Mekke döneminde inmiştir. 99 âyettir. Sûre, adını 80. âyette geçen “Hicr” kelimesinden almıştır. Hicr, Medine’nin kuzeyinde vaktiyle Semûd kavminin yaşadığı bir yerin adıdır.

الَرَ تِلْكَ آيَاتُ الْكِتَابِ وَقُرْآنٍ مُّبِينٍ ﴿١﴾

15/HİCR SURESİ-1. AYET (Meâlleri Kıyasla): Elif lâm râ tilke âyâtul kitâbi ve kur’ânin mubîn(mubînin).

Elif, lâm, râ. Bu âyetler, mükemmel kitabın ve hakkı açıklayan muazzam Kur’ân’ın âyetleridir.

رُّبَمَا يَوَدُّ الَّذِينَ كَفَرُواْ لَوْ كَانُواْ مُسْلِمِينَ ﴿٢﴾

15/HİCR SURESİ-2. AYET (Meâlleri Kıyasla): Rubemâ yeveddullezîne keferû lev kânû muslimîn(muslimîne).

Kâfirler, azabı gördükleri zaman, çok kerre: “Keşki müslüman olsaydılar!” diye temenni edecekler.

ذَرْهُمْ يَأْكُلُواْ وَيَتَمَتَّعُواْ وَيُلْهِهِمُ الأَمَلُ فَسَوْفَ يَعْلَمُونَ ﴿٣﴾

15/HİCR SURESİ-3. AYET (Meâlleri Kıyasla): Zerhum ye’kulû ve yetemetteû ve yulhihimul emelu fe sevfe ya’lemûn(ya’lemûne).

Ey Rasûlüm) o kâfirleri bırak yesinler, dünyalıkları ile zevk etsinler; emel kendilerini oyalaya dursun, sonra (başlarına gelecek musibeti) bilecekler.

وَمَا أَهْلَكْنَا مِن قَرْيَةٍ إِلاَّ وَلَهَا كِتَابٌ مَّعْلُومٌ ﴿٤﴾

15/HİCR SURESİ-4. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve mâ ehleknâ min karyetin illâ ve lehâ kitâbun ma’lûm(ma’lûmun).

Biz, hiç bir memleketi, (Allah katında) bilinen bir zamanı olmaksızın helâk etmedik.

مَّا تَسْبِقُ مِنْ أُمَّةٍ أَجَلَهَا وَمَا يَسْتَأْخِرُونَ ﴿٥﴾

15/HİCR SURESİ-5. AYET (Meâlleri Kıyasla): Mâ tesbiku min ummetin ecelehâ ve mâ yeste’hırûn(yeste’hırune).

Hiç bir ümmet, ne ecelinin önüne geçebilir, ne de onu geciktirebilir.

وَقَالُواْ يَا أَيُّهَا الَّذِي نُزِّلَ عَلَيْهِ الذِّكْرُ إِنَّكَ لَمَجْنُونٌ ﴿٦﴾

15/HİCR SURESİ-6. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve kâlû yâ eyyuhâllezî nuzzile aleyhiz zikru, inneke le mecnûn(mecnûnun).

Mekke kâfirleri Peygambere şöyle dediler: “- Ey kendisine kitap indirilen! Muhakkak ki, sen bir mecnunsun.

لَّوْ مَا تَأْتِينَا بِالْمَلائِكَةِ إِن كُنتَ مِنَ الصَّادِقِينَ ﴿٧﴾

15/HİCR SURESİ-7. AYET (Meâlleri Kıyasla): Lev mâ te’tînâ bil melâiketi in kunte minas sâdıkîn(sâdıkîne).

Eğer Peygamberlik dâvanda sadık kimselerdensen, bize (doğruluğuna şâhidlik edecek veya azap edecek) melekleri getirsen ya!...”

مَا نُنَزِّلُ الْمَلائِكَةَ إِلاَّ بِالحَقِّ وَمَا كَانُواْ إِذًا مُّنظَرِينَ ﴿٨﴾

15/HİCR SURESİ-8. AYET (Meâlleri Kıyasla): Mâ nunezzilul melâikete illâ bil hakkı ve mâ kânû izen munzarîn(munzarîne).

Biz, o melekleri, ancak hikmet üzere indiririz ve indirildikleri vakit de onlara (kâfirlere) göz açtırılmaz.

إِنَّا نَحْنُ نَزَّلْنَا الذِّكْرَ وَإِنَّا لَهُ لَحَافِظُونَ ﴿٩﴾

15/HİCR SURESİ-9. AYET (Meâlleri Kıyasla): İnnâ nahnu nezzelnâz zikre ve innâ lehu le hâfizûn(hâfizûne).

Hiç şüphe yok ki, Kur’ân’ı biz indirdik ve muhakkak ki onu, tahrif ile tebdîlden (değişikliğe uğramaktan) biz koruyacağız.

وَلَقَدْ أَرْسَلْنَا مِن قَبْلِكَ فِي شِيَعِ الأَوَّلِينَ ﴿١٠﴾

15/HİCR SURESİ-10. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve lekad erselnâ min kablike fî şiyaıl evvelîn(evvelîne).

And olsun, senden evvel, önceki ümmetlerin içinde de Peygamberler gönderdik.

وَمَا يَأْتِيهِم مِّن رَّسُولٍ إِلاَّ كَانُواْ بِهِ يَسْتَهْزِؤُونَ ﴿١١﴾

15/HİCR SURESİ-11. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve mâ ye’tîhim min resûlin illâ kânû bihî yestehziûn(yestehziûne).

Onlara hiç bir Peygamber gelmiyordu ki, onunla eğlenir olmasınlar.

كَذَلِكَ نَسْلُكُهُ فِي قُلُوبِ الْمُجْرِمِينَ ﴿١٢﴾

15/HİCR SURESİ-12. AYET (Meâlleri Kıyasla): Kezâlike neslukuhu fî kulûbil mucrimîn(mucrimîne).

