasla): İz nâdâhu rabbuhu bil vâdil mukaddesi tuvâ(tuven).

(16-19) Hani, Rabbi ona Kutsal Vâdide, Tuvâ'da şöyle seslenmişti: “Firavun'a git, çünkü o gerçekten azmıştır. Ona de ki: “Arınmak istemez misin? Sana, Rabbine giden yolu göstereceğim, böylece saygı duyarsın.”

اذْهَبْ إِلَى فِرْعَوْنَ إِنَّهُ طَغَى ﴿١٧﴾

79/NÂZİÂT SURESİ-17. AYET (Meâlleri Kıyasla): İzheb ilâ fir’avne innehu tagâ.

(16-19) Hani, Rabbi ona Kutsal Vâdide, Tuvâ'da şöyle seslenmişti: “Firavun'a git, çünkü o gerçekten azmıştır. Ona de ki: “Arınmak istemez misin? Sana, Rabbine giden yolu göstereceğim, böylece saygı duyarsın.”

فَقُلْ هَل لَّكَ إِلَى أَن تَزَكَّى ﴿١٨﴾

79/NÂZİÂT SURESİ-18. AYET (Meâlleri Kıyasla): Fe kul hel leke ilâ en tezekkâ.

(16-19) Hani, Rabbi ona Kutsal Vâdide, Tuvâ'da şöyle seslenmişti: “Firavun'a git, çünkü o gerçekten azmıştır. Ona de ki: “Arınmak istemez misin? Sana, Rabbine giden yolu göstereceğim, böylece saygı duyarsın.”

وَأَهْدِيَكَ إِلَى رَبِّكَ فَتَخْشَى ﴿١٩﴾

79/NÂZİÂT SURESİ-19. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve ehdiyeke ilâ rabbike fe tahşâ.

(16-19) Hani, Rabbi ona Kutsal Vâdide, Tuvâ'da şöyle seslenmişti: “Firavun'a git, çünkü o gerçekten azmıştır. Ona de ki: “Arınmak istemez misin? Sana, Rabbine giden yolu göstereceğim, böylece saygı duyarsın.”

فَأَرَاهُ الْآيَةَ الْكُبْرَى ﴿٢٠﴾

79/NÂZİÂT SURESİ-20. AYET (Meâlleri Kıyasla): Fe erâhul âyetel kubrâ.

Ona büyük mucizeyi gösterdi.

فَكَذَّبَ وَعَصَى ﴿٢١﴾

79/NÂZİÂT SURESİ-21. AYET (Meâlleri Kıyasla): Fe kezzebe ve asâ.

O ise hemen yalanladı ve isyan etti.

ثُمَّ أَدْبَرَ يَسْعَى ﴿٢٢﴾

79/NÂZİÂT SURESİ-22. AYET (Meâlleri Kıyasla): Summe edbera yes’â.

Sonra yüz çevirip mücadele etmeye çalıştı.

فَحَشَرَ فَنَادَى ﴿٢٣﴾

79/NÂZİÂT SURESİ-23. AYET (Meâlleri Kıyasla): Fe haşera fe nâdâ.

(23-24) Derhal adamlarını topladı ve onlara şöyle seslendi: “Ben sizin en yüce rabbinizim!”

فَقَالَ أَنَا رَبُّكُمُ الْأَعْلَى ﴿٢٤﴾

79/NÂZİÂT SURESİ-24. AYET (Meâlleri Kıyasla): Fe kâle ene rabbukumul a’lâ.

(23-24) Derhal adamlarını topladı ve onlara şöyle seslendi: “Ben sizin en yüce rabbinizim!”

فَأَخَذَهُ اللَّهُ نَكَالَ الْآخِرَةِ وَالْأُولَى ﴿٢٥﴾

79/NÂZİÂT SURESİ-25. AYET (Meâlleri Kıyasla): Fe ehazehullâhu nekâlel âhırati vel ûlâ.

Böylece Allah, onu âhiret ve dünya azabıyla cezalandırdı.

إِنَّ فِي ذَلِكَ لَعِبْرَةً لِّمَن يَخْشَى ﴿٢٦﴾

79/NÂZİÂT SURESİ-26. AYET (Meâlleri Kıyasla): İnne fî zâlike le ıbraten li men yahşâ.

Şüphesiz bunda, Allah'a saygı duyanlara bir ders vardır.

أَأَنتُمْ أَشَدُّ خَلْقًا أَمِ السَّمَاء بَنَاهَا ﴿٢٧﴾

79/NÂZİÂT SURESİ-27. AYET (Meâlleri Kıyasla): E entum eşeddu halkan emis semâu, benâhâ.

