Mekke döneminde inmiştir. 46 âyettir. Sûre, adını birinci âyetteki “en-Nâzi’ât” kelimesinden almıştır.

وَالنَّازِعَاتِ غَرْقًا ﴿١﴾

79/NÂZİÂT SURESİ-1. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ven nâziâti garkâ(garkan).

(1-5) (Kâfirlerin ruhlarını) şiddetle söküp çıkaranlara (nâziât’a), (Mü’minlerin ruhlarını yavaş yavaş) kolaylıkla çekip alanlara, (emrolundukları şeye sür'atle) yüzüp gidenlere, sonra yarışıp geçenlere, sonra işleri düzenleyenlere (bütün bu vazîfeleri yapan meleklere) yemîn olsun (ki, öldükten sonra mutlaka diriltileceksiniz!)

وَالنَّاشِطَاتِ نَشْطًا ﴿٢﴾

79/NÂZİÂT SURESİ-2. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ven nâşitâti neştâ(neştan).

(1-5) (Kâfirlerin ruhlarını) şiddetle söküp çıkaranlara (nâziât’a), (Mü’minlerin ruhlarını yavaş yavaş) kolaylıkla çekip alanlara, (emrolundukları şeye sür'atle) yüzüp gidenlere, sonra yarışıp geçenlere, sonra işleri düzenleyenlere (bütün bu vazîfeleri yapan meleklere) yemîn olsun (ki, öldükten sonra mutlaka diriltileceksiniz!)

وَالسَّابِحَاتِ سَبْحًا ﴿٣﴾

79/NÂZİÂT SURESİ-3. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ves sâbihâti sebhâ(sebhan).

(1-5) (Kâfirlerin ruhlarını) şiddetle söküp çıkaranlara (nâziât’a), (Mü’minlerin ruhlarını yavaş yavaş) kolaylıkla çekip alanlara, (emrolundukları şeye sür'atle) yüzüp gidenlere, sonra yarışıp geçenlere, sonra işleri düzenleyenlere (bütün bu vazîfeleri yapan meleklere) yemîn olsun (ki, öldükten sonra mutlaka diriltileceksiniz!)

فَالسَّابِقَاتِ سَبْقًا ﴿٤﴾

79/NÂZİÂT SURESİ-4. AYET (Meâlleri Kıyasla): Fes sâbikâti sebkâ(sebkan).

(1-5) (Kâfirlerin ruhlarını) şiddetle söküp çıkaranlara (nâziât’a), (Mü’minlerin ruhlarını yavaş yavaş) kolaylıkla çekip alanlara, (emrolundukları şeye sür'atle) yüzüp gidenlere, sonra yarışıp geçenlere, sonra işleri düzenleyenlere (bütün bu vazîfeleri yapan meleklere) yemîn olsun (ki, öldükten sonra mutlaka diriltileceksiniz!)

فَالْمُدَبِّرَاتِ أَمْرًا ﴿٥﴾

79/NÂZİÂT SURESİ-5. AYET (Meâlleri Kıyasla): Fel mudebbirâti emrâ(emren).

(1-5) (Kâfirlerin ruhlarını) şiddetle söküp çıkaranlara (nâziât’a), (Mü’minlerin ruhlarını yavaş yavaş) kolaylıkla çekip alanlara, (emrolundukları şeye sür'atle) yüzüp gidenlere, sonra yarışıp geçenlere, sonra işleri düzenleyenlere (bütün bu vazîfeleri yapan meleklere) yemîn olsun (ki, öldükten sonra mutlaka diriltileceksiniz!)

يَوْمَ تَرْجُفُ الرَّاجِفَةُ ﴿٦﴾

79/NÂZİÂT SURESİ-6. AYET (Meâlleri Kıyasla): Yevme tercufur râcifetu.

O gün o sarsıntı (Sûr’a ilk üfürülüş), sarsacak!

تَتْبَعُهَا الرَّادِفَةُ ﴿٧﴾

79/NÂZİÂT SURESİ-7. AYET (Meâlleri Kıyasla): Tetbeuhâr râdifetu.

Onu, arkadan gelen (ikinci üfürülüş) ta'kib edecek!

قُلُوبٌ يَوْمَئِذٍ وَاجِفَةٌ ﴿٨﴾

79/NÂZİÂT SURESİ-8. AYET (Meâlleri Kıyasla): Kulûbun yevme izin vâcifetun.

O gün (dehşetten) kalbler şiddetle çarpıcıdır!

أَبْصَارُهَا خَاشِعَةٌ ﴿٩﴾

79/NÂZİÂT SURESİ-9. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ebsâruhâ hâşiatun.

Gözleri (korkudan), zelîl (yere bakar) bir hâldedir!