Biz, o küfrü (istihzâyı) mücrimlerin kalblerine işte böyle geçiririz.

لاَ يُؤْمِنُونَ بِهِ وَقَدْ خَلَتْ سُنَّةُ الأَوَّلِينَ ﴿١٣﴾

15/HİCR SURESİ-13. AYET (Meâlleri Kıyasla): Lâ yu’minûne bihî ve kad halet sunnetul evvelîn(evvelîne).

Kur’ân’a iman etmezler, halbuki, evvelki inkârcılar hakkında Allah’ın sünneti (onlara yaptığı azâp hali) geçmiştir. (İbret için önlerinde duruyor).

وَلَوْ فَتَحْنَا عَلَيْهِم بَابًا مِّنَ السَّمَاء فَظَلُّواْ فِيهِ يَعْرُجُونَ ﴿١٤﴾

15/HİCR SURESİ-14. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve lev fetahnâ aleyhim bâben mines semâi fe zallû fîhi ya’rucûn(ya’rucûne).

(14-15) O müşriklere, gökten bir kapı açsak da oradan yukarı çıksalar (gözleriyle göreceklerini görseler), şöyle diyeceklerdi: “- Muhakkak ki gözlerimiz döndürüldü; daha doğrusu, biz büyülenmiş bir topluluğuz.”

لَقَالُواْ إِنَّمَا سُكِّرَتْ أَبْصَارُنَا بَلْ نَحْنُ قَوْمٌ مَّسْحُورُونَ ﴿١٥﴾

15/HİCR SURESİ-15. AYET (Meâlleri Kıyasla): Le kâlû innemâ sukkiret ebsârunâ bel nahnu kavmun meshûrûn(meshûrûne).

(14-15) O müşriklere, gökten bir kapı açsak da oradan yukarı çıksalar (gözleriyle göreceklerini görseler), şöyle diyeceklerdi: “- Muhakkak ki gözlerimiz döndürüldü; daha doğrusu, biz büyülenmiş bir topluluğuz.”

وَلَقَدْ جَعَلْنَا فِي السَّمَاء بُرُوجًا وَزَيَّنَّاهَا لِلنَّاظِرِينَ ﴿١٦﴾

15/HİCR SURESİ-16. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve lekad cealnâ fîs semâi burûcen ve zeyyennâhâ lin nâzırîn(nâzırîne).

Gerçekten biz, gökte burclar yarattık ve göğü, bakan kimseler için yıldızlarla süsledik;

وَحَفِظْنَاهَا مِن كُلِّ شَيْطَانٍ رَّجِيمٍ ﴿١٧﴾

15/HİCR SURESİ-17. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve hafıznâhâ min kulli şeytânin racîm(racîmin).

Ve göğü, taşlanan (Allah’ın rahmetinden koğulan) her Şeytandan koruduk.

إِلاَّ مَنِ اسْتَرَقَ السَّمْعَ فَأَتْبَعَهُ شِهَابٌ مُّبِينٌ ﴿١٨﴾

15/HİCR SURESİ-18. AYET (Meâlleri Kıyasla): İllâ menisterakas sem’a fe etbeahu şihâbun mubîn(mubînun).

Ancak kulak hırsızlığı eden Şeytan vardır ki, onu, apaçık bir yıldız takip eder (ve üzerine düşerek onu yakar).

وَالأَرْضَ مَدَدْنَاهَا وَأَلْقَيْنَا فِيهَا رَوَاسِيَ وَأَنبَتْنَا فِيهَا مِن كُلِّ شَيْءٍ مَّوْزُونٍ ﴿١٩﴾

15/HİCR SURESİ-19. AYET (Meâlleri Kıyasla): Vel arda medednâhâ ve elkaynâ fîhâ ravâsiye ve enbetnâ fîhâ min kulli şey’in mevzûn(mevzûnin).

Arzı da döşedik ve oraya yerli yerinde dağlar koyduk, orada hikmetle ölçülmüş her şeyden bitkiler bitirdik.

وَجَعَلْنَا لَكُمْ فِيهَا مَعَايِشَ وَمَن لَّسْتُمْ لَهُ بِرَازِقِينَ ﴿٢٠﴾

15/HİCR SURESİ-20. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve cealnâ lekum fîhâ meâyişe ve men lestum lehu bi râzıkîn(râzıkîne).

O arzda hem sizin için, hem de sizin rızık vericisi olmadığınız (hayvanat ve köleleriniz gibi) kimseler için geçimlikler (ekinler ve yemişler) yarattık.

وَإِن مِّن شَيْءٍ إِلاَّ عِندَنَا خَزَائِنُهُ وَمَا نُنَزِّلُهُ إِلاَّ بِقَدَرٍ مَّعْلُومٍ ﴿٢١﴾

15/HİCR SURESİ-21. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve in min şey’in illâ indenâ hazâinuhu ve mâ nunezziluhû illâ bi kaderin ma’lûm(ma’lûmin).

Kulların faydalandığı hiç bir şey yoktur ki, onu meydana getiren hazinelerin anahtarları katımızda olmasın, (muhakkak her şey bizim kudretimizle meydana gelir). Fakat biz, onu, ancak ihtiyaca göre, malum bir miktarda veririz.

وَأَرْسَلْنَا الرِّيَاحَ لَوَاقِحَ فَأَنزَلْنَا مِنَ السَّمَاء مَاء فَأَسْقَيْنَاكُمُوهُ وَمَا أَنتُمْ لَهُ بِخَازِنِينَ ﴿٢٢﴾

15/HİCR SURESİ-22. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve erselnâr riyâha levâkıha fe enzelnâ mines semâi mâen fe eskaynâkumûhu, ve mâ entum lehu bi hâzinîn(hâzinîne).