(27-29) Sizi yaratmak mı daha güç, yoksa gökyüzünü yaratmak mı, ki onu Allah bina etti, onu yükseltip düzene koydu. Gecesini karanlık yapmış, gündüzünü aydınlatmıştır.

رَفَعَ سَمْكَهَا فَسَوَّاهَا ﴿٢٨﴾

79/NÂZİÂT SURESİ-28. AYET (Meâlleri Kıyasla): Rafea semkehâ fe sevvâhâ.

(27-29) Sizi yaratmak mı daha güç, yoksa gökyüzünü yaratmak mı, ki onu Allah bina etti, onu yükseltip düzene koydu. Gecesini karanlık yapmış, gündüzünü aydınlatmıştır.

وَأَغْطَشَ لَيْلَهَا وَأَخْرَجَ ضُحَاهَا ﴿٢٩﴾

79/NÂZİÂT SURESİ-29. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve agtaşe leylehâ ve ahrace duhâhâ.

(27-29) Sizi yaratmak mı daha güç, yoksa gökyüzünü yaratmak mı, ki onu Allah bina etti, onu yükseltip düzene koydu. Gecesini karanlık yapmış, gündüzünü aydınlatmıştır.

وَالْأَرْضَ بَعْدَ ذَلِكَ دَحَاهَا ﴿٣٠﴾

79/NÂZİÂT SURESİ-30. AYET (Meâlleri Kıyasla): Vel arda ba’de zâlike dehâhâ.

(30-33) Ardından yerküreyi döşedi. Sizin ve hayvanlarınızın geçimi için yerden suyunu ve bitkilerini çıkardı. Dağları yerleştirdi.

أَخْرَجَ مِنْهَا مَاءهَا وَمَرْعَاهَا ﴿٣١﴾

79/NÂZİÂT SURESİ-31. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ahrace minhâ mâehâ ve mer’âhâ.

(30-33) Ardından yerküreyi döşedi. Sizin ve hayvanlarınızın geçimi için yerden suyunu ve bitkilerini çıkardı. Dağları yerleştirdi.

وَالْجِبَالَ أَرْسَاهَا ﴿٣٢﴾

79/NÂZİÂT SURESİ-32. AYET (Meâlleri Kıyasla): Vel cibâle ersâhâ.

(30-33) Ardından yerküreyi döşedi. Sizin ve hayvanlarınızın geçimi için yerden suyunu ve bitkilerini çıkardı. Dağları yerleştirdi.

مَتَاعًا لَّكُمْ وَلِأَنْعَامِكُمْ ﴿٣٣﴾

79/NÂZİÂT SURESİ-33. AYET (Meâlleri Kıyasla): Metâan lekum ve li en‘âmikum.

(30-33) Ardından yerküreyi döşedi. Sizin ve hayvanlarınızın geçimi için yerden suyunu ve bitkilerini çıkardı. Dağları yerleştirdi.

فَإِذَا جَاءتِ الطَّامَّةُ الْكُبْرَى ﴿٣٤﴾

79/NÂZİÂT SURESİ-34. AYET (Meâlleri Kıyasla): Fe izâ câetit tâmmetul kubrâ.

(34-35) O en büyük felâket geldiğinde, o gün insan, neyin uğruna çalıştığını hatırlayacaktır.[717]

يَوْمَ يَتَذَكَّرُ الْإِنسَانُ مَا سَعَى ﴿٣٥﴾

79/NÂZİÂT SURESİ-35. AYET (Meâlleri Kıyasla): Yevme yetezekkerul insânu mâ seâ.

(34-35) O en büyük felâket geldiğinde, o gün insan, neyin uğruna çalıştığını hatırlayacaktır.[717]

وَبُرِّزَتِ الْجَحِيمُ لِمَن يَرَى ﴿٣٦﴾

79/NÂZİÂT SURESİ-36. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve burrizetil cahîmu li men yerâ.

Cehennem, her görenin göreceği şekilde ortaya çıkarılacaktır.

فَأَمَّا مَن طَغَى ﴿٣٧﴾

79/NÂZİÂT SURESİ-37. AYET (Meâlleri Kıyasla): Fe emmâ men tagâ.

(37-39) İşte, azıp dünya hayatını tercih edenin varacağı yer şüphesiz cehennemdir.

وَآثَرَ الْحَيَاةَ الدُّنْيَا ﴿٣٨﴾

79/NÂZİÂT SURESİ-38. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve âseral hayâted dunyâ.

(37-39) İşte, azıp dünya hayatını tercih edenin varacağı yer şüphesiz cehennemdir.