يَقُولُونَ أَئِنَّا لَمَرْدُودُونَ فِي الْحَافِرَةِ ﴿١٠﴾

79/NÂZİÂT SURESİ-10. AYET (Meâlleri Kıyasla): Yekûlûne e innâ le merdûdûne fîl hâfirati.

Diyorlar ki: 'Şübhesiz biz, gerçekten (öldükten sonra yine) eski hâle döndürülecekkimseler miyiz?'

أَئِذَا كُنَّا عِظَامًا نَّخِرَةً ﴿١١﴾

79/NÂZİÂT SURESİ-11. AYET (Meâlleri Kıyasla): E izâ kunnâ izâmen nahıraten.

'Çürümüş kemikler hâline geldiğimiz zaman mı?'

قَالُوا تِلْكَ إِذًا كَرَّةٌ خَاسِرَةٌ ﴿١٢﴾

79/NÂZİÂT SURESİ-12. AYET (Meâlleri Kıyasla): Kâlû tilke izen kerratun hâsiratun.

'O takdirde bu, hüsranlı bir dönüştür!' dediler.

فَإِنَّمَا هِيَ زَجْرَةٌ وَاحِدَةٌ ﴿١٣﴾

79/NÂZİÂT SURESİ-13. AYET (Meâlleri Kıyasla): Fe innemâ hiye zecratun vâhıdetun.

Hâlbuki o (dönüş), ancak tek bir haykırıştan (Sûr’a ikinci üfürüşten) ibârettir.

فَإِذَا هُم بِالسَّاهِرَةِ ﴿١٤﴾

79/NÂZİÂT SURESİ-14. AYET (Meâlleri Kıyasla): Fe izâ hum bis sâhirati.

Bir de bakarsın ki onlar (dirilmiş olarak) meydanda (mahşer yerinde) olan kimselerdir!

هَلْ أتَاكَ حَدِيثُ مُوسَى ﴿١٥﴾

79/NÂZİÂT SURESİ-15. AYET (Meâlleri Kıyasla): Hel etâke hadîsu mûsâ.

(Ey Resûlüm!) Mûsâ’nın haberi sana geldi mi?

إِذْ نَادَاهُ رَبُّهُ بِالْوَادِ الْمُقَدَّسِ طُوًى ﴿١٦﴾

79/NÂZİÂT SURESİ-16. AYET (Meâlleri Kıyasla): İz nâdâhu rabbuhu bil vâdil mukaddesi tuvâ(tuven).

(16-17) Hani Rabbi ona, mukaddes vâdi olan Tuvâ’da nidâ buyurmuştu: 'Fir'avun’a git; çünki o çok azdı!'

اذْهَبْ إِلَى فِرْعَوْنَ إِنَّهُ طَغَى ﴿١٧﴾

79/NÂZİÂT SURESİ-17. AYET (Meâlleri Kıyasla): İzheb ilâ fir’avne innehu tagâ.

(16-17) Hani Rabbi ona, mukaddes vâdi olan Tuvâ’da nidâ buyurmuştu: 'Fir'avun’a git; çünki o çok azdı!'

فَقُلْ هَل لَّكَ إِلَى أَن تَزَكَّى ﴿١٨﴾

79/NÂZİÂT SURESİ-18. AYET (Meâlleri Kıyasla): Fe kul hel leke ilâ en tezekkâ.

(18-19) 'Bu yüzden (ona) de ki: 'Senin (şirk ve isyan kirlerinden) temizlenmeye(meylin) var mı? Seni Rabbine (giden yola) irşâd edeyim de böylece (O’nu tanıyasın ve O’ndan) korkasın!’ '

وَأَهْدِيَكَ إِلَى رَبِّكَ فَتَخْشَى ﴿١٩﴾

79/NÂZİÂT SURESİ-19. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve ehdiyeke ilâ rabbike fe tahşâ.

(18-19) 'Bu yüzden (ona) de ki: 'Senin (şirk ve isyan kirlerinden) temizlenmeye(meylin) var mı? Seni Rabbine (giden yola) irşâd edeyim de böylece (O’nu tanıyasın ve O’ndan) korkasın!’ '

فَأَرَاهُ الْآيَةَ الْكُبْرَى ﴿٢٠﴾

79/NÂZİÂT SURESİ-20. AYET (Meâlleri Kıyasla): Fe erâhul âyetel kubrâ.

Bunun üzerine (Mûsâ gitti ve) ona en büyük mu'cizeyi gösterdi.

فَكَذَّبَ وَعَصَى ﴿٢١﴾

79/NÂZİÂT SURESİ-21. AYET (Meâlleri Kıyasla): Fe kezzebe ve asâ.

Fakat (o, Mûsâ’yı) yalanladı ve (Allah’a) isyân etti.

ثُمَّ أَدْبَرَ يَسْعَى ﴿٢٢﴾

79/NÂZİÂT SURESİ-22. AYET (Meâlleri Kıyasla): Summe edbera yes’â.