Biz (bitki ve bulutlar için) aşılayıcı rüzgârlar gönderdik de gökten bir su indirip sizi onunla suvardık. O suyu hazinelerde tutan da siz değilsiniz.

وَإنَّا لَنَحْنُ نُحْيِي وَنُمِيتُ وَنَحْنُ الْوَارِثُونَ ﴿٢٣﴾

15/HİCR SURESİ-23. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve innâ le nahnu nuhyî ve numîtu ve nahnul vârisûn(vârisûne).

Elbette ve elbette biz diriltiriz, öldürürüz ve hepsinin variseri de biziz (onlar hep helâk olacak, biz ise ebedîyyen bakîyiz. ).

وَلَقَدْ عَلِمْنَا الْمُسْتَقْدِمِينَ مِنكُمْ وَلَقَدْ عَلِمْنَا الْمُسْتَأْخِرِينَ ﴿٢٤﴾

15/HİCR SURESİ-24. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve lekad alimnâl mustakdimîne minkum ve lekad alimnâl muste’hırîn(muste’hırîne).

Andolsun, içinizden İslâmda öne geçmek istiyenleri de biliriz, geri kalmak istiyenleri de biliriz.

وَإِنَّ رَبَّكَ هُوَ يَحْشُرُهُمْ إِنَّهُ حَكِيمٌ عَلِيمٌ ﴿٢٥﴾

15/HİCR SURESİ-25. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve inne rabbeke huve yahşuruhum, innehu hakîmun alîm(alîmun).

Muhakkak Rabbin odur ki, onları kıyamet gününde hesaba çekmek için toplayacaktır. Gerçekten O, Hakîm’dir; Alîm’dir.

وَلَقَدْ خَلَقْنَا الإِنسَانَ مِن صَلْصَالٍ مِّنْ حَمَإٍ مَّسْنُونٍ ﴿٢٦﴾

15/HİCR SURESİ-26. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve lekad halaknâl insâne min salsâlin min hamein mesnûn(mesnûnin).

Andolsun ki, biz insanı kuru bir çamurdan, şekillenmiş bir balçıktan yarattık.

وَالْجَآنَّ خَلَقْنَاهُ مِن قَبْلُ مِن نَّارِ السَّمُومِ ﴿٢٧﴾

15/HİCR SURESİ-27. AYET (Meâlleri Kıyasla): Vel cânne halaknâhu min kablu min nâris semûm(semûmi).

Cin yaratığını da daha önce şiddetli ateşten yarattık.

وَإِذْ قَالَ رَبُّكَ لِلْمَلاَئِكَةِ إِنِّي خَالِقٌ بَشَرًا مِّن صَلْصَالٍ مِّنْ حَمَإٍ مَّسْنُونٍ ﴿٢٨﴾

15/HİCR SURESİ-28. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve iz kâle rabbuke lil melâiketi innî hâlikun beşeren min salsâlin min hamein mesnûn(mesnûnin).

Rabbin, Meleklere şöyle dediği vakti hatırla: “- Ben kuru bir çamurdan, şekillenmiş bir balçıktan bir insan yaratacağım.

فَإِذَا سَوَّيْتُهُ وَنَفَخْتُ فِيهِ مِن رُّوحِي فَقَعُواْ لَهُ سَاجِدِينَ ﴿٢٩﴾

15/HİCR SURESİ-29. AYET (Meâlleri Kıyasla): Fe izâ sevveytuhu ve nefahtu fîhi min rûhî fe kaû lehu sâcidîn(sâcidîne).

Ben, onun yaratılışını tamamladığım ve ona ruh verdiğim zaman, siz hemen onun için secdeye kapanın.”

فَسَجَدَ الْمَلآئِكَةُ كُلُّهُمْ أَجْمَعُونَ ﴿٣٠﴾

15/HİCR SURESİ-30. AYET (Meâlleri Kıyasla): Fe secedel melâiketu kulluhum ecmaûn(ecmaûne).

Bunun üzerine Meleklerin hepsi toptan secde ettiler.

إِلاَّ إِبْلِيسَ أَبَى أَن يَكُونَ مَعَ السَّاجِدِينَ ﴿٣١﴾

15/HİCR SURESİ-31. AYET (Meâlleri Kıyasla): İllâ iblîs(iblîse), ebâ en yekûne meas sâcidîn(sâcidîne).

Ancak İblîs, secde edenlerle beraber olmaktan çekindi.

قَالَ يَا إِبْلِيسُ مَا لَكَ أَلاَّ تَكُونَ مَعَ السَّاجِدِينَ ﴿٣٢﴾

15/HİCR SURESİ-32. AYET (Meâlleri Kıyasla): Kâle yâ iblîsu mâ leke ellâ tekûne meas sâcidîn(sâcidîne).

Allah buyurdu ki: “- Ey İblîs! Sen, neye secde edenlerle beraber olmadın?”

قَالَ لَمْ أَكُن لِّأَسْجُدَ لِبَشَرٍ خَلَقْتَهُ مِن صَلْصَالٍ مِّنْ حَمَإٍ مَّسْنُونٍ ﴿٣٣﴾

15/HİCR SURESİ-33. AYET (Meâlleri Kıyasla): Kâle lem ekun li escude li beşerin halaktehu min salsâlin min hamein mesnûn(mesnûnin).

İblîs şöyle dedi: “- Kuru bir çamurdan şekillenmiş bir balçıktan yarattığın bir insana, benim secde etmem doğru olmaz.”

قَالَ فَاخْرُجْ مِنْهَا فَإِنَّكَ رَجِيمٌ ﴿٣٤﴾

15/HİCR SURESİ-34. AYET (Meâlleri Kıyasla): Kâle fahruc minhâ fe inneke recîm(recîmun).

Allah buyurdu ki: “- O halde, o cennetten çık, çünkü sen koğulmuşsun.