فَإِنَّ الْجَحِيمَ هِيَ الْمَأْوَى ﴿٣٩﴾

79/NÂZİÂT SURESİ-39. AYET (Meâlleri Kıyasla): Fe innel cahîme hiyel me’vâ.

(37-39) İşte, azıp dünya hayatını tercih edenin varacağı yer şüphesiz cehennemdir.

وَأَمَّا مَنْ خَافَ مَقَامَ رَبِّهِ وَنَهَى النَّفْسَ عَنِ الْهَوَى ﴿٤٠﴾

79/NÂZİÂT SURESİ-40. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve emmâ men hâfe makâme rabbihî ve nehân nefse anil hevâ.

(40-41) Ama, kim Rabbinin makamından korkup da, kendini kötülüklerden alıkoymuşsa, varacağı yer şüphesiz cennettir.

فَإِنَّ الْجَنَّةَ هِيَ الْمَأْوَى ﴿٤١﴾

79/NÂZİÂT SURESİ-41. AYET (Meâlleri Kıyasla): Fe innel cennete hiyel me’vâ.

(40-41) Ama, kim Rabbinin makamından korkup da, kendini kötülüklerden alıkoymuşsa, varacağı yer şüphesiz cennettir.

يَسْأَلُونَكَ عَنِ السَّاعَةِ أَيَّانَ مُرْسَاهَا ﴿٤٢﴾

79/NÂZİÂT SURESİ-42. AYET (Meâlleri Kıyasla): Yes’elûneke anis sâati eyyâne mursâhâ.

(42-46) Sana, kıyametin ne zaman gelip çatacağını soruyorlar. Sen onun hakkında ne söyleyebilirsin ki? Onun bilgisi sadece Rabbine aittir. Sen, sadece kıyametten korkanı uyaransın. Kıyameti gördükleri gün, dünyada ancak bir akşam, yahut bir kuşluk vakti kadar kalmış gibi olurlar.[718]

فِيمَ أَنتَ مِن ذِكْرَاهَا ﴿٤٣﴾

79/NÂZİÂT SURESİ-43. AYET (Meâlleri Kıyasla): Fîme ente min zikrâhâ.

(42-46) Sana, kıyametin ne zaman gelip çatacağını soruyorlar. Sen onun hakkında ne söyleyebilirsin ki? Onun bilgisi sadece Rabbine aittir. Sen, sadece kıyametten korkanı uyaransın. Kıyameti gördükleri gün, dünyada ancak bir akşam, yahut bir kuşluk vakti kadar kalmış gibi olurlar.[718]

إِلَى رَبِّكَ مُنتَهَاهَا ﴿٤٤﴾

79/NÂZİÂT SURESİ-44. AYET (Meâlleri Kıyasla): İlâ rabbike muntehâhâ.

(42-46) Sana, kıyametin ne zaman gelip çatacağını soruyorlar. Sen onun hakkında ne söyleyebilirsin ki? Onun bilgisi sadece Rabbine aittir. Sen, sadece kıyametten korkanı uyaransın. Kıyameti gördükleri gün, dünyada ancak bir akşam, yahut bir kuşluk vakti kadar kalmış gibi olurlar.[718]

إِنَّمَا أَنتَ مُنذِرُ مَن يَخْشَاهَا ﴿٤٥﴾

79/NÂZİÂT SURESİ-45. AYET (Meâlleri Kıyasla): İnnemâ ente munziru men yahşâhâ.

(42-46) Sana, kıyametin ne zaman gelip çatacağını soruyorlar. Sen onun hakkında ne söyleyebilirsin ki? Onun bilgisi sadece Rabbine aittir. Sen, sadece kıyametten korkanı uyaransın. Kıyameti gördükleri gün, dünyada ancak bir akşam, yahut bir kuşluk vakti kadar kalmış gibi olurlar.[718]

كَأَنَّهُمْ يَوْمَ يَرَوْنَهَا لَمْ يَلْبَثُوا إِلَّا عَشِيَّةً أَوْ ضُحَاهَا ﴿٤٦﴾

79/NÂZİÂT SURESİ-46. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ke ennehum yevme yeravnehâ lem yelbesû illâ aşiyyeten ev duhâhâ.

(42-46) Sana, kıyametin ne zaman gelip çatacağını soruyorlar. Sen onun hakkında ne söyleyebilirsin ki? Onun bilgisi sadece Rabbine aittir. Sen, sadece kıyametten korkanı uyaransın. Kıyameti gördükleri gün, dünyada ancak bir akşam, yahut bir kuşluk vakti kadar kalmış gibi olurlar.[718]