Sonra (fesad peşinde) koşarak (îmandan) yüz çevirdi.

فَحَشَرَ فَنَادَى ﴿٢٣﴾

79/NÂZİÂT SURESİ-23. AYET (Meâlleri Kıyasla): Fe haşera fe nâdâ.

Derken (sihirbazlarını ve ordusunu) toplayıp (onlara) seslendi.

فَقَالَ أَنَا رَبُّكُمُ الْأَعْلَى ﴿٢٤﴾

79/NÂZİÂT SURESİ-24. AYET (Meâlleri Kıyasla): Fe kâle ene rabbukumul a’lâ.

Ve (onlara): 'Ben sizin en yüce rabbinizim!' dedi.

فَأَخَذَهُ اللَّهُ نَكَالَ الْآخِرَةِ وَالْأُولَى ﴿٢٥﴾

79/NÂZİÂT SURESİ-25. AYET (Meâlleri Kıyasla): Fe ehazehullâhu nekâlel âhırati vel ûlâ.

Allah da onu, âhiretin ve dünyanın (ibret verici) azâbıyla yakalayıverdi!

إِنَّ فِي ذَلِكَ لَعِبْرَةً لِّمَن يَخْشَى ﴿٢٦﴾

79/NÂZİÂT SURESİ-26. AYET (Meâlleri Kıyasla): İnne fî zâlike le ıbraten li men yahşâ.

Şübhesiz ki bunda, (Allah’dan) korkan kimseler için gerçekten bir ibret vardır.

أَأَنتُمْ أَشَدُّ خَلْقًا أَمِ السَّمَاء بَنَاهَا ﴿٢٧﴾

79/NÂZİÂT SURESİ-27. AYET (Meâlleri Kıyasla): E entum eşeddu halkan emis semâu, benâhâ.

(Ey öldükten sonra dirilmeyi inkâr edenler!) Siz mi yaratılışça daha zorsunuz, yoksa gök mü? Onu (Allah) binâ etti.

رَفَعَ سَمْكَهَا فَسَوَّاهَا ﴿٢٨﴾

79/NÂZİÂT SURESİ-28. AYET (Meâlleri Kıyasla): Rafea semkehâ fe sevvâhâ.

Onun boyunu yükseltip, böylece onu düzenledi!

وَأَغْطَشَ لَيْلَهَا وَأَخْرَجَ ضُحَاهَا ﴿٢٩﴾

79/NÂZİÂT SURESİ-29. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve agtaşe leylehâ ve ahrace duhâhâ.

Hem gecesini kararttı; hem kuşluğunu (sabahın ışığını) açığa çıkardı!

وَالْأَرْضَ بَعْدَ ذَلِكَ دَحَاهَا ﴿٣٠﴾

79/NÂZİÂT SURESİ-30. AYET (Meâlleri Kıyasla): Vel arda ba’de zâlike dehâhâ.

Bundan sonra da yeri döşedi!

أَخْرَجَ مِنْهَا مَاءهَا وَمَرْعَاهَا ﴿٣١﴾

79/NÂZİÂT SURESİ-31. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ahrace minhâ mâehâ ve mer’âhâ.

(31-33) Size ve hayvanlarınıza bir fayda olmak üzere, ondan (yeryüzünün) suyunu ve otlağını çıkardı ve dağlar ki onları yerleştirdi!

وَالْجِبَالَ أَرْسَاهَا ﴿٣٢﴾

79/NÂZİÂT SURESİ-32. AYET (Meâlleri Kıyasla): Vel cibâle ersâhâ.

(31-33) Size ve hayvanlarınıza bir fayda olmak üzere, ondan (yeryüzünün) suyunu ve otlağını çıkardı ve dağlar ki onları yerleştirdi!

مَتَاعًا لَّكُمْ وَلِأَنْعَامِكُمْ ﴿٣٣﴾

79/NÂZİÂT SURESİ-33. AYET (Meâlleri Kıyasla): Metâan lekum ve li en‘âmikum.

(31-33) Size ve hayvanlarınıza bir fayda olmak üzere, ondan (yeryüzünün) suyunu ve otlağını çıkardı ve dağlar ki onları yerleştirdi!

فَإِذَا جَاءتِ الطَّامَّةُ الْكُبْرَى ﴿٣٤﴾

79/NÂZİÂT SURESİ-34. AYET (Meâlleri Kıyasla): Fe izâ câetit tâmmetul kubrâ.

(34-35) Fakat o en büyük felâket (kıyâmet) geldiği zaman! O gün insan, (hayâtı boyunca) neye koşmakta olduğunu iyice anlar.