وَإِنَّ عَلَيْكَ اللَّعْنَةَ إِلَى يَوْمِ الدِّينِ ﴿٣٥﴾

15/HİCR SURESİ-35. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve inne aleykel lâ’nete ilâ yevmid dîn(dîni).

Şüphe yok ki, lânet, kıyamet gününe kadar senin üzerindedir.”

قَالَ رَبِّ فَأَنظِرْنِي إِلَى يَوْمِ يُبْعَثُونَ ﴿٣٦﴾

15/HİCR SURESİ-36. AYET (Meâlleri Kıyasla): Kâle rabbi fe enzırnî ilâ yevmi yub’asûn(yub’asûne).

İblîs: “- Rabbim! Öyle ise, insanların kabirlerinden kaldırılacakları güne (kıyamete) kadar bana mühlet ver.” dedi.

قَالَ فَإِنَّكَ مِنَ الْمُنظَرِينَ ﴿٣٧﴾

15/HİCR SURESİ-37. AYET (Meâlleri Kıyasla): Kâle fe inneke minel munzarîn(munzarîne).

Allah buyurdu ki, sen mühlet verilenlerdensin,

إِلَى يَومِ الْوَقْتِ الْمَعْلُومِ ﴿٣٨﴾

15/HİCR SURESİ-38. AYET (Meâlleri Kıyasla): İlâ yevmil vaktil ma’lûm(ma’lûmi).

Allah katında bilinen bir vaktin gününe kadar...

قَالَ رَبِّ بِمَآ أَغْوَيْتَنِي لأُزَيِّنَنَّ لَهُمْ فِي الأَرْضِ وَلأُغْوِيَنَّهُمْ أَجْمَعِينَ ﴿٣٩﴾

15/HİCR SURESİ-39. AYET (Meâlleri Kıyasla): Kâle rabbi bi mâ agveytenî le uzeyyinenne lehum fîl ardı ve le ugviyennehum ecmeîn(ecmeîne).

İblîs şöyle dedi: “- Rabbim! Beni azdırmana yemin ederim ki, muhakkak surette ben, yeryüzünde kullara, (fenalıkları) süsleyeceğim; elbette onların hepsini azdıracağım.

إِلاَّ عِبَادَكَ مِنْهُمُ الْمُخْلَصِينَ ﴿٤٠﴾

15/HİCR SURESİ-40. AYET (Meâlleri Kıyasla): İllâ ıbâdeke minhumul muhlasîn(muhlasîne).

Ancak içlerinden ihlâsa sahip müminler müstesna...”

قَالَ هَذَا صِرَاطٌ عَلَيَّ مُسْتَقِيمٌ ﴿٤١﴾

15/HİCR SURESİ-41. AYET (Meâlleri Kıyasla): Kâle hâzâ sırâtun aleyye mustekîm(mustekîmun).

Allah Tealâ şöyle buyurdu: “- İşte (ihlâslı müminleri azıtamıyacağına dair) bu dediğin söz, bana aid gerçek bir yoldur.

إِنَّ عِبَادِي لَيْسَ لَكَ عَلَيْهِمْ سُلْطَانٌ إِلاَّ مَنِ اتَّبَعَكَ مِنَ الْغَاوِينَ ﴿٤٢﴾

15/HİCR SURESİ-42. AYET (Meâlleri Kıyasla): İnne ıbâdî leyse leke aleyhim sultânun illâ menittebeake minel gâvîn(gâvîne).

Azgın olanlardan sana uyan müstesna, kullarımın üzerinde asla senin hiç bir hükmün yoktur.”

وَإِنَّ جَهَنَّمَ لَمَوْعِدُهُمْ أَجْمَعِينَ ﴿٤٣﴾

15/HİCR SURESİ-43. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve inne cehenneme le mev’ıduhum ecmaîn(ecmeîne).

Şüphesiz ki cehennem de, o azgınların hepsinin vaad olunan yeridir.

لَهَا سَبْعَةُ أَبْوَابٍ لِّكُلِّ بَابٍ مِّنْهُمْ جُزْءٌ مَّقْسُومٌ ﴿٤٤﴾

15/HİCR SURESİ-44. AYET (Meâlleri Kıyasla): Lehâ seb’atu ebvâb(ebvâbin), li kulli bâbin minhum cuz’un maksûm(maksûmun).

O cehennem’in yedi kapısı olup, her bir kapıya onlardan bir miktar bölünmüştür. (Tabakaları ayrı ayrıdır.)

إِنَّ الْمُتَّقِينَ فِي جَنَّاتٍ وَعُيُونٍ ﴿٤٥﴾

15/HİCR SURESİ-45. AYET (Meâlleri Kıyasla): İnnel muttekîne fî cennâtin ve uyûn(uyûnin).

Takva sahipleri, elbette cennetlerde ve pınarlardadırlar.

ادْخُلُوهَا بِسَلاَمٍ آمِنِينَ ﴿٤٦﴾

15/HİCR SURESİ-46. AYET (Meâlleri Kıyasla): Udhulûhâ bi selâmin âminîn(âminîne).

Girin oraya; selâmetle, emin olarak...

وَنَزَعْنَا مَا فِي صُدُورِهِم مِّنْ غِلٍّ إِخْوَانًا عَلَى سُرُرٍ مُّتَقَابِلِينَ ﴿٤٧﴾

15/HİCR SURESİ-47. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve neza’nâ mâ fî sudûrihim min gıllin ıhvânen alâ sururin mutekâbilîn(mutekâbilîne).

Biz, o cennetliklerin kalblerindeki kinleri çıkarır atarız. Hepsi kardeşler olarak tahtlar üzerinde karşı karşıya otururlar.

لاَ يَمَسُّهُمْ فِيهَا نَصَبٌ وَمَا هُم مِّنْهَا بِمُخْرَجِينَ ﴿٤٨﴾

15/HİCR SURESİ-48. AYET (Meâlleri Kıyasla): Lâ yemessuhum fîhâ nasabun ve mâ hum minhâ bi muhracîn(muhracîne).

Orada kendilerine hiç bir zahmet dokunmaz ve oradan çıkarılacak da değillerdir.

نَبِّئْ عِبَادِي أَنِّي أَنَا الْغَفُورُ الرَّحِيمُ ﴿٤٩﴾

15/HİCR SURESİ-49. AYET (Meâlleri Kıyasla): Nebbi’ ibâdî ennî enel gafûrur rahîm(rahîmu).

(Ey Rasûlüm), kullarıma haber ver ki, gerçekten ben Gafûr’um, Rahîm’im.

وَ أَنَّ عَذَابِي هُوَ الْعَذَابُ الأَلِيمَ ﴿٥٠﴾

15/HİCR SURESİ-50. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve enne azâbî huvel azâbul elîm(elîmu).

Bununla beraber, azabım da çok acıklı bir azabdır.

وَنَبِّئْهُمْ عَن ضَيْفِ إِ بْراَهِيمَ ﴿٥١﴾

15/HİCR SURESİ-51. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve nebbi’hum an dayfi ibrâhîm(ibrâhîme).

Hem o kullara, İbrahîm’in misafirlerinden (kendisine misafir olarak gelen meleklerden) haber ver:

إِذْ دَخَلُواْ عَلَيْهِ فَقَالُواْ سَلامًا قَالَ إِنَّا مِنكُمْ وَجِلُونَ ﴿٥٢﴾

15/HİCR SURESİ-52. AYET (Meâlleri Kıyasla): İz dehalû aleyhi fe kâlû selâmâ(selâmen), kâle innâ minkum vecilûn(vecilûne).

Hani melekler, İbrahîm’in yanına varıp “selam” demişlerdi (İbrahîm misafir melekler için hazırladığı yemeği, misafirlerin yemediğini görünce) dedi ki: “- Biz, sizden cidden korkuyoruz.”

قَالُواْ لاَ تَوْجَلْ إِنَّا نُبَشِّرُكَ بِغُلامٍ عَلِيمٍ ﴿٥٣﴾

15/HİCR SURESİ-53. AYET (Meâlleri Kıyasla): Kâlû lâ tevcel innâ nubeşşiruke bi gulâmin alîm(alîmin).

Melekler de: “-Korkma, gerçekten biz, sana, bilgin bir oğul müjdeliyoruz.” dediler.

قَالَ أَبَشَّرْتُمُونِي عَلَى أَن مَّسَّنِيَ الْكِبَرُ فَبِمَ تُبَشِّرُونَ ﴿٥٤﴾

15/HİCR SURESİ-54. AYET (Meâlleri Kıyasla): Kâle e beşşertumûnî alâ en messeniyel kiberu fe bime tubeşşirûn(tubeşşirûne).

İbrahîm dedi ki: “-Bana ihtiyarlık gelmişken, beni mi müjdelediniz? Neye dayanarak müjdeliyorsunuz?”

قَالُواْ بَشَّرْنَاكَ بِالْحَقِّ فَلاَ تَكُن مِّنَ الْقَانِطِينَ ﴿٥٥﴾

15/HİCR SURESİ-55. AYET (Meâlleri Kıyasla): Kâlû beşşernâke bil hakkı fe lâ tekun minel kânıtîn(kânıtîne).

Onlar: “- Seni hak ve gerçekle müjdeledik, onun için Allah’ın rahmetinden ümidini kesenlerden olma” dediler.

قَالَ وَمَن يَقْنَطُ مِن رَّحْمَةِ رَبِّهِ إِلاَّ الضَّآلُّونَ ﴿٥٦﴾

15/HİCR SURESİ-56. AYET (Meâlleri Kıyasla): Kâle ve men yaknetu min rahmeti rabbihî illâd dâllûn(dâllûne).

İbrâhim, dedi ki: “- Sapıklardan başka, kim Rabbinin rahmetinden ümid keser?”

قَالَ فَمَا خَطْبُكُمْ أَيُّهَا الْمُرْسَلُونَ ﴿٥٧﴾

15/HİCR SURESİ-57. AYET (Meâlleri Kıyasla): Kâle fe mâ hatbukum eyyuhâl murselûn(murselûne).

(Yine) dedi ki: “-Ey elçiler (Allah’ın melekleri!) Bundan sonra işiniz ne?”

قَالُواْ إِنَّا أُرْسِلْنَا إِلَى قَوْمٍ مُّجْرِمِينَ ﴿٥٨﴾

15/HİCR SURESİ-58. AYET (Meâlleri Kıyasla): Kâlû innâ ursilnâ ilâ kavmin mucrimîn(mucrimîne).

Onlar şöyle dediler: “- Biz mücrim (günahkâr) bir topluluğa gönderildik. (Onları helâk edeceğiz, bu topluluk da Lût kavmidir.)

إِلاَّ آلَ لُوطٍ إِنَّا لَمُنَجُّوهُمْ أَجْمَعِينَ ﴿٥٩﴾

15/HİCR SURESİ-59. AYET (Meâlleri Kıyasla): İllâ âle lût(lûtın), innâ le muneccûhum ecmaîn(ecmaîne).

Ancak (iman eden) Lût ailesi müstesnadır. Biz, onların hepsini muhakkak kurtaracağız.

إِلاَّ امْرَأَتَهُ قَدَّرْنَا إِنَّهَا لَمِنَ الْغَابِرِينَ ﴿٦٠﴾

15/HİCR SURESİ-60. AYET (Meâlleri Kıyasla): İllâmraetehu kaddernâ innehâ le minel gâbirîn(gâbirîne).

Yalnız Lût’un karısını, gerçekten azab içinde kalanlardan takdîr ettik.”