يَوْمَ يَتَذَكَّرُ الْإِنسَانُ مَا سَعَى ﴿٣٥﴾

79/NÂZİÂT SURESİ-35. AYET (Meâlleri Kıyasla): Yevme yetezekkerul insânu mâ seâ.

(34-35) Fakat o en büyük felâket (kıyâmet) geldiği zaman! O gün insan, (hayâtı boyunca) neye koşmakta olduğunu iyice anlar.

وَبُرِّزَتِ الْجَحِيمُ لِمَن يَرَى ﴿٣٦﴾

79/NÂZİÂT SURESİ-36. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve burrizetil cahîmu li men yerâ.

Ve gören (her bir) kimse için Cehennem ortaya çıkarılır!

فَأَمَّا مَن طَغَى ﴿٣٧﴾

79/NÂZİÂT SURESİ-37. AYET (Meâlleri Kıyasla): Fe emmâ men tagâ.

(37-39) Artık kim azgınlık etmiş ve dünya hayâtını (âhirete) tercîh etmişse, artık şübhesiz (o kimse için) varılacak olan yer, ancak Cehennemdir!

وَآثَرَ الْحَيَاةَ الدُّنْيَا ﴿٣٨﴾

79/NÂZİÂT SURESİ-38. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve âseral hayâted dunyâ.

(37-39) Artık kim azgınlık etmiş ve dünya hayâtını (âhirete) tercîh etmişse, artık şübhesiz (o kimse için) varılacak olan yer, ancak Cehennemdir!

فَإِنَّ الْجَحِيمَ هِيَ الْمَأْوَى ﴿٣٩﴾

79/NÂZİÂT SURESİ-39. AYET (Meâlleri Kıyasla): Fe innel cahîme hiyel me’vâ.

(37-39) Artık kim azgınlık etmiş ve dünya hayâtını (âhirete) tercîh etmişse, artık şübhesiz (o kimse için) varılacak olan yer, ancak Cehennemdir!

وَأَمَّا مَنْ خَافَ مَقَامَ رَبِّهِ وَنَهَى النَّفْسَ عَنِ الْهَوَى ﴿٤٠﴾

79/NÂZİÂT SURESİ-40. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve emmâ men hâfe makâme rabbihî ve nehân nefse anil hevâ.

(40-41) Kim de (kıyâmet günü) Rabbisinin makamından (huzûrunda durmaktan)korkmuş ve nefsi(ni), (kötü) arzulardan men' etmişse, artık şübhesiz (o kimse için) varılacak olan yer, ancak Cennettir!

فَإِنَّ الْجَنَّةَ هِيَ الْمَأْوَى ﴿٤١﴾

79/NÂZİÂT SURESİ-41. AYET (Meâlleri Kıyasla): Fe innel cennete hiyel me’vâ.

(40-41) Kim de (kıyâmet günü) Rabbisinin makamından (huzûrunda durmaktan)korkmuş ve nefsi(ni), (kötü) arzulardan men' etmişse, artık şübhesiz (o kimse için) varılacak olan yer, ancak Cennettir!

يَسْأَلُونَكَ عَنِ السَّاعَةِ أَيَّانَ مُرْسَاهَا ﴿٤٢﴾

79/NÂZİÂT SURESİ-42. AYET (Meâlleri Kıyasla): Yes’elûneke anis sâati eyyâne mursâhâ.

Sana, 'Vukua gelmesi ne zaman?' diye kıyâmetten soruyorlar!

فِيمَ أَنتَ مِن ذِكْرَاهَا ﴿٤٣﴾

79/NÂZİÂT SURESİ-43. AYET (Meâlleri Kıyasla): Fîme ente min zikrâhâ.

Onu anlatmaktan (vaktinden haber vermekten) yana, sende ne (bilgi) var?

إِلَى رَبِّكَ مُنتَهَاهَا ﴿٤٤﴾

79/NÂZİÂT SURESİ-44. AYET (Meâlleri Kıyasla): İlâ rabbike muntehâhâ.

Onun nihâyeti (son ilmi) ancak Rabbine âiddir.

إِنَّمَا أَنتَ مُنذِرُ مَن يَخْشَاهَا ﴿٤٥﴾

79/NÂZİÂT SURESİ-45. AYET (Meâlleri Kıyasla): İnnemâ ente munziru men yahşâhâ.

Sen ancak ondan korkan (Müslüman)ları korkutucusun!

كَأَنَّهُمْ يَوْمَ يَرَوْنَهَا لَمْ يَلْبَثُوا إِلَّا عَشِيَّةً أَوْ ضُحَاهَا ﴿٤٦﴾

79/NÂZİÂT SURESİ-46. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ke ennehum yevme yeravnehâ lem yelbesû illâ aşiyyeten ev duhâhâ.

Onu görecekleri gün, sanki onlar (dünyada) bir akşam veya onun kuşluk vaktinden başka kalmamış gibidirler!