فَلَمَّا جَاء آلَ لُوطٍ الْمُرْسَلُونَ ﴿٦١﴾

15/HİCR SURESİ-61. AYET (Meâlleri Kıyasla): Fe lemmâ câe âle lûtınil murselûn(murselûne).

Melek olan elçiler, Lût kavmine gelince.

قَالَ إِنَّكُمْ قَوْمٌ مُّنكَرُونَ ﴿٦٢﴾

15/HİCR SURESİ-62. AYET (Meâlleri Kıyasla): Kâle innekum kavmun munkerûn(munkerûne).

Lût dedi ki: “- Doğrusu siz ürkülecek bir kavimsiniz

قَالُواْ بَلْ جِئْنَاكَ بِمَا كَانُواْ فِيهِ يَمْتَرُونَ ﴿٦٣﴾

15/HİCR SURESİ-63. AYET (Meâlleri Kıyasla): Kâlû bel ci’nâke bi mâ kânû fîhi yemterûn(yemterûne).

Elçiler dediler ki: “- Yok, biz sana kavminin şüphe edip durdukları azabı getirdik.

وَأَتَيْنَاكَ بَالْحَقِّ وَإِنَّا لَصَادِقُونَ ﴿٦٤﴾

15/HİCR SURESİ-64. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve eteynâke bil hakkı ve innâ le sâdikûn(sâdikûne).

Sana, onların azabına dair gerçekle geldik, ve biz muhakkak doğru söyleyicileriz.

فَأَسْرِ بِأَهْلِكَ بِقِطْعٍ مِّنَ اللَّيْلِ وَاتَّبِعْ أَدْبَارَهُمْ وَلاَ يَلْتَفِتْ مِنكُمْ أَحَدٌ وَامْضُواْ حَيْثُ تُؤْمَرُونَ ﴿٦٥﴾

15/HİCR SURESİ-65. AYET (Meâlleri Kıyasla): Fe esri bi ehlike bi kıt’ın minel leyli vettebı’ edbârahum ve lâ yeltefit minkum ehadun vamdû haysu tu’merûn(tu’merûne).

Hemen gecenin bir kısmında aileni yürüt (yola çıkar), sen de arkalarından git ve hiç kimse ardına bakmasın (zira göreceği azabın şiddetine tahammül edemez); emrolunduğunuz yere geçin gidin.”

وَقَضَيْنَا إِلَيْهِ ذَلِكَ الأَمْرَ أَنَّ دَابِرَ هَؤُلاء مَقْطُوعٌ مُّصْبِحِينَ ﴿٦٦﴾

15/HİCR SURESİ-66. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve kadaynâ ileyhi zâlikel emre enne dâbira hâulâi maktûun musbihîn(musbihîne).

Biz, Lût’a şu kesin emri vahyettik: Bu kâfirler sabaha çıkarken muhakkak kökleri kesilmiş olacaktır.

وَجَاء أَهْلُ الْمَدِينَةِ يَسْتَبْشِرُونَ ﴿٦٧﴾

15/HİCR SURESİ-67. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve câe ehlul medîneti yestebşirûn(yestebşirûne).

(Sedum) şehri halkı, (güzelliklerini haber aldıkları elçilerin ırzına tecavüz hırsı ile) sevinerek yanlarına geldi.

قَالَ إِنَّ هَؤُلاء ضَيْفِي فَلاَ تَفْضَحُونِ ﴿٦٨﴾

15/HİCR SURESİ-68. AYET (Meâlleri Kıyasla): Kâle inne hâulâi dayfî fe lâ tefdahûni.

Lût (o gelen mütecâvizlere) dedi ki: “- Hakikaten bunlar benim misafirlerimdir, beni rüsvay etmeyin.

وَاتَّقُوا اللّهَ وَلاَ تُخْزُونِ ﴿٦٩﴾

15/HİCR SURESİ-69. AYET (Meâlleri Kıyasla): Vettekullâhe ve lâ tuhzûni.

Allah’dan korkun ve beni utandırmayın.”

قَالُوا أَوَلَمْ نَنْهَكَ عَنِ الْعَالَمِينَ ﴿٧٠﴾

15/HİCR SURESİ-70. AYET (Meâlleri Kıyasla): Kâlû e ve lem nenheke anil âlemîn(âlemîne).

Onlar “- Biz, seni âlemin işine karışmaktan men etmedik mi?” dediler.

قَالَ هَؤُلاء بَنَاتِي إِن كُنتُمْ فَاعِلِينَ ﴿٧١﴾

15/HİCR SURESİ-71. AYET (Meâlleri Kıyasla): Kâle hâulâi benâtî in kuntum fâilîn(fâilîne).

Lût şöyle dedi: “- Eğer sözümü tutarsanız, işte bunlar kızlarım (onları size nikâhlayayım).

لَعَمْرُكَ إِنَّهُمْ لَفِي سَكْرَتِهِمْ يَعْمَهُونَ ﴿٧٢﴾

15/HİCR SURESİ-72. AYET (Meâlleri Kıyasla): Le amruke innehum le fî sekretihim ya’mehûn(ya’mehûne).

(Rasûlüm!) Ömrün hakkı için, doğrusu onlar sarhoşlukları içinde azgın bir halde idiler.

فَأَخَذَتْهُمُ الصَّيْحَةُ مُشْرِقِينَ ﴿٧٣﴾

15/HİCR SURESİ-73. AYET (Meâlleri Kıyasla): Fe ehazethumus sayhatu muşrikîn(muşrikîne).

Nihayet onları, güneşin doğma vaktinde korkunç gürültü yakalayıverdi.

فَجَعَلْنَا عَالِيَهَا سَافِلَهَا وَأَمْطَرْنَا عَلَيْهِمْ حِجَارَةً مِّن سِجِّيلٍ ﴿٧٤﴾

15/HİCR SURESİ-74. AYET (Meâlleri Kıyasla): Fe cealnâ âliyehâ sâfilehâ ve emternâ aleyhim hıcâraten min siccîl(siccîlin).

Hemen şehirlerinin üstünü altına geçirdik ve üzerlerine de çamurdan pişirilmiş taş yağdırdık.

إِنَّ فِي ذَلِكَ لآيَاتٍ لِّلْمُتَوَسِّمِينَ ﴿٧٥﴾

15/HİCR SURESİ-75. AYET (Meâlleri Kıyasla): İnne fî zâlike le âyâtin lil mutevessimîn (mutevessimîne).

Elbette bunda keskin anlayışlılar için ibret alâmetleri var.

وَإِنَّهَا لَبِسَبِيلٍ مُّقيمٍ ﴿٧٦﴾

15/HİCR SURESİ-76. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve innehâ le bi sebîlin mukîm(mukîmîn).

Hem o Lût kavminin bulunduğu şehir harabesi, (Kureyş kâfirlerinin de ibret alabileceği uğrak) bir yol üzerinde bulunmaktadır.

إِنَّ فِي ذَلِكَ لآيَةً لِّلْمُؤمِنِينَ ﴿٧٧﴾

15/HİCR SURESİ-77. AYET (Meâlleri Kıyasla): İnne fî zâlike le âyeten lil mu’minîn(mu’minîne).

Gerçekten bunda iman edenler için bir ibret vardır.

وَإِن كَانَ أَصْحَابُ الأَيْكَةِ لَظَالِمِينَ ﴿٧٨﴾

15/HİCR SURESİ-78. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve in kâne ashâbul eyketi le zâlimîn (zâlimîne).

(Şuayb Aleyhisselâmın kavmi olup ormanlıkta yaşayan) eyke halkı da hakikaten zalimler (iman etmiyen kâfirler) idi.

فَانتَقَمْنَا مِنْهُمْ وَإِنَّهُمَا لَبِإِمَامٍ مُّبِينٍ ﴿٧٩﴾

15/HİCR SURESİ-79. AYET (Meâlleri Kıyasla): Fentekamnâ minhum, ve innehumâ le bi imâmin mubîn(mubînin).

Biz Eyke halkından da intikam aldık. (Sedum ve Eyke şehirlerinin) ikisi de (herkesin görebileceği uğrak) apaçık bir yol üzerindedir.

وَلَقَدْ كَذَّبَ أَصْحَابُ الحِجْرِ الْمُرْسَلِينَ ﴿٨٠﴾

15/HİCR SURESİ-80. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve lekad kezzebe ashâbul hicril murselîn(murselîne).

Doğrusu (Sâlih Peygamberin Semûd kavmi olan) Hicir halkı da peygamberleri yalanladılar.

وَآتَيْنَاهُمْ آيَاتِنَا فَكَانُواْ عَنْهَا مُعْرِضِينَ ﴿٨١﴾

15/HİCR SURESİ-81. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve âteynâhum âyâtinâ fe kânû anhâ mu’rıdîn(mu’rıdîne).

Biz, onlara, mûcizelerimizi vermiştik de onlardan yüz çevirip durmuşlardı.

وَكَانُواْ يَنْحِتُونَ مِنَ الْجِبَالِ بُيُوتًا آمِنِينَ ﴿٨٢﴾

15/HİCR SURESİ-82. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve kânû yanhıtûne minel cibâli buyûten âminîn(âminîne).

Dağlarda (kendilerini düşmanlardan, hırsızdan veya Allah’ın azabından kurtaracak) emniyetli zannettikleri evler yontup kuruyorlardı.

فَأَخَذَتْهُمُ الصَّيْحَةُ مُصْبِحِينَ ﴿٨٣﴾

15/HİCR SURESİ-83. AYET (Meâlleri Kıyasla): Fe ehazethumus sayhatu musbıhîn(musbıhîne).

Bunları da o (korkunç) sayha (ses ve gürültü) sabahleyin yakalayıverdi. (gürültü ve zelzele neticesi helâk oldular.)

فَمَا أَغْنَى عَنْهُم مَّا كَانُواْ يَكْسِبُونَ ﴿٨٤﴾

15/HİCR SURESİ-84. AYET (Meâlleri Kıyasla): Fe mâ agnâ anhum mâ kânû yeksibûn(yeksibûne).

Böylece elde ettikleri muhkem evlerin, mal ve evlâdların kendilerine hiç faydası olmadı.

وَمَا خَلَقْنَا السَّمَاوَاتِ وَالأَرْضَ وَمَا بَيْنَهُمَا إِلاَّ بِالْحَقِّ وَإِنَّ السَّاعَةَ لآتِيَةٌ فَاصْفَحِ الصَّفْحَ الْجَمِيلَ ﴿٨٥﴾

15/HİCR SURESİ-85. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve mâ halaknâs semâvâti vel arda ve mâ beynehumâ illâ bil hakk(hakkı), ve innes sâate le âtiyetun fasfehıs safhal cemîl(cemîle).

Biz göklerle Arzı ve aralarındaki şeyleri ancak hak ve hikmetle yarattık. (boşuna değil)... Elbetteki kıyamet gelecektir. Şimdi sen onlardan yüz çevir veya güzel muamelede bulun (Allah cezalarını verecektir.) Not: Bu âyeti kerime Kıtal âyeti ile nesh edilmiştir.

إِنَّ رَبَّكَ هُوَ الْخَلاَّقُ الْعَلِيمُ ﴿٨٦﴾

15/HİCR SURESİ-86. AYET (Meâlleri Kıyasla): İnne rabbeke huvel hallâkul alîm(alîmu).

Gerçekten Rabbin kemaliyle yaratandır, Alîm’dir.

وَلَقَدْ آتَيْنَاكَ سَبْعًا مِّنَ الْمَثَانِي وَالْقُرْآنَ الْعَظِيمَ ﴿٨٧﴾

15/HİCR SURESİ-87. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve lekad âteynâke seb’an minel mesânî vel kur’ânel azîm(azîme).

Andolsun ki, biz, sana, (her namazda) okunup tekrarlanan yedi âyeti (Fâtiha sûresini) ve şu büyük Kur’ân’ı verdik.

لاَ تَمُدَّنَّ عَيْنَيْكَ إِلَى مَا مَتَّعْنَا بِهِ أَزْوَاجًا مِّنْهُمْ وَلاَ تَحْزَنْ عَلَيْهِمْ وَاخْفِضْ جَنَاحَكَ لِلْمُؤْمِنِينَ ﴿٨٨﴾

15/HİCR SURESİ-88. AYET (Meâlleri Kıyasla): Lâ temuddenne ayneyke ilâ mâ metta’nâ bihî ezvâcen minhum ve lâ tahzen aleyhim vahfıd cenâhake lil mu’minîn(mu’minîne).

Sakın o kâfirlerden bir takımlarına verip de kendilerini zevklendirdiğimiz şeye (mal ve servete) gözlerini uzatıp rağbetle bakma; ve onların iman etmeyişlerine üzülme de müminlere kanadını indir, (onlara tevazu göster, kendilerini himayene al).

وَقُلْ إِنِّي أَنَا النَّذِيرُ الْمُبِينُ ﴿٨٩﴾

15/HİCR SURESİ-89. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve kul innî enen nezîrul mubîn(mubînu).

Bir de (Ey Rasûlüm) de ki: “-Haberiniz olsun, ben, (üzerinize bir azap ineceğini bildiren) açık bir korkutucuyum:

كَمَا أَنزَلْنَا عَلَى المُقْتَسِمِينَ ﴿٩٠﴾

15/HİCR SURESİ-90. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ke mâ enzelnâ alâl muktesimîn(muktesimîne).

Tıpkı o Yahudi ve Hristiyanlara indirdiğimiz (azap) gibi.

الَّذِينَ جَعَلُوا الْقُرْآنَ عِضِينَ ﴿٩١﴾

15/HİCR SURESİ-91. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ellezîne cealûl kur’âne ıdîn(ıdîne).

Onlar, o kimselerdir ki, kitablarını kısım kısım yapmışlardı (bir kısmına inanıyor, diğer bir kısmına inanmıyorlardı.)

فَوَرَبِّكَ لَنَسْأَلَنَّهُمْ أَجْمَعِيْنَ ﴿٩٢﴾

15/HİCR SURESİ-92. AYET (Meâlleri Kıyasla): Fe ve rabbike le nes’elennehum ecmaîn(ecmaîne).

(92-93) Rabbin hakkı için, biz onların hepsine muhakkak surette yapmakta oldukları şeylerden soracağız (ve cezalarını vereceğiz).

عَمَّا كَانُوا يَعْمَلُونَ ﴿٩٣﴾

15/HİCR SURESİ-93. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ammâ kânû ya’melûn(ya’melûne).

(92-93) Rabbin hakkı için, biz onların hepsine muhakkak surette yapmakta oldukları şeylerden soracağız (ve cezalarını vereceğiz).

فَاصْدَعْ بِمَا تُؤْمَرُ وَأَعْرِضْ عَنِ الْمُشْرِكِينَ ﴿٩٤﴾

15/HİCR SURESİ-94. AYET (Meâlleri Kıyasla): Fasda’ bi mâ tu’meru ve a’rıd anil muşrikîn(muşrikîne).

Şimdi sen, emrolunduğun şeyi, çatlatırcasına bildir ve müşriklerden yüz çevir (sözlerine aldırış etme).

إِنَّا كَفَيْنَاكَ الْمُسْتَهْزِئِينَ ﴿٩٥﴾

15/HİCR SURESİ-95. AYET (Meâlleri Kıyasla): İnnâ kefeynâkel mustehziîn(mustehziîne).

Muhakkak ki biz, (seninle alay eden) o müstehzîlere karşı kâfiyiz, (onları helâk ederiz).

الَّذِينَ يَجْعَلُونَ مَعَ اللّهِ إِلهًا آخَرَ فَسَوْفَ يَعْمَلُونَ ﴿٩٦﴾

15/HİCR SURESİ-96. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ellezîne yec’alûne meallâhi ilâhen âhar(âhara), fe sevfe ya’lemûn(ya’lemûne).

Onlar, o kimselerdir ki, Allah ile beraber başka bir ilâh tanırlar. Onlar, yakında (başlarına gelecek akıbeti) bileceklerdir.

وَلَقَدْ نَعْلَمُ أَنَّكَ يَضِيقُ صَدْرُكَ بِمَا يَقُولُونَ ﴿٩٧﴾

15/HİCR SURESİ-97. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve lekad na’lemu enneke yadîku sadruke bi mâ yekûlûn(yekûlûne).

Gerçekten biliriz ki, onların sözlerine göğsün daralıyor, için sıkılıyor.

فَسَبِّحْ بِحَمْدِ رَبِّكَ وَكُن مِّنَ السَّاجِدِينَ ﴿٩٨﴾

15/HİCR SURESİ-98. AYET (Meâlleri Kıyasla): Fe sebbih bi hamdi rabbike ve kun mines sâcidîn(sâcidîne).

O halde, Rabbini hamd ile tesbîh et (sübhanellahi ve bihamdihi de) ve secde edenlerden ol. (Namaz kıl).

وَاعْبُدْ رَبَّكَ حَتَّى يَأْتِيَكَ الْيَقِينُ ﴿٩٩﴾

15/HİCR SURESİ-99. AYET (Meâlleri Kıyasla): Va’bud rabbeke hattâ ye’tiyekel yakîn(yakînu).

Ve sana ölüm gelinceye kadar, Rabbine ibadet